Kolumdaki bileklikle oynarken bir yandan da yemeğin hazır olmasını bekliyordum. Kurt gibi acıkmıştım. Burnuma hoş kokular gelmeye başladığında midem 2 kat daha guruldadı. Daha fazla dayanabileceğimi sanmıyordum. Yataktan doğrulup ayaklarımı aşağı sarkıttım. Ayaklarım yerle buluştuğunda yavaş adımlarla kapıya ilerledim. Tam o sırada telefonum titredi. Cameron'dandı.
Cameron: Nasılsın Destiny?
Destiny: Açım. Sen?
Cameron: Tokum :DD
Cameron: Oraya gelip sana güzel yemeklerimi hazırlamamı ister misin?
Destiny: Hayır hayır aklından bile geçirme
Destiny: Sara evde
Cameron: Tamam sakin ol:D
Cameron: Pekala seni aramamı ister misin?
Destiny: Şimdi olmaz Cam üzgünüm
Cameron: Tamam sonra görüşürüz o zaman karnını iyi doyur
Destiny: Yapacağım. Görüşürüz
Telefonumu kilitleyip çalışma masasına koydum ve odadan çıktım. Merdivenlerin başına geldiğimde ciğerlerimi kaplayan o güzel koku beni benden almıştı. ''Biz de tam seni çağıracaktık. Yemek hazır ellerini yıkayıp masaya gel,'' biz mi? Hayır hayır bu olmuş olamaz. Erkek arkadaşı da buradaydı. Tanrım! Belli etmemeye çalışarak banyoya koştum. Neden çağırmıştı ki? Ben onlar karşımda iğrenç sevgi sözcükleri söylerken rahat yiyemezdim. Huzursuzca dolabı açıp bir toka aldım ve saçlarımı topuz yapıp suyu açtım. Yüzüme bir kaç kez su attıktan sonra banyodan çıkıp merdivenlere doğru depar attım. Az kalsın düşüyordum ki korkuluklardan tutunmamla dengemi tekrar sağladım. ''Yavaş ol düşeceksin,'' Sara kıkırdarken masaya oturdu. Bende aynı şekilde sahte bir gülüş atıp önlem aldım ve bu sefer yavaş yavaş basamaklardan indim. Sofraya ulaştığımda kokuyu tekrar içime çekip sandalyeme oturdum.
Çatalımı spagettiye batırıp afiyetle yemeye başladım. Aklım Cameron'daydı. Resmen bana yemek hazırlamak istediğini söylemişti. Onunla çok iyi anlaşmaya başlamıştık aniden. Nasıl olduğunu bile hatırlamıyordum. Banklar, anahtar ve taç... Hepsi 1 günde mi olmuştu? Telefon numaramı alması da öyle. Birden aramızda büyük bir güven bağının oluşması saçma gelse de mutlu hissettiriyordu. Tuhaf.
《》《》《》《》
Karnım çok doluydu. Koltuğun üstünde pandalar gibi yatıyordum. Tam televizyonu açıyordum ki zil çaldı. ''Destiny! Kapıya bak!'' Sara'nın sesiyle ayağa kalkacakken koltuktan yuvarlandım. Ve işte asıl şimdi panda gibi olmuştum. Dirseğimi tutup ayağa zorla kalktığımda zorla kapıya ulaştım ve açmamla karşımda gördüğüm yüzle vücuduma elektrik dalgası yayıldı. Dışarı fırlayıp kapıyı arkamdan hızla çektim ve gözlerimi kocaman açarak karşımdaki kişinin ismini tekrarladım. ''Cameron?!'' gülümseyip ''Destiny,'' dedi benime aynı şekilde. Onu hafif ittirip yaklaştım ve etrafımı kontrol ederek klasik soruyu sordum.
''Senin ne işin var burada?''
''Sadece iyi olduğundan emin olmak istedim. Mesajlarıma uzun süre cevap gelmeyince.''
''Lanet olsun, Cameron. Yemek yiyordum ve telefonum odadaydı. Lütfen git.''
''Birlikte bir şeyler yaparız diye düşündüm...'' gözlerim daha çok büyüdüğünde devam etti ''...ne de olsa artık arkadaşız öyle değil mi?'' Elini yumruk yapıp kapıya vuracakken havada yakaladım ve ''Şu an olmaz, Cam. Yalvarırım git,'' başımı sağa yatırıp yalvarır gözlerle baktığımda yüzümü süzdü ve ''O zaman yarın seni okula ben götüreceğim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Excellent | Cameron Dallas
Teen Fiction"Sen benim gökkuşağımsın. Ve eğer gökkuşağını seviyorsan, yağmura katlanmak zorundasın."