Karşı Komşum Demir

160 4 0
                                    

Yukarıya doğru çıkmaya başladım salona geldiğimde kitaplığın önünde durup bahçeden dışarı baktım.Hava yine çok güzeldi güneşli ve serindi tam sevdiğim havalardan.Güneşi severdim ama tenimi yakıp kavurmasını beni terletmesini sevmiyordum.

Demir yine yoktu.Bugün hafta sonuydu yine bir yerlerde çalışmaya gitmişti ve ben ne yaptığını bilmiyordum.Gözlerimin önüne her zamanki gibi güzel dudaklarını getirdim.Şekline hayran olduğum gülüşünü sevdiğim dudakları, beyaz dişleri, uzun boyu ,gri saçları... Bazen o uyuduğunda bende onun saçlarını parmaklarımla tarardım bu bana büyük bir mutluluk verirdi.Saçlarıyla oynamayı çok seviyordum bunu film izlerken de bazen yapardım.Ona ufak dokunuşlarıma sesini çıkarmazdı.

Evden çıkmak için döndüğümde birden kitaplıktaki merdiven gıcırdadı ve aşağıya doğru hareket etti.Hayretle merdiveni takip ettim kafamı yukarıya doğru kaldırdım yıllardır burda olan kitaplara baktım.Hepsine tek tek bakmıştım hepsini biliyordum merdivene yöneldim basamakları tek tek çıkmaya başladım.Sona geldiğimde herhangi bir şey yoktu.Aynı kitaplar ,bir basamak ,iki basamak,üç basamak, basamakları saymak ,merdivenleri saymak,camları,kaldırımları saymak benim huyumdur. Derken 12 inci basamakta gözüme bir şey çarptı.

Bordo kan renginde bir kitap duraksadım daha önce burada mıydı bu? uzanıp kitabı aldım.Kilit mi o yanlış mı görüyorum bu kitabın üstünde kilit var.

Neden bunu daha önce görmedim ki.

Kitabı alıp basamakları saymaya devam ederek indim.Merdivenin yakınında ki tek kişilik gri koltuğa oturdum. Hava kararmak üzereydi Demir gelir miydi acaba gelirse bu kitabı ona göstermeli miyim?

Ne kadar denesem de kitabı açamadım neredeyse 45 dakikadır uğraşıyordum sonra vazgeçtim.Kitabı yerine bıraktım merdivenin 16. basamağındayken Demir kapıyı açtı.

'Seni o kitaplığı kurcalarken görmeyeli baya olmuştu' dedi

Aceleyle inerken ayağım takıldı ve yere yuvarlandım.

Koşup yanıma geldi , beni kaldırdı 'bir şey oldu mu ,iyi misin ?

Gülümsedim ama kolum bayağı acımıştı.' Önemli değil ' dedim gözlerine bakarken.Kahve kocaman gözaltı şişkin, sevimli aynı zamanda çekici olan gözleri..
Kolumdan tutup kaldırdı.

'Demir yemek yedin mi '

' Yedim aç değilim Arya ' o kadar zayıflamıştı ki çenesinin kemikleri iyice çıkmıştı.Dudakları göze çarpıyordu kafamın içinde ^^ şuan uzandım onu boynundan tutup aşağıya doğru çektim ve dudaklarımı aralayıp dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum^^ hayali bile heyecanlandırmış olmalı ki beni sarstı' Arya şuan aklından ne geçiyor ' dedi.

'Hiçç hiç bir şey ne düşünebilirim ki ben acıktım eve geçiyorum sen ne yapacaksın ?'

'Bir film gelmiş yeni onu izleyelim diyecektim ama açsan git yemek ye '

'Tamam o zaman şöyle yapalım bana yemek hazırlıyoruz ve sende bana eşlik ediyorsun bilirsin tek başıma asla yemek yemem.'

'Peki. Ne yemek istersin?'

Yalnızlığın verdiği bir güçle harika yemek yapardı.Ama bu akşam yorgun görünüyordu hem saatte geçmişti.Makarnayla köfte yapmaya karar verdi.Makarnanın suyunu koyarken ben de bar kısmında oturup onu izledim.

Üstünde koyu yeşil t-shirt vardı,alttan da kahve rengi dar paça bir kot giyiyordu.Ayağında bende de olan doğum günümde ısrarla ona aldırdığım spor ayakkabılar vardı.Saçları yukarı doğru taranmıştı.Gri telleri parlıyordu,geniş omuzları sarılınası bir heybete sahipti.Bardan indim salata yapmaya başlamıştı.Yavaşça ona yaklaştım camdan yansımama baktığında göz göze geldik.

Yavaşça arkadan sarıldım ona.Hareket etmedi boyum zaten ancak sırtına kadar uzanıyordu, başımı sırtına yasladım.Nefes alış verişi mi değişti? yoksa bana mı öyle geliyor?

!Arya hareket edemiyorum aç değilsin galiba yemeği yavaşlatmak istediğine göre ' dedi .Bazen çok acımasız oluyordu sonra bana döndü 'masayı hazırlamaya ne dersin bitter?'

Cevap vermeden tabakların olduğu rafa yöneldim bana bakıyordu.Ama ben hiç yüzüne bakmadım ah harika bu evde her şey onun uzanabileceği yerdeydi.Birden ısısını hissettim uzanıp tabakları aldı.Bunu yaparken göğsü sırtıma değmişti.Sonra tabakları elime verip yarım kalan işine döndü.Yemek bittiğinde iyice doymuştum.

Sinemaya indiğimizde ekranın karşısında iki kişilik ,yatak kadar geniş ve rahat olan koltuğa yerleştik.Burnu hokka gibiydi,profilden muazzam dudakları ve burnu vardı.Film korku filmiydi en sevdiğimiz cinsten sessizce filmi izledik Demir çok yorgundu,uyumuştu. Başı omzuma düşmüştü.Kıpırdamadan filmin bitmesini bekledim.

Demir'i uyandırdım bana geçemezdi ayakta uyuyordu.Onu yatağına taşıdıktan sonra t-shirt ünü çıkarıp üstünü örttüm.Odadan çıktım aşağıya indim kitaplığın önünde durdum.Bir an kitabı almak istedim ama eve gitmem gerekiyordu, belki de annem çoktan odamda oturmuş beni bekliyordu.

Yavaşça odaya girdim lambayı açtığım da BİNGO!!

Sevgili anneciğim odamın okuma köşesine koyduğum koltuğumda oturuyordu.

'Arya saat kaç ' dedi.

Kolumda ki saate bakıp söylemek istedim ama bunu saati bilmediği için sormamıştı azarlamak amaçlı sormuştu.

'Demir'le film izledik anne'

'Bu saate kadar onunla olman hiç hoş değil ikinizde büyüdünüz çocuk değilsiniz yan yana olmanız tehlikeli '

'Korkma bana güvenmiyor musun yoksa anne beni bilmiyor musun hem Demir'i sen büyüttün sayılır o yanlış bir şey yapmaz biliyorsun korkma '

Gözlerini kapattı derin bir nefes alıp dışarı verdi bana iyi geceler dileyip odadan çıktı.

Dişlerimi fırçalayıp yattım aklım o kitaptaydı bir kitap neden kilitli olurdu hem anahtarı neredeydi bu düşüncelerle uyuyakaldım.

Alarm çaldığında saat 8 olmuştu.Yurda 8 buçukta giderdim.Yurt Demir'indi.Orayı almak için çok uğraşmıştı.Evimize de yakındı ben de iki senedir orada çalışıyordum.Çocuklarla olmak bana çok iyi geliyordu.Onları çok seviyorum sevimli küçük afacanlar.

Hep bir araba almak istedim.Yürümekten hiç hoşlanmazdım elimden gelse Demir'e arabayla giderim.Ama buna nazaran koşmayı seviyordum.Özellikle kulaklıkları takıp sabah koşusu yapmak en sevdiklerim listesinde en baştaydı.Normal zamandaysa yürümek eziyetti .Geç kaldım derdi,saçım dağıldı ,üstüm kirlendi bunlar hiç hoş şeyler değil hele de benim kadar titiz bir insan için çok zordu.

Dışarı çıktığımda hava hafif bulutluydu.Güneşle göz göze geldik.Demir beni bekliyordu.Siyah kumaş pantolon,buz mavisi bir gömlek giymişti.Hafta içi klasik giyerdi ,hafta sonları spor takılırdı.Bende beyaz t-shirt belden oturtmalı çiçek desenli kısa etek giymiştim.Uzun olmadığım için kısa giysem bile dikkat çekmezdi,saçlarımı kestirmiştim.Omuzlarım da dalgalı kestane rengi saçlarım oldukça gürdü.Demir bazen bir insan kafasında nasıl bu kadar şaç taşıyabilir derdi.En sevdiğim dolgu topuk boy kurtarıcı rahat mı rahat ayakkabılarımla Demir'in çenesine geliyordum eh bu da bir şeydi.

Arabaya binince Demir arabayı çalıştırdı.Sabahları hiç konuşmazdık itiraf etmeliyim ki bende sabahları muhabbet kuşu değildim.Günaydın demek bile zordu.Çünkü o çok sevdiğim uykudan uyandırıyordu beni sabahlar o yüzden sabahlara kızgındım.

Yurda geldiğimizde ben sınıfa geçtim.Demir 'de yukarı çıktı odasında bir adam onu bekliyormuş Maria öyle demişti.Çocuklarla zaman geçirdikten sonra bahçeye çıktım.Demir ortalarda yoktu Maria'nın dediğine göre sabah yanına gelen adamla gitmişti yine bir iş ve ben ne olduğunu sormayacaktım.Saat 5 gibi dersler bitti çocuklarla oyun oynayıp Demir'in gelmesini bekledim aramıştım ama açmamıştı.

Saat beş buçuk gibi bir mesaj geldi.

Demir KARAHAN;

'Arya evime git.Kitaplıkta muhtemelen dün gördüğün o bordo kilitli kitabı al ve kimsenin bulamayacağı bir yere sakla.Bir süre görüşemeyeceğiz .Yurt her şey sana emanet .Kendine iyi bak.Bana güven ve hiç söylemediğimi biliyorum ama SENİ SEVİYORUM.....'

Kayıp +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin