Bilibmeyen Numara: Uzun zamandır konuşmuyoruz
Destiny: Evet, farkındayım
Bilinmeyen Numara: Bana kırgın mısın
Destiny: Kırgın olmamam için bir şey söyle
Bilinmeyen Numara: Lanet olsun Des, mesaj atamadım çünkü bilmediğin şeyler var
Destiny: Mesajı siktir et
Destiny: Sana ihtiyacım olduğunda o lanet olası kıçını kaldırmadan siktiğimin mesajlarıyla avuttun beni
Destiny: Artık o saf, masum Destiny yok!
Destiny: Onu kendi ellerinle öldürdün
Bilinmeyen Numara: Öyle söyleme
Bilinmeyen Numara: Şimdi karşına çıksam benden kaçarsın
Bilinmeyen Numara: Bunu ikimiz de biliyoruz
Destiny: Ben o önyargılı sürtüklerden değilim
Destiny: Hakkımda her şeyi bildiğini sanıp kendini kandırmışsın
Destiny: Şimdi o aklından benimle ilgili olan her şeyi sil
Destiny: Artık platoniğin Destiny'si değil
Destiny: Sadece Destiny olacağım
Destiny: Çünkü yoruldum anlıyor musun?
Destiny: Hayatım boyunca bir şeyleri bekledim ve
Destiny: Görmediğim halde aşık olduğum kişiyi beklemeye hazır değilim
Destiny: Bir daha bana yazna
Bu son cümleyi yazarken boğazım düğümlenmişti. Her şeyi bitirmiştim. Her şeyi...
Çantamı tek omzuma takıp odadan çıktım ve merdivenlere yöneldim. Cameron ortalıkta yoktu. Belki de arabaya binmiştir bile.
Telefonum elimde durmadan titrerken kalbimin ağrısı ikiye katlanıyordu. Bunun verdiği hisle ellerimi duvara yaslayıp kendimi dikleştirdim.
Her şey daha güzel olacak, Destiny.
Hayatım boyunca kendimi bu şekilde teselli etmiştim. Ne kadar işe yarayacağını bilmiyorum. Ama deneyeceğim.
Kapıyı açıp siyah spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve uyuşuk bir biçimde bağcıklarını bağladım. Tahmin ettiğim gibi Cameron da arabaya yaslanmış beni bekliyordu. Ancak biraz dalgındı. Bunu yere diktiği bakışlardan anlamıştım.
Yerden kalkıp arkamı silkeledim. Ve siyah deri ceketiyle fazla havalı görünen Cameron'ın önünde durdum. "Bir sorun mu var?" Başını yerden kaldırıp gözlerimle buluşturunca zorla gülümsedi.
"Hiç... Sadece çocuklarla tartıştık," sertçe yutkundu "o kadar," başımı sallayıp kolunu destek verircesine sıvazladım.
"Olur böyle şeyler. Canını sıkma olur mu?" dediğimde bir süre duraksayıp yüzümü süzdü. Sanki başka bir şey varmış gibi hissediyordum. Başını nihayet aşağı yukarı sallarken bir yandan da kapımı açıp girmemi bekledi.
Arabaya yerleştiğimde artık titremeyen telefonumu önlem olarak sessize aldım ve çantama attım. Cameron da çoktan arabayı çalıştırmaya başlamıştı bile.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Excellent | Cameron Dallas
Teen Fiction"Sen benim gökkuşağımsın. Ve eğer gökkuşağını seviyorsan, yağmura katlanmak zorundasın."