YR-32

226 14 2
                                    

Rüya:Evet sen...

Gökçe: Aslında okulun müdürü benim babam değil. O beni evlatlık almış. Benim gerçek babam aslında...

Ozan: Aslında...

Gökçe: Aslında benim babam ben doğmadan önce ölmüş, okulun müdürü de beni annemden zorla almış. Lütfen kimseye söylemeyin.

Meriç:Bir şartla...

Gökçe: Ne?

Meriç: Artık o ''Badgirl'' tiplerinden çıkıcaksın ve kendine yeni arkadaşlar ediniceksin.

-Gruptan ayrıldın.-

-Öykü, konuşmaya sizi ekledi.-

-Gruptan ayrıldın.-

-Meriç, konuşmaya sizi ekledi.-

Rüya:Ya eklemeyi kesin artık!

Ozan:Sende çıkmayı!

-Gruptan ayrıldın.-

Sabah uyandığımda çok halsizdim ve ateşim vardı. Annem saat 8'de telaşla odama girdi.

''Saat 8 kızım. Okula geç kaldın.''

''Anne hastayım. Okula gitmesem,'' dediğimde halsiz olduğumu ancak fark edebildi.

''Tamam yat dinlen. Ben odamdayım. Bir şey olursa çağır.''

''Tamam,'' dedim ve gözlerimi kapadım. Tam uyuyacakken telefonum çaldı. Yalın arıyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. 'Açsam mı, açmasam mı?' diye bir süre düşündükten sonra açtım.

''Efendim Yalın?'' diye soğuk bir sesle konuştum.

''Niye okula gelmedin?'' dedi hesap sorarcasına.

''Hastayım,'' dedim bıkkın bir sesle.

''Tamam. Çıkışta gelirim.''

''Hayır. Gelmeyeceksin! Artık aramızda bir ilişki yok. Öyle her hafif olayda yanıma gelmen için bir neden de yok. Hem zaten Öykü gelecek.''

''Ne Öyküsü ya! Sen daha onunla yeni tanıştın. O benim yerimi tutamaz,'' dediği an telefonu suratına kapadım. Çünkü onun önce kavga edip sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmamasına sinir oluyordum.

Akşam Öykü geldiğinde telaşla yanıma koşup hızlı hızlı konuşmaya başladı.

''Neden okula gelmedin? Bir şey mi oldu?'' dedi. Ben de

''Bir şey yok. Bu arada, Hayal aşağıda çok merak ediyordun hadi bak,'' dedim. Birkaç dakika sonra bir 'küt' diye bir ses geldi salondan. Hemen koşarak aşağı indim. Hayal yerde baygın yatıyordu. Sinirle Öykü'ye baktım. Hemen kendini savunmaya geçti.

''Yemin ederim ben yapmadım. Valla yapmadım Rüya. Gerçekten. Doğru söylüyorum. N'olursun kızma. Ben Hayal'e bir şey yapmam. Niye yapayım ki? Ben onu çok sev-'' derken cümlesini yarıda kestim.

''Yeter! Sus artık! Senin saçma bahanelerini duymak istemiyorum. Git!'' diye bağırdım. Gürültüden dolayı hemen telaşa kapılan annem iki dakikada yanımızda bitmişti.

''Ne oluyor kızlar? Ne bu gürültü patırtı? Hayal'e ne ol-'' Bu sefer de annemin sözlerini yarıda kestim.

''Anne Öykü Hayal'in kafasına vazo düşürmüş,'' dedim Öykü'ye öldürücü bakışlar atarak. Öykü yine telaşla konuştu.

''B-ben y-yapmadım.''

Öykü'nün üzerine yürümeye başladım. Ben üstüne yürüdükçe Öykü geri gidiyordu. En sonunda sırtı duvara çarpınca durmak zorunda kaldı. Durduğu zaman sinirle konuştum.

''Sen yapmadın öyle mi? Hayal'in yanında senden başkası var mıydı Öykü? Yoktu! Ya tamam, Hayal kendi kendine oynarken düşürmüş olabilir ama sen de onu koruyabilirdin! Vazonun düşmesini engelleyebilirdin. Hayal vazoya ulaşmadan vazoyu alıp Hayal'in yetişemeyeceği bir yere koyabilirdin. Bir şekilde onu koruyabilirdin ama sen ne yaptın? Hayal kendini yaralarken orada kalas gibi dikilmekten başka bir şey yapamadın. Şimdi söyle bakalım bu kimin suçu?'' diye bağırdım ona. Gözleri dolmuştu. Hiçbir şey demeden yanımdan geçti. Sinirli adımlarla kapıya doğru yürüdü. Tam çıkacağı sırada konuştu.

''Eğer sen bunu benim yapabileceğime inanıyorsan, senin değer verdiğin birine zarar vermek isteyeceğimi düşünüyorsan beni çok yanlış tanımışsın,'' dedikten sonra kapıyı çarparak gitti. Çok sinirlenmiştim. Ben de arkasından çıktım. Onu yakalayıp kolundan tuttum ve kendime döndürdüm.

''Ya sen kendini ne sanıyosun acaba? Hem suçlu hem güçlüsün. Öyle kafana göre kapıları çarpamazsın. Babanın malı değil onlar!''

Bu sözlerimden sonra güldü. Ardından konuştu.

''Babamın mimar olduğunu ve oturduğunuz evi babamın yaptığını biliyor muydun?''

''Biz de o evi satın aldık ve babana gereken parayı verdik canım. Tapusu da bizde olduğuna göre ev bizim. Anlıyor musun?''

Hiçbir şey demeden yürümeye başladı.

''Ne oldu cevap veremiyor musun? E malum, insanların konuştuğu dilden anlamadığın için cevap da veremezsin,'' diye bağırdım arkasından. Yine cevap vermeyince ben de eve gittim. Annem yoktu ama sehpanın üstünde bir not vardı.

Hastanedeyim.

-Annen

Notu okuduktan sonra anneme mesaj attım.

Gönderilen: Annem

Anne kaçta gelirsin?

Gönderen: Annem

Bilmiyorum daha yeni geldim kızım.

Gönderilen: Annem

Anne Hayal nasıl? Hastaneye geleyim mi? Bir şeye ihtiyacınız var mı?

Gönderen: Annem

Yok gerek yok. Hayal şu an ameliyatta. Kafasında küçük bir parça vazo kırığı var. Ameliyat 5-6 saat sürebilirmiş. Ama aksine 1 saat de sürebilirmiş. Sabah okulun var. Ben daha sabaha kadar burada kalacağım.

Gönderilen: Annem

Anne ne diyorsun sen?!

Bu mesajı attıktan sonra annem cevap vermeyince telaşlandım. Hemen ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım.

Taksiye bindim. Gideceğim yeri söyleyip parayı verdiğimden birkaç dakika sonra kendimi hastanede buldum.

Annemin yanına çıktım. Annem ağlıyordu. Yüzü kıpkırmızıydı. Beni fark bile etmedi. Ben de sessizce yanındaki sandalyeye oturdum. Tam 1 saat geçmiş Hayal ameliyata gireli.

Doktor çıktı ve konuşmaya başladı. Hemen yanına gittim. Annem uyuyakalmıştı.

'' Neyi var?''

'' Ameliyat sürüyor. Ben sadece size bir bilgi vermek için çıktım. Kardeşiniz mi?''

''Evet.''

'' Kardeşinizin...

w

Yalın'ın Rüya'sı #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin