11

478 30 2
                                        

Şu sarışın çocuk benim iyice uyuzuma gidiyordu. Ben ağlıyorum, Hande bir nebzede olsa kalbimi avutmaya çalışıyor, o Hande'nin dibine gelip;

"Artık gitmeliyiz" diyordu.

Uyuzuma giden benim bu denli acılarım gözyaşlarıma meydan okuyorken, bu adamın Hande'nin dibine gelip onu çağırmasıydı. Bizi orada tek başımıza bırakabilirdi. Eğer bizi tek bizi tek bıraksaydı, bu Sarışın Genç, güzel bir iyilik yapacaktı. Hande ona cevap vermemişti, belki de ona en büyük cevabı suskunluğuydu ama Sarışın Genç ısrarla tekrardan Genç Kız'ın kulaklarına usulca eğilerek;

"Hande gitmeliyiz"

Sabrım tükenmek üzereydi, içimde oluşan lavları ona püskürtmemek için kendimi zor tutuyordum. İçimden derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. İçimde iyilik-kötülük çatışması yaşanıyordu, hangisi kazanacaktı bilmiyorum lakin Sarışın Genç bu ısrarla devam ederse, sağa sola zarar vermekten korkuyordum. Pek gecikmeden gül yüzlüm ona yakışan cevabı verdi.

Hande: Israr etmeyi kes Ali, işimden önemli mevzularda olabilir. Gitsen iyi olacak!

Genç Sarışın Adam'ın ismi Ali'ydi. Ali kendisine hakim olamamıştı. Ağzından az sonra dünyamı başıma devirecek büyük bir kelime çıkarmıştı. Ali kızgın bir ifade ile elini ağzıma götürdü, ikimize saldırmamak için galiba kendisini zor tutuyordu. Bana yaklaştı, kulağımın dibine eğilerek;

Ali: Genç.. Sevdiğin kız bu şehrin en kaliteli orospusu. Yanında oturan belki de hoşlandığın ya da deliler gibi sevdiğin bu kız Şehrin Orospusu...

İnanmak ya da inanmamak... İki seçeneğim vardı, inanmayı yeğleyerek, ayağa kalktım. Bu Sarışın Gencin kafasına attığım yumrukla kaşını patlatmam bir oldu. Arkamdan Ercan'ın sesini duydum, arkadan bankada ki bizi izleyen seyirci tayfasının dışarıya ansızın seri şekilde çıktığını gördüm. Hande'nin çantasını alıp ayaklandığını gördüm, daha sonra da Ercan'ın eli beline gitmiş benim bir hareketimi beklediğini hissettim. Hiçbir kimseye hiçbir tüyo vermeden bu Genci, banka önünde ki siyan bankın önünde öldüresiye yumruklamaya devam ettim. Genç yere çökmüş bankın dibinde kafasını koruyordu, ben onun kafasını darmadağan etmiştim. Ara ara elimden akan kanları ceketime siliyor, dövmeye devam ediyordum. 17 yılın patlamasını bu adamda yaşamıştım. Aslında kavgayı pek bilmem ben lakin çok sinirliydim bu adam ölmeliydi. Yaşamayı hakedecek en ufak birşey yapmamıştı.

Yarım saat sonra Ercan, Hande ve Ali ile kendimi karakolda bulmuştum. Neyse ki Ali şikayette bulunmaktan vazgeçmişti. Kendimi bu devlet binasında savunmasız hissediyordum, etrafımda onlarca memur ellerinde ki dosyalar ile bir sağa bir sola hızla yürüyordu ara ara öten telsizleri bu yürüyen memurları daha hızlı bir kıvama getiriyor ve memurlar sıkı olan adımlarını daha sıkı bir hale getiriyordu. Karakolu ilk terkeden isim Ali idi ardından Hande.. Daha sonra Ben ve Ercan karakolun dışarısına çıkarak konuşmaya başladık. Dışarıdaki atmosfer içeriye göre daha sakindi, etrafta sıkı çınar ağaçlarının verdiği bir sessizlik ve huzur ortamı vardı. İçeriye göre dışarıda ki insan ve memur sayısı oldukça azdı. Hava hafiften serinlemişti, bu gece tam alkol içmek için uygundu. Hande'den bir daha ne zaman haber alırım bilmiyorum ama onu şimdiden özlemeye başlamıştım. Onu bileklerime saklamanın vakti gelmişti, duyduğum kelimeler içimi parçalamıştı, Ali'nin dediği o laf yüreğime bir buz parçası gibi oturmuştu. Daha başlamadan bitiyor muydu bu aşk? Dayamam, kendime zarar veririm. Olmaz onsuz olmaz, olamaz ki bir kere.

Karakolun bahçesinden çıkıp, şehrin caddesine vardığımızda;

Ercan: Silahları aldım lakin siren seslerini duyunca banka'nın önünde ki ağacın dibine gömdüm.

-Bak onu iyi yaptın, yakalanacağız diye tüm gün korkuyordum. Kimse görmedi değil mi?

Ercan: Yok hayır, zaten ağacı kimse görmüyordu.

-İyi yaptın, şu silahları alalımda, gece içim hazırlık yapalım.

Ercan ile Ben, bankaya giden şehrin kalabalık caddesinden ilerledik. Tüm yol boyunca ikimiz günün tantanası ile konuştuk, yaşadıklarımızı bir bir analiz ettik. Ne yanlış ne doğru tartıştık, Ben ona Hande mevzusunu açtım o dinledi, o bana silah mevzusunu açtı, yaşadıklarını bir bir anlattı ve gözlerimde canlandırdı. Silahçı adamı cadde cadde arayışını, bulduktan sonra tanışma faslını, ondan sonrada adamla beraber mekanlarına gidişini, mekandaki garip insanları anlattı. Hepsi bir bir gözlerime geldi, onun iyi bir anlatıcı olduğunu yıllar öncedende biliyordum. Çocukken kendi kafasından uydurduğu hikayeleri dinlettirirdi ve bende seve seve dinlerdim, güzel anlatırdı. Neşemiz yerindeydi, keyfimize diyecek yoktu ne de olsa para dedikleri şey vardı. Sanki para insana keyif veriyordu. Cepte bir sıcaklık veriyordu bu illet.

Şehrin OrospusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin