İlk olarak şöyle başlayayım okuma sayısına göre vote çok az. Okuyan vote atsa bir şey eksilmez. Neyse, multiden gördüğünüz gibi kitabın parodisi çıktı. Okuyabilirsiniz. Bu arada bu bölüme sınır koymayı düşünüyorum sınır +20. 20'yi geçene kadar yazmayacağım. İyi okumalar.
Yaklaşık 20 dakikadır klozetin üzerine oturmuş kıpırdamadan öylece duruyordum. Çıkmak istemiyordum. Ancak burada uyuyamam ya. Elbet çıkacaktım. Tam ayağa kalktığımda kapı gürültülü bir şekilde çaldı.
"Destiny? İyi misin?"
Yetişkin bir Dallas günde ortalama 93783302 kez 'Destiny, iyi misin' diyebilir.
Kapıya yaklaşıp kilidi açtım ve yüzüne ifadesiz bir biçimde bakarak kendimi 'iyiyim' anlamında gösterdim. Gözleriyle aşağıdan yukarıya süzüp gülümsedi ve sağ gözünü ovuşturdu.
Banyodan çıkıp mutfağa girdiğimde arkamdan mutfağa girdi. Sandalyeye oturup masaya kollarını dayadı ve meyve tabağından aldığı elmadan büyük bir ısırık aldı. Beni izlerken elim ayağıma girmişti ve ne yapacağımı bilmiyordum. Buzdolabına göz gezdirdikten sonra yiyecek bir şey bulamayınca geri kapattım ve perdeyi açıp dışarı seyretmeye başladım.
Bir an için kanatlarımın olduğunu hayal ettim. Üzüntülerden nasıl uçup uzaklaştığımı, insanları arkamda bırakıp kaçmayı... Şu an bulunduğum durum her şeyin imkansız olduğunu söyleyip duruyordu sanki. Ne birini arayabilirdim, ne de dışarı çıkabilirdim... Özgürlüğüm kısıtlanmıştı. Ve bu sinirlerimi giderek daha çok bozuyordu.
"Neye bakıyorsun bakalım?" Yanımda belirdiğinde gözlerimi dışarıdan ayırmadan söylendim.
"Özgür insanlara bakıyorum. Şu an ki durumumuma bakılırsa ben onlar gibi değilim. Her şeyimi elimden aldın. Daha ne istiyorsun? Beni kazanmaya çalışırken günden güne kaybediyorsun ancak farkında bile değilsin. Körü oynuyorsun Cameron. Hiçbir şeyi göremiyorsun. Görmek istemiyorsun. Çünkü istediğini elde etmek için kırmayacağın insan, yapmayacağın şey yok senin," yüzüme baktıktan sonra tekrar dışarı çevirdi gözlerini "Gerçekten beni istemiyor musun?" Bu soruya ne diyebilirdim ki? Evet mi? Hayır. Doğru olan bu değildi. Peki ne yapabilirdim ki? Cevap hakkımı kullanmasaydım buradan çıkamazdım.
"Seni değil, burada tıkılı kalmayı istemiyorum. Özgürlüğümü kendin uğruna kısıtlayamazsın. Ailen yakında burada olacak ve açıklaman bile yok. Ömür boyu seninle yaşayamam."
"Gitmeyi çok mu istiyorsun?" Kısık sesiyle sordu.
"Evet," verdiğim cevapla boynunu eğdi ve nefesini keskince dışarı verip sıkıntılı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Daha ne yaparsam anlarsın sana olan duygularımı, aşkımı? Her gün sana daha çok bağlanıyorum ve olmuyor Destiny. Vazgeçemiyorum. Hayatıma yeni kızlar girer sanmıştım ama olmadı. Her seferinde o güzel gözlerin, hayat dolu gülüşün canlandı gözlerimin önünde..." yüzümü ona çevirdiğimde ve merakla dinlemeye başladığımda göz göze geldik. "...sana bakınca hayatım boyunca tatmadığım duyguları tattım ben. Dışarı çıkarsan başka birini bulursun, ona gülümsersin diye korktum..." dudaklarını araladı ve soluklayıp devam etti. "...Nick sana dokunduğunda onu öldürmek istedim. İçimde adını bile duyduğumda oluşan nefreti susturamadım. Ancak tek dindiren şey o gözlerdi. Gözlerindi. Okyanus gibi o kadar derin ve güzel bakıyorsun ki... Dıştan herkes sadece bir okyanus olarak görür ancak eğer dalgıçsan güzelliklerini görebilirsin. İnsanların görmediği o mükemmelliği görebilirsin. Kimsenin inmediği kadar derine inebilirsin. Sen bana okyanus oldun, ben sana dalgıç. Destiny, sen benim gökkuşağımsın. Ve eğer gökkuşağını seviyorsan, yağmura katlanmak zorundasın."
"Cameron..." dudaklarımı araladığımda isminden başka bir şey söyleyemeden geri kapatmıştım. Aynı şey yine olmuştu. Yine sessizliği seçmiştim...
"Ben senin için katlandım Destiny. Tünelin sonundaki ışığa gözlerinde gördüğüm ışık sayesinde inandım. Bana ilham oldun," kollarımı beline doladım ve başımı omzuna yaslayıp bir süre bekledim. Hızla çarpan kalbini dinledim. Ve onunda benim kalbimi hissettiğine adım gibi emindim. Kalbi her çarpışında 'Destiny' diye haykırıyordu sanki. Bunu görememiştim. Hiç ona bu fırsatı vermemiştim. Hep karamsar bakmıştım ona. Onu yıpratmıştım, üzmüştüm, kırmıştım... Parçalarını ise bir tek ben toplayabilirdim. Platonikten kestiğim umudu onda bulabilirdim. Bulmuştum.
Elleri saçlarıma vardığında boynuna sokuldum. Kokusunun beni uyuşturmasına izin verdim. Teslim oldum kollarına.
Boynuma küçük bir öpücük kondurduğunda huylanıp kıkırdadım. Ellerini saçlarımdan geçirip arkaya attığında başımı kaldırıp gözlerimi gözlerine diktim. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında tepki veremeden öylece durdum. Anın büyüsüne kapılıp karşılık verdiğimde kollarını iyice doladı belime. Ayrıldığımızda hızla inip kalkıyordu göğsümüz. Aynı anda hareket ediyordu. Dudaklarıma eğilip ısırdığında acıdan kendimi geri çektim. "Benden kaçma Destiny. Sen istemedikçe sana asla dokunmam. Korkma," kollarımı sıkıca boynuna dolayıp parmaklarımın üzerinde kalktım. Boyu bana göre çok uzundu ve yetişemiyordum. Başımı boynuna gömüp gözlerimi kapattım ve teninin saf kokusunu içime çektim. Beni hala seviyordu... Ben tam vazgeçecekken huzurlu kollarında bulmuştum kendimi tekrar. O hala pes etmemişti. Hala inanıyordu. Bana, bize...
"Senin ilkim olmanı istiyorum, Destiny" ne demek istemişti ki?
"Daha önce hiç bir kıza aşık olmadın mı yani?" Kıkırdadığında başımı kaldırıp kirpiklerinin hareketini izledim.
"O anlamda değil..." dudaklarını ıslattığında yüzümü kavrayıp dudaklarımın kenarına yumuşak bir öpücük bıraktı.
Ne demek istediğini anladığımda yüzüm domatese dönmüştü. Utanmıştım. Başımı eğdiğimde tekrar kaldırıp gözlerini gözlerime kenetledi. "Korkma. Söz veriyorum sana sen istemediğin sürece de asla dokunmam..." dudaklarını ısırıp tekrarladı "...asla"
Ona güveniyordum. Ve güvenimi boşa çıkartmayacağını da biliyordum.
BÖLÜM SONU
Biraz kısa oldu sanki.
Siz seviştir dediniz bende bölümde sizi heveslendirip cebabı verdim ahdlshsşmdqw
Neyse önceki bölümede oy vermeyi unutmayın
Kapak yapabilecek olan mesaj/yorum atsın
Sınır +20
Yakında görüşürüz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Excellent | Cameron Dallas
Teen Fiction"Sen benim gökkuşağımsın. Ve eğer gökkuşağını seviyorsan, yağmura katlanmak zorundasın."