Bu kız artık çok oldu. Resmen kabus gibi- istemediğin ot dibinde biter . -
Demir'e yicek gibi baktığı sırada kalkıp t-shirtunu Demir'e verdim.
' Giy şunu yoksa Cansu ' nun biyerinden bir kaza çıkacak.'
Demir t-shirtunu elimden aldı. Giydikten sonra Cansu'ya dönüp 'sen önden git' deyip bana döndü .'Üzgünüm, beraber çıkmamız lazım '
Eger yapabilseydim eminim ki şuan gözlerimden ateş çıkıyordu.
Demir gözlerini devirdi. Oda sıkılmıştı belli ama birşey söylemedi. Ona karşı neden bu kadar sakin anlamıyorum. Demir genellikle sakindir ama o bazen insanı çileden çıkartıyor.
'Peki 'dedi .
Cansu zafer kazanmış edasıyla sırıttı. Tamam sen istedin bu tarz davranışları başkasının önünde yapamam ama yerini belirlemek için oraya işeyen köpekler gibi olmanın vaktiydi.
Demir'i kendime çektim .Parmak uçlarımda yükseldim. Demir'in dudakları çok güzeldi alt dudağı üstten biraz daha geniş ve kalındı. Üst dudağı ise biraz oval gibiydi. Konuşurken öne doğru uzanırdı. Yavaşça üst dudagını öptüm . Uzatmak niyetinde değildim. Taki kendimi geri çekecekken Demir tek koluyla beni kendini iyice bastırana kadar . Ah canıma minnet onu sabaha kadar öperim.
'Yeter artık midem bulandı gidelim. Hipatya bekliyor.' Diye bağırınca Demir beni bıraktı.
Cansu'ya bakıp o sinsi gülüşü yapma sırası bendeydi.
Hızla çıktı.
Demir'de bana göz kırpıp peşinden çıktı.
Tek kalmıştım. Açıkçası bu kadarını beklemiyordum . Dudaklarım sızladı.
Sandalyeye oturdum ışığa doğru baktım. Demir bana uyumadan önce bugün eğitim olduğunu söylemişti. Ben general gelene kadar muafmışım canıma minnet.Birden karnım guruldadı. Açıkmıştım. Aslında yıkanmaya da ihtiyacım vardı. Ama duş nerde alınır bilmiyorum. Kıyafetlerimi değişmem lazım. Aklıma birden kırmızı kitap geldi. Demir bana onu sormamıştı. Belkide sandığım kadar değerli birsey değildi.
Yavaşça kalktım . Koridora çıktım. Karanlıkta ilerledim. Michael'ın merdivenlerini çıktım. Odasında yoktu muhtemelen. Koridor boyunca devam ettim. Yemekhanenin önüne geldim. Burayı sevmiştim. Işığı gördüğüm tek yerdi.
İçeri girdim. Mutfağa geçtim. Yine sütle gevrek aldım. Michael'ın cipsleri gözüme çarptı onlardanda bir paket alıp masaya geçtim . Yemeğin bittiğinde yapacak hiç birşeyim olmadığını fark ettim. Eğitim kaç saat sürecek, ne eğitimi acaba , demekki burasi okul ama okulda general olmaz ki yada burasi askeri okul. İyide askeri okulda bizim ne işimiz var. Ben psikoloğum ....Düşünmeyi bırakıp kalktım beynim yanacak yoksa.
Koridora çıktım. Birden Anna'yla yürüdüğümüz koridor gözüme çarptı. Dışarı ya çıkan koridora doğru yöneldim. Demir'in yumruğu benim Cansu ' nun başını duvara çarpmam. Kafamı salladım. Yavaşça ilerledim. Ne kadar uzun bir koridor o an fark etmemiştim.
Sonra kapının önünde durdum. Yavaşça açtım . Tekrar aydınlığa çıkmak güzeldi. Devam ettim bu sefer büyük kapının önünde durdum. Kapıya baktım ama nasıl açıldığını çözemedim.
Kolu yoktu. Açılacak kilitte göremedim. Bu kapı nasıl açılıyor dedim yüksek sesle düşünmüş olmalıyım. Arkadan bir ses,'Kapıyı enerji gücüyle mi açmaya çalışıyorsun yoksa ' Aman Allahım yanlış duydum dimi Andrey değil.
'Seni ilgilendirmez.'
'Bence ilgilendirir. Burası ev kapısı değil. Eminim ki kilit ya da kol arıyorsun.'
'Hayır. Aramıyorum. '
Yanıma geldi. Aynı kıyafetleri giyiyordu. Ama bu sefer çeketinin önü açıktı. Altında siyah gömlek giymiş. Düğmeleri karnına kadar açmıştı. Belli belirsiz izler vardı vücudunda. Kaslı bir vücudu olmalı. Karnındaki baklavalardan belliydi .'Hoşuna gitmiş olmalı. Demir 'de böyle karın kasları yok tabi.'
Gözlerimi karnından çektim.' Sadece ne kadar iğrenç ve kro olduğunu düşünüyordum. Aklına yanlış şeyler getirme. Ayrıca kas yığını olupta beyni boş olanlardan hoşlanmam.'
Andrey üstüme yürüdü. Kapıya sırtımı dayadım iki elini başımın iki yanından kapıya dayadı.Nerdeyse burnum açıkta olan göğsüne değecekti. Kafamı yan çevirdim. Göğsünden itiklemeye çalıştım.
Başını saçlarımın arasına soktu. Dudakları kulağıma çok yakındı. Nefesini hissediyordum.
'Sakin ol yoksa bu kalp atışlarıyla fazla yaşamazsın. Kapıyı açmanın bir yolu var. 'Burnunu boynuma getirdi. Dudaklarını boynumda gezdirdi ama öpmedi.'Çekil yoksa fena olacak'
'Ne yapacaksın beni öldürecek misin? Pek mümkün değil üzgünüm '
'Mümkün kılarız 'gibi abartılı bir kro cümlesi kurduğuma inanmıyorum.
Kahkaha attı . Geri çekildi. Parmağını kapıdan içeri soktu . Kapıdan kilit sesi duyuldu. Ve geriye doğru açıldı.'Bu seferde kaçmaya çalışma yoksa seni bulduğumda geçen seferki kadar kolay kurtulamazsın.
Ona dönüp dil çıkardım .Aşırı seksi bir şekilde gülüp kapıyı kapattı.
Şimdi avluda tek kaldım . Kocaman futbol sahası gibiydi burası. Boş toprak zemin. Gökyüzüne baktım bulutluydu. Havada soğuktu. Üstümdeki askılı bu havaya hiç uymuyordu.Isınmak için bir kaçtur koştum.
Durduğumda kapının sesini duyup o yöne döndüm.
Kalbim hızla çarptı. Andrey olmasın dedim gözlerimi kapatarak. Açtığımda Demir bana doğru geliyordu. Oh rahatladım . Arkasında Anna ve michael vardı. Michael'ın eli Anna'nın belindeydi. Oldukça samimi görünüyorlardı.
'Arya bakıyorum yolu bulmuşsun .''Zor olmadı Michael ' gülümsedim .
'Dünden sonra görüşmedik iyi misin ?' Dedi Anna .
'Şey iyiyim ama duş almaya kıyafetlerimi değişmeye ihtiyacım var.'
'Biz onu hallettik. Demir'e Kıyafetlerimden verdim seni banyoya getirecek.' Dedikten sonra dönüp Michael'a bir öpücük verdiğinde sevgili olduklarını anladım.Yağmur başladığında içeri çoktan girmiştik.
Odaya gittik Demir birkaç kıyafet aldı.
Sonra tekrar koridora döndük. Bu sefer ters yönde ilerledik yol o kadar karanlık değildi. Sanki bir mağarada ilerliyorduk . Zemin toprak, açık kahveydi. Toprak kokuyordu. Yer yer ışıklar yere değen lazer ışıklarını andırıyordu. Muhtemelen yukarlarda küçük delikler gün ışığını içeri sokuyordu.Demir durup bana baktı. Gülümsedim. Geniş mağara gibi bir yere geldik. Dar bir geçitten geçtik.
Hiç bu kadar güzel biryer görmemiştim. Dar geçitten geçip cennete falan mı düştük ?
Kar beyaz zemin duvarlar. Muhtemelen elle yapılmış değildi. Kendiliğinden rengi böyleydi. Yuvarlak bir oda büyüklüğünde ışıl ışıl turkuaz rengi su, suyun sıcaklığından rüyadaymış gibi hissettiren buhar...
Şelale gibi bir yerden geliyordu su ve yine bir yere doğru gidiyordu ama ucu görünmüyordu. Bulunduğumuz yerde göl oluşturmuştu.Demir bana arkadan sarıldı.
'Çok güzel değil mi ? Rüya gibi . Ama suya kapılıp gidersen dönüşü yok daha önce burdan merak edip suyu takip eden kimse dönmemiş. Kimse suyun sonunu bilmiyor. Nerde bitiyor? Nereye gidiyor ? '
Birden ürperdim.
'Seni korkutmak istemedim bitter. Sadece suya kapılıp gitme diye uyardım.'
'Korktuğumdan değil , soğuktan sıcağa gelince ürperdim. Burası gerçekten rüya gibi bundan sonra beni her aradığında burda bulabilirsin.''Buraya tek gelmene izin veremem üzgünüm ' beni kendine çevirdi ,' bana söz ver buraya bensiz asla gelmeyeceksin. '
Gözlerine baktım sadece başımı salladım.
'Hadi şimdi yıkan ben kapıdayım . Kimseyi içeri sokmam. Rahatına bak.' Anlımı öptü. Arkasından baktım . Benimle yıkansa çok mutlu olurdum ama ona şimdi bunu söylesem Andrey'den sonra olmazdı....Üstümdekileri çıkardım. Zaten üstümde çok birsey olmadığından zor olmadı. Yavaşça suya doğru yürüdüm . Buhar suya girmeden vücudumu nemlendirdi. Biraz bekledim ayaklarım suyun içindeydi. Verdiği sıcaklık hissi tüylerimi diken diken yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp +18
Mystery / Thriller'Demir ' 'Efendim aşkım ' 'Daha önce söylemedim ama seni seviyorum 'dediğimde durdu. Kendi yazdıklarını hatırlamıştı tıpkı benim hatırladığım gibi gözünden bir damla yaş boynuma düştü. 'Seni asla bırakmak istememiştim. Çok acı çekmiş olmalısın 'de...