kaçış

66 2 0
                                    

Gözlerimi hafif araladım .

İlk kaldığım oda kadar olmasa da burada da küf kokusu hakimdi. Yoğun bir şekilde de toprak kokusu vardı.

Hafifçe doğruldum . Tek başımaydım. Karşılıklı iki yatak vardı. Yine siyah ve gri tonlar ağırlıklıydı .Kahve perdeyle örtülü yer kapı olmalı.

Yavaşça kalktım , perdeyi araladım . Görünürde kimse yoktu . Aslına bakarsanız görünürde yoktu . Karanlıktan bir adım ötede olan biri bile görünmezdi.

O an kararımı verdim . Yavaşça perdeyi kaldırıp dışarı çıktım . Kimseye görünmemek için çok sessiz olmalıyım. Çünkü görüntüden önce ses fark edilirdi bu karanlıkta .
Dar koridorda yavaşça ilerledim .
Ah !! Çok karanlık neyse ki gözlerim çok iyi görüyor. Yine de netleştirmek için gözlerimi fazlasıyla kısmam gerekti. İlerledim , ilerledim....

Koridor bir an hiç bitmeyecek sandım.

Dar bir geçit gibi bir şeyin sonunda titrek bir ışık vardı . Ama yol daralıyor . Benim bile burdan geçmek için egilmem gerekir. Yavaşça ilerledim . Bir yandan korkuyordum. Burda sıkışıp kalırsam beni bulamazlarsa.
Yol iyice daralmıştı.
Geri dönmek istedim .
Geri dönüp bakmak için bile mesafe yoktu .
Bir an nefesim daraldı .
Sakin ol sakin sakin . Burada panik atak getirirsem . Kurtulma ihtimalim sıfır olur .
Muhtemelen burda sıkışmaktan ziyade panikten ölürüm.
Gözlerimi kapadım.
Yavaşça nefesimi toparladım. İlerledim.
Tahminim doğruydu. Burada ışık vardı muhtemelen dışarı açılan bir ışık . Dizlerimin üstüne çöktüm. Biraz kazımam gerekti .Geçebileceğim büyüklüğe gelene kadar kazıdım. Tırnaklarım , ellerim acımaya başlamıştı .

Biraz daha biraz daha .

İşim bittiğinde , manzarayla başbaşa kaldım .

Kocaman bir orman vardı karşımda . Burası Almanya değildi .
Kim bilir nerdeydim .
Aklıma ilk Türkiye geldi. Babam böyle ormanlık ve yeşilin çok olduğunu söylemişti . Yeryüzünde bir cennet varsa orası Türkiye'dir derdi.
Manzara büyüleyici ve ürkütücü.
Alabildiğine ağaçlar , sanki ucu bucağı yok.

Tabiki bir sorunum vardı . Bu manzaraya bu kadar yukardan bakmamın sebebi gerçekten yukarda olmam.
Kazıdığım yer bir kalenin yüksek bir duvarına benziyor ya da bir Şato ya da büyük bir kamp.

Aşağıya doğru baktım .
En az 5 metre olmalı .
Dizlerimin üstünde öylece kaldım.

Geriye doğru baktım .
Dönecek misin ?

Olmaz dönemem burdan gitmek istiyorum. Artık Demir'den bile şüpheliyim . Bakıcısı neden burda . Bu nasıl bir oyun hepsi bir olmuş beni delirtmeye mi çalışıyor ?

Ayaklarımı aşağıya doğru sarkıttım . Atlamaktan başka çare yok . Muhtemelen bir yerim kırılır . Ormanda ayı , kurt yada bilmediğim daha vahşi hayvanlara yem olurum .

Tamam . Ölmek var dönmek yok .
Gözlerimi kapattım ve kendimi aşağıya doğru bıraktım . Bazı geceler bir yerden düştüğümü görürdüm . Gözlerimi böyle sıkıca kapatınca canım hiç acımazdı.
Ve o sadece rüyaydı.

Gerçek öyle olmadı .
Yere düşmeden önce bir ağacın dalına çarptım şanslıydım hızımı kemişti.
Sırt üstü yere çakıldım.

Gökyüzü ve atladığım duvar karşımdaydı .

Bir süre kıpırdamadım .
Bir yerim kırılmış olabilirdi. Vücudumu dinledim acı yoktu. Ağaca çarptığım için belim sızlıyordu.
Yavaşça doğruldum .
Belime bıçak sağlanmış gibi hissettim. Yerde kıvranmaya başladım . Bu iyi bir fikir değildi belkide .
Bir süre kıvrandıktan sonra yavaşça kalktım . Acıya dayanmak zorundayım. Havaya baktım. Saat kaçtı acaba akşam olmak üzere olabilirdi . Hava bulutluydu belkide erken bir saatti bilemezdim.

Bir süre yavaşça ilerledim . Acım azalmaya başlamıştı . Uyuşmuş gibiyim.

Ne zamandır koşuyorum ne kadar ilerledim nerdeyim fikrim yok . Heryer aynı sanki yön duygum tamamen yok oldu .

Durdum . Kocaman ağaçlar , kalın gövdelerinden yukarıya kadar çıkan sarmaşıklar.
Ağaçlar dallarıyla yapraklarıyla gökyüzünü kapatmış görüşümü kısmıştı.

Yerler ağaçların kökleriyle döşenmiş, ara ara daha önce gormedigim bir ot vardı .

Nereye gideceğime karar vermeye çalışırken bir ses duydum .
Arkamı döndüm kimse yoktu . Etrafımda döndüm , ağaçlara baktım ama kimse yoktu . Kuş ya da başka bir hayvan olmalı diye düşündüm .
Gideceğim yöne karar verdiğimde.
Hızla koşmaya hazırlanırken onu gördüm .

Aramızda 3 ya da 4 metre vardı .
Elleri cebinde bana bakıyordu . Uzundu muhtemelen Demir'den bile uzundu.
Kıpırdamadım.

Düşüncelerimde boğulurken konuşmaya başladı.

Bana doğru seri adımlarla geldi.

' Burdan bu kadar kolay kaçabilecegini mi sandın düşündüğümden daha safsın ufaklık

'Ufaklık mi ? Bunların sorunu ne sürekli bana saçma lakaplarla sesleniyorlar.
Ne zaman bu kadar yakınıma gelmişti.

Tek adımda aramızdaki mesafeyi kapattı . Kafamı gökyüzüne bakar gibi kaldırmıştım . Belimden tutup beni kendine doğru çekti . Ne yaptığını anlamadım kıpırdamadım itiraz etmedim .

Dudaklarını benimkilerle birleştirdiğinde gözlerime bakıyordu. O da bende gözlerimizi kapatmadık.

Belimden tutup beni kaldırdı. Bacaklarımı beline dolayıp ağaca yasladı . Bunu çok sert bir şekilde yaptığı için belim iyice acımıştı. Çarpmanın etkisiyle boğazımdan ses çıktı . Sesi zevkten çıkardıgımı sanmış olmalı ki beni daha derin öpmeye başladığında bir ses duydum.

Onu itip beni bırakmasını sağladım . Beni bıraktığında dudaklarını silerken gülümsedi. Çekiciydi. Yakışıklı değildi kemerli bir burnu yeşil gözleri vardı.

Tüm bu olanlar da neydi .

Sonra sesin geldiği yöne döndüm.
Kahretsin Cansu .
'Pis pis sırıtırken . Görüyorum ki yer cücesiyle tanışmışsın. Demir her yerde onu arıyor .'
Bana dönüp 'ama sen burda Andrey'le ateşli bir öpüşmenin ortasında mısın? ' açığımı yakalamış olmanın zevkiyle kahkaha attı .

'Kes sesini. Yeter artık ' diye bağırdıgımda Andrey,

'Ne zamandır buradasın bebeğim diyip Cansu'ya göz kırptı . '

'Ateşli öpüşmenizi görecek kadar Demir çok üzülecek ama arkadaşı olarak bunu saklayamam içim rahat etmez ' o kadar abartılı söylemişti ki nerdeyse ben bile inanacaktım.

Kayıp +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin