İlk olarak gecikme için hepinizden teker teker özür diliyorum ve tek bir şey istiyorum. Paragraf yorumları çok hoşuma gidiyor ve okumak istiyorum. O yüzden bol bol atın olur mu?
İyi okumalar minnoşlarım😻😽
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözyaşları yanaklarımdan aşağı süzülürken sustum. Sadece sustum ve gitmesini bekledim. Beklemem saçmaydı, onu tanıyordum ve asla pes etmeyeceğini de biliyordum. Ama onu görmek istemiyordum. Hem sevgisi yalandı onun, başka birini bulmuştu bile. Seven insan vazgeçer miydi?
Yavaşça Sara'ya döndüm ve dudaklarımı oynattım. Kapı hala ısrarla çalınıyordu ve kalbim onunla aynı ritimde atıyordu. "Ona burada olmadığımı ve gitmesini söyle." Yüzümü inceledi bir süre daha sonra başını sallayıp ayağa kalktı, adımları fazlasıyla yavaştı. Sanki kapıya ulaşmak istemiyor gibiydi. O an ona yüksek sesle hızlı olmasını söylemek istedim ama kapının sesini duydukça vazgeçtim. Burada olduğumu bilmemeliydi. Eğer öğrenirse kapıda bile uyuyabilirdi. Tabi yeni sevgilisi onu burdan almazsa.
Kapının önüne geldiğinde bir süre sallandı ve tekrar bana döndü. Yüzü kızarmıştı, bunu yapmak istemediği anlaşılıyordu. Kaşlarımı çattım ve başımla işaret verdim. "Açın kapıyı! Destiny! Seni görmeye ihtiyacım var!" Kalbime saplanan keskin acıyla büküldüm. Bana ihtiyacı falan yoktu. Yeni bir teselli bulmuştu. Bu muydu övdüğü sevgisi? Emin olun, daha iyilerini görmüştüm.
"Cameron, neyden bahsettiğini bilmiyorum. Destiny burada falan değil, eğer şimdi gitmezsen haneye tecavüzden seni ihbar edeceğim. Emin ol bunu yaparım." Yalan söylerken ne kadar rahatsız olduğunu bilirdim, yine öyle olmuştu. Yerinde sallanıyordu. "Yalan söylüyorsunuz, o burda biliyorum. Yalvarırım açın kapıyı!" Son bir kez kuvvetlice vurdu kapıya, ses kesildi daha sonradan. Korkmuştum. Ya başına bir şey geldiyse? Kalbimin atışı tüm evi sarmıştı sanki. Duvarlarda yankılanıyordu. Ayakta kalamayacağımı bilmeme rağmen kalktım ayağa, bacaklarımı hissetmiyordum uyuşmuştu. Yeni yürümeye başlayan bebekler gibi yavaş adımlarla kapıya ilerledim. Sara geri çekildi ve hareketlerimi bir bir izledi. Kapıya yasladım kulağımı, gözyaşlarım yere damlıyordu teker teker, tıpkı yağmur damlaları gibi. Ama bunun ardından gökkuşağı yoktu, asla çıkmayacaktı.
Duyduğum tek şey hıçkırıklardı, aşağıdan geliyordu. Yere çökmüştü muhtemelen, bende aynısını yaptım. Kulağımı kapıdan ayırmadan yere çöktüm, parmaklarımı kapıda gezdirdim saçlarıyla oynar gibi. Sayıklıyordu "Lütfen, lütfen, Destiny yalvarırım..." Gözlerimi sıkıca yumdum ve ilahi sesine kulak verdim. Sesi titriyordu ve giderek boğuklaşıyordu. Hiç sesimi çıkarmadım, hareket bile etmedim.
Yavaşça Sara'ya döndüm, gözleri dolmuştu onunda, kıpkırmızıydı. Duyduğu suçluluğu ve acıma duygusunu görmek gayet mümkündü, zira gizlemiyordu bu sefer. Perde yoktu gözlerinde.
Başımı yasladığım kapıdan çektim. Belki de asla yapmamam gereken şeyi bir anda yapıverdim "Git," dedim ona. Sesimi ben bile zor duymuştum. Ama kapının arkasındaki sessizlikten duyduğunu anlamıştım. "Destiny lütfen aç, konuşalım olur mu? Bir kere olsun sarılalım sonra gideceğim söz."
Dudaklarımı birbirine bastırıp yüzümdeki ıslaklığı hissettim. Elimin tersiyle yanaklarımı sildikten sonra burnumu çekerek sesimi toparladım."Değişmeyen tek şey senin hala kendini ve beni kandırıyor olduğun." Aniden savunuşa geçmişti, bunu bekliyordum.
"Hiçbir şey bilmiyorsun, aç kapıyı da anlatayım lütfen."
"Artık benimle oynama izin vermeyeceğim, anladın mı?" Nefes aldım ve sesimin güçlü çıkmasını umarak "Şimdi git ve sevgilinle ilgilen, seni burda görmesi hiç iyi olmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Excellent | Cameron Dallas
Teen Fiction"Sen benim gökkuşağımsın. Ve eğer gökkuşağını seviyorsan, yağmura katlanmak zorundasın."