-34/1-
"Ayakları güçlü ve yapışkan balçıklara bulanmıştı ve kurtulmaya çalışıyordu. Her hareketinde koyu çamurlar onu bu bataklığa daha çok çekiyordu. İki eliyle de sağ ayağını kavrayıp kaldırmaya çalıştı Asmin. Sonunda ayaklarımdan birini kurtarabildim diye sevinirken, en kötüsü başına geldi. Sağ adımını kurtardığı yer devasa bir kan kuyusuna dönüştü. Korkudan diğer ayağını da hızla çektiğinde sol ayağının çıktığı kan kuyusundan bir el, sağ ayağını çıkardığı kuyudansa Azad'ın bembeyaz yüzü su yüzüne çıktı. Deli gibi çığlık atarken ne yapacağını bilemedi kadın. Beyni durmuştu. Çıldırmış gibiydi. Korkudan sesi kısılana kadar çığlık atmaya devam etti."
Gözlerini aralayıp yavaş yavaş kendine geldiğinde acil servisteki sedyelerden birindeydi ve tüm vücudu soğuktan ürpermiş gibi hissetti. Gördüğü rüya onu öylesine etkilemişti ki, allak bullaktı. Alnında duran elle korktu fakat gözlerini araladığında o elin sahibini gördü ve huzura doydu. Halâ hayatta
olduğunu görmek güzeldi.
"Şşşt... Sakin ol bir tanem, iyisin."
Derin bir nefes alıp rahatlasa da, bu durum uzun sürmedi. Karmaşık bir ses tonuyla "Azad, ben..." diyebildi yalnızca. Aklını bir yerlerde unutmuş gibiydi. Sağlıklı konuşamıyordu. Hem o kanlı gelinlik trajedisinden, hem de az önce gördüğü kâbustan sonra nasıl hissedeceğini bilemez haldeydi. Derdini anlatmak için ağzını açtıysa da sözleri yarım kaldı. Eteklerinden kan süzülen gelinlik ve o korku dolu ses... Sonra kurtulmaya çalıştığı sert, yapışkan balçıklar, iki kan kuyusu ve kuyunun içinden çıkan sevgilisinin cesedi... Tekrar o anı hatırladıkça aniden doğrulup sevdiği adama sımsıkı sarıldı. Dehşetle "Çok korktum!" diye haykırdı.
Güven veren bir sıcaklıkla sarıldı sevdiği kadına. Bu yıkımı ona nasıl unutturacaktı, hiçbir şey olmamış gibi devam etmesi için ne yapabilirdi bilmiyordu. Onu bir kuş gibi ürkekçe titrerken görmek iyi gelmemişti Azad'a. "Geçti bir tanem, geçti artık... Unut hepsini. Olanlar koca bir kâbustu." Genç kadını biraz sakinleştirdikten sonra sedyenin arkasındaki Uğur'a yaklaştı. Kulağına eğilip "Kamera kayıtlarından bulamaz mıyız?" diye sordu.
"Sanmıyorum, ama deneriz." Aslında göründüğünden daha endişeli ve şaşkındı Uğur. Böyle bir şeyi kim, neden yapsın ki, diye düşünüp duruyordu. Olan bitenden haberi olmadığı için bu durumu hiçbir sebeple ilişkilendiremiyordu. Birden sesli bir biçimde "Kim, neden yaptı ki böyle bir şeyi? Amacı neydi?" diye sorarken buldu kendini. Sonra Azad'ın bakışlarıyla karşılaşıp alt dudağını ısırdı. "Neyse, ben gideyim."
Uğur yanlarından ayrıldıktan sonra sağ elini saçlarının arasından geçirdi. "Bir bilsem kimin yaptığını, kafasını gövdesinden sökerim." Üzerindeki endişeli tavırlardan kurtulmaya çalışarak Asmin'in yanına döndü. "Bir tanem, nasılsın? Daha iyi hissediyor musun?"
Gözleri korkuyla dalarken buz gibi sesiyle "Canıma kast ettiler." dedi sadece. Evet, bir gün bu şantajcı ortaya çıkacaktı. Bu sapık zihniyetle onun boğazını bile kesebilirdi! Düşündükçe nefes alamadığını hissetti. "Beni öldürecek! Sana zarar verecek!" Git gide sesi yükselirken son cümlede bağırmıştı. Artık kendini kontrol edemiyordu. Bu olanlara anlam veremediği de bir gerçekti. Sakin kalması neredeyse imkânsızdı. Eskisi gibi sakin, soğukkanlı kalamıyordu artık. Olaylar öyle üst üste gelmişti ki, mantıklı düşünemiyordu bile.
Sağ kolunu kadının boynuna sarıp göğsüne yasladı Asmin'in başını. "Şşşt... Her şey geçti Asmin, hepsi bitti. Bir daha bu kadar ileri gidemeyecekler. Sana söz veriyorum, yakında her şeyi çözeceğim."
"Azad..."
"Biz iyiyiz. Diğer şeyleri bilmem ama biz iyiyiz, daha iyi olacağız. Sen ve ben... İyiyiz Asmin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırılmış Kum Saati
Ficción GeneralGERÇEK BİR HAYAT HİKÂYESİNDEN UYARLANMIŞTIR. "Kefenime sarılı umutlarım vardı benim..." Kusurlu topraklara hapsolmak var bir de. Öte tarafta dönüşü olmayan bir bilet kesmek var aydınlığa. Ben seçimimi yaptım, kaçtım... Ve k...