YR-3

1.3K 57 11
                                    

Multimedia-Deniz

Gözlerimi açtığımda odamdaydım. Babam da yatağımın baş ucunda oturuyordu. Ağlamış gibiydi. Burnu ve gözleri kızarmıştı. Cidden ne olduğunu merak ediyordum. En son sokakta yürüyordum, sonra birinin çığlığını duymuştum. Gerisini hatırlamıyordum. Ayrıca başımda derin bir acı hissediyordum. Elimi yavaş hareketlerle başıma götürdüğümde bir sargı bezi hissettim.

"Baba noldu bana?" diye sordum kısık sesimle. Babam cevap vermiyordu.

"Baba bi şey desene!" diye üstelediğimde sessizce konuşmaya başladı

"Ben her şey için özür dilerim. Sadece aile sırrımızı öğrenince çok üzüleceğinden korktum ve söyleyemedim. Bu sırrı korumak için de senin üstüne çok geldim. Ama sanırım artık bu sırrı öğrenme vaktin geldi."

Babamın dedikleri karşısında şok olmuştum. Yıllarca bana söylenmeyen bir sır vardı. Beni üzecek bir sır. Bunu öğrenmeye hakkında vardı ve öğrenmek istiyordum. Öğrenmeliydim. Normalde şu an babama sinirle çıkışırdım ama hem çok güçsüzdüm, hem de onu daha fazla üzmek istemiyordum. Zaten yeterince pişmanlık duyuyordu.

''Baba ben de sana kötü davrandığım zamanlar için özür dilerim ama şu an sadece o sırrı bilmek istiyorum.'' dedim. Babam şaşkın görünüyordu. Ona ilk defa böyle konuşmuştum. Sanırım o yüzden şaşkındı. Önce gelip bana sımsıkı sarıldı. Dün benim Deniz'e sarıldığım gibi. O anı ve Deniz'in sözlerini hatırladığımda gözlerimden yaşlar süzülmeye başladığını hissediyordum. Babam bana uzunca sarıldıktan sonra geri çekildiğinde gözyaşlarımın onun gömleğini ıslatmış olduğunu fark ettim. Babam da benim ağladığımı fark etmişti.

''İyi misin kızım?'' diye sordu bana. İyiydim. Hem de çok. Sonunda babamla aramız düzelmeye başladığı için. Ve sanırım bunu dışıma yansıtabilmiştim. Babam da bana gülümseyerek karşılık verdi.

''İyisin iyi.'' dedi ve ayağa kalktı. Tam odadan çıkıyordu ki

''Dur!'' diye onu engellemeye çalıştım. Aile sırrımızı söyleyecekti daha. Söylemeden onu bi yere salmazdım. Düşüncelerime uyarak

''Aile sırrımızı söyleyecektin,'' dedim.

''Bunu öğrenmeye hazır olduğundan emin misin Rüya?'' dedi babam. Endişeli gibiydi. Ama yılmayacaktım. O sırrı öğrenmeden babam da ben de hiç bir yere gitmiyorduk.

''Evet baba. Eminim,'' dedim güçlü olmaya çalışarak. Babam endişeyle yatağımda oturdu ve konuşmaya başladı.

''Aslında senin annen sandığın kişi annen değil. Yani Merve. Senin annen değil. Gerçek annen Ceyda. Sen küçükken Ceyda, sen ve ben yaşıyorduk. Sonra Merve geldi. Çok zengindi ve eğer seni ona verirsek parasının bir miktarını bize vereceğini söyledi. Annen buna itiraz etti çünkü seni çok seviyordu ve seni hiç bir şeye değişmezdi. Ben de seni seviyordum ama annen kadar değil. Ve o zamanlar gençtim, cahildim. Para için çocuğumu bile verebilirdim. Öyle de yaptım. Seni Merve'ye tamamen vermedim ama seni onunla büyüttüm. Şimdi bu hatamı anladım ama artık çok geç. Ceyda beni istemiyor. Sadece seni istiyor ama ben senden ayrı kalamam. Ne olur gitme kızım.''

Babamın bu sözleri beni duygulandırmıştı. Sözlerinin sonuna doğru yeniden ağlamaya başlamıştı. Bana umutla bakıyordu. Bizi bölen telefonun sesi oldu. Sessizce

''Ben bakarım.'' diye mırıldandım ve aşağı indim. Telefonu açtığımda hayatımda hiç duymadığım bir sesle karşılaştım. Telefondaki ses şunları söyledi.

''Serkan Bey size bir iyi bir de bir de kötü haberim var.'' Şirketteki çalışanlardan biri olmalıydı ve babamla konuştuğunu sanıyordu.

''Dinliyorum.'' dedim heyecanla.

Yalın'ın Rüya'sı #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin