Okula dönüş

42 7 0
                                    

Serenin ağzından
Ben her zamanki gibi doğru düzgün uyamamış ve erkenden hazırlanmıştım. Kırmızı gömleğimi ve kırmızının siyaha yakın rengindeki tayd pantolonumu giydim hafif bir makyaj ve metalci siyah saçlarım kendi saçlarım bu arada esmere yakın olan tenime ve simsiyah metalci  saçlarıma şu kırmızı ne kadar yakışıyor bir bilseniz neyse kendimi övmemde bittiğine göre hazırdım. Su'yu uyandırmaya çalışıyordum. Nasıl bir uyku bu böyle ya en sonunda uyandırıp lavaboya yollamıştım. Çıkmıştı üstüne dün giydiklerini geçirmesini söyledim. Üstüne mavi beyaz şeyler giymişti. Sadece saçını yapmıştı makyaj falan yoktu sevmiyormuş. Neyse dedim. Çantamızı alıp evden çıktık. Annem babam ve kızkardeşim yoklardı. Sabah erkenden gitmişlerdi. Melislerin evine geldik. Onlara hemen gelmelerini söyledim aşağı indiler. Sonra taksiye atlayıp bir mağazanın önünde durduk. Ve  Su'ya kırmızı kazak açık kırmızı bir tayd pantolon aldık. Melis'e Beyaz üzeri kırmızı kan lekeleriyle kaplı uzun kollu bir tişört ve bordo bir tayd pantolon Alkolik kız olan Derin'e ise Açık kırmızı bir polar ve koyu kırmızımsı bir pantolon aldık. Bunları aldık kızlar giyindi. Benle Meliste Derine saç ve makyaj yaptık. Ve okula geldik gelir gelmez siyahların liderini gördüm.

Rüzgar Sonsuz ve adamları bizi görünce hemen siyahlar toplandı. Hemen benim arkadaşlarım da benim yanımda bitiverdi. Su hariç diğer kızlar korkmuş ve şaşırmış şekilde bakıyorlardı:
"Su durumu anlat şunlara"
Su kafasını salladı. Sonra okula girdik. Ve müdürün odasına girdik. Ben odaya direk dalınca kızlar biraz çekinerek girdi. Sonra ben oturunca hepsi oturdu. Ve müdüre bana ne istediğimi sordu bende kızları okula almasını istedim tamam dedi.
Melis;
"Biz durumun bu kadar ciddi olduğunu düşünmüyorduk. Şaşırdık birden"
"Size okulun ikiye bölündüğünü anlatmıştım. Buna alışın kavga bile çıkabilir gördüğünüz gibi kızlar erkekler karışık gruplarda o yüzden psikopatlardaki kızlarla kavga edebilirsiniz. Ama unutmayın biz cehennemin çocuklarıyız" Yalan değildi onlar kendilerine psikopatlar demişlerdi. Bizde cehennemin çocukları demiştik. Kızları toplayıp kuralları anlatmaya karar verdim:
"Kurallar basit kızlar karşı takımdan birine aşık olmak yasak. Birbirinize düşmanca yaklaşmak dışında konuşmakda yasak. Diğer takıma fikir değiştirip girmekte yasak şu da var bir erkekle bile birbiriniz yumuruklayabilecek duruma gelmeniz serbest aynı grupta olduklarınıza istediğiniz gibi davranın ama unutmayın asla grubunuzdakiyle kavga etmemelisiniz"
Kızlar kafa salladılar. Sonra dışarı çıktık. Hava rüzgarlıydı. Ee tabiki havalar soğumaya başlıyordu. Artık ne iş anlamadım ama yağmur da başlamıştı. Bu ne hız dedim ve içeri girdik. Aslında bizim okuldakiler yağmur yağıyor diye yağmura inat dışarı çıkarlardı. Ben yağmurda ıslanmaktan hiç hoşlanmam şemsiye taşımaktanda hiç hoşlanmam. Neyse Rüzgar Sonsuz yani sopisko karşımda bakalım ne diycek:
"Naber kırmızılı seninle uğraşıyım derken okul ikiye bölündü bizim yüzümüzden herkes düşman oldu. Ama emin ol ben seninle uğraşmaktan sıkılmıycam"
"Bak bana sopsiko bende seni benimle uğraşmaktan vazgeçirmek ve  senin altında ezilmemesi için uğraşıcam ve biliyormusun ben istediğimi alırım"

"Bu okul benim içindeki herkese ben üstünlük sağlıycam seninle bunun için yarışa girdik. Ama ben kazanıcam sen niye kendini böyle şeyler içine sokuyorsun ki eğer bana karşı değilde yanımda olsaydın çok güzel şeyler olurdu"
"Bana bak siz değil üstünlük sağlıyacak grup biziz cehennemin çocukları er ya da geç kazanır"
"Cehennemin çocukları çok kötü olsada psikopat olan biziz ve ben şimdi gidiyorum kırmızılı yine gelicem" ve gitti.
Çok sinir oluyordum. Buna kendini ne sanıyor acaba Doruk'un sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım yanımıza geldi. Doruk'a şöyle dedim:
"Doruk bu Derin aynı gruptayız iyi geçinmek zorundasınız"
Sadece kafasını sallamakla yetindi. Bütün siyahlar koridorun ortasında etrafımıza toplandı. Bizimkilerde hemen geldi. Bay sopisko konuşmaya başladı:
"Grubunuza yeni üyeler katılmış tanışmak zorundayız biliyorsun."
Kafamı salladım. Bunu unutmuşum.
Bu yüzden el işaretiyle kantine gelmelerini söyledim.

Hepsi benim arkamdan kantine indiğinde herkese oturmasını söyledik kırmızılar bir yerde siyahlar bir yerde ama çete liderleri ayakta kalırdı. Benle sopisko  ayakta kaldık. Ve sopisko kibarlık yapıp söze benim başlamamı istedi:
"Evet aslında hepiniz  her şeyi biliyorsunuz. Ve tanışmak zorunda olduğumuzdan bizim gruba yeni girenler anlıyacağınız cehennem çocukları büyüyor. Her neyse eskiden tanışanlar yeniden tanışmak zorunda kalabilir. Ama kimse kusura bakmasın kura bu şans oyunu kim kime çıkarsa bir tane ben bir tane de sopiskomuz yani Rüzgar çekicek"

Sopsiko konuşmaya başladı:
"Evet onların grubuna yeni biri girdiği için öncelik kırmızılının yani Serenin dedi. Sanki ben farklı bir şey söyledim"
Neyse önce ben başladım:
"Su Güçlü"Ve sopisko çekti:
"Kerem Güçlü" Soy isimler aynı ama olabilir banane onlar yanımıza geldi ve onlara çıkmalarını söyledik beraber çıktılar. Ben söyledim:
"Derin Rüya" Ve zil çalmıştı ilk ders başlıycaktı.
Sopisko da birdaha ki teneffüste devam ederiz dedi.
Sonra herkes sınıfına gitti. Benle Su yan yana Melis'le Derin arkamıza oturdu. Ve ders edebiyattı edebiyat dersini severdim. O şairlerin ve yazarların hayatları hep ilgimi çekiyordu. Ama şiirleri pek sevmem sıkıcı ve saçma geliyor. Su pek bu dersi sevmiyordu. Hoca birden bana soru sordu:
"Seren  Mehmet Rauf'tan Gözlerin Bir Sema ki şiirini bize okurmusun" kalakaldım ben şiir sevmezdim ki hem şiiride bilmiyordum zaten birden içeri sopsiko yani Rüzgar girdi. Ne işi vardı bunun burda hoca konuştu:
"Ne biçim giriyorsun oğlum içeri dersin yokmu senin" Ve bana döndü hocayı tehdit edemezdim kimse okulun benim olduğunu bilmiyordu. Kızlardan başka bir tek okul müdürü biliyordu. Hoca bana bakarken sopiskomuz konuştu:
"Hocam bizim işimiz var Serenle" ne işi vardı bu sopiskonun benimle ya

"Rüzgar Serenin sorumu cevaplaması lazım" hoca bu hocanın derdi neydi ya
"Hocam soru neydi " bu sopiskoya ne sorudan sanki bilicek
"Mehmet Rauf'tan Gözlerin Bir Sema ki şiirini söylemesini istedim"Ah heralde ikiside kafayı yiyordu. Birden sopisko bana baktı elimi tutup tahtaya çıkardı. Tahta da bana baktı ve:
"Gözlerin bir sema ki bulutlu, sanki ruhunu, bu gökyüzünün güneşini görmeye engel olan bulutlar kapamış; seni sadece uzaktan görürken zindanlarda titreyenlerin hasretle gökyüzünü hep güneşli düşünmeleri gibi gözlerini ruhsuz düşünemezdim. Söyle ne için onu sakladın,ruhunu neden sakladın"Şiirimi okumuştu bu hadi canım hoca konuştu:
"aferin Rüzgarda bunu Seren söylemeliydi " Bu hocanın benimle derdi olduğuna yemin ederim bu ne ya
Sopisko konuştu:
"hocam dediğinizi yaptık. Şimdi işimiz var" beni kolumdan tutup sınıftan çıkardı düşmanım olmasaydı ona teşekkür ederdim ama kolumu elinden kurtardım. Bana anlamsız gözlerle bakarken:
"bizim hiçbir işimiz yok ben seninle hiçbir yere gelmek istemiyorum"
"Haydi ama çok önemli"
"Ama kısa sürücek"
Kafasını tamam anlamında sallıyınca sınıftan çıktık.
"Ee ne konuşucaksın" yürümeye devam etti bu beni duymuyormu okulun arka tarafındaki banklara gidip oturdu. Bende yanına oturunca konuşmaya başladı:
"Kırmızılı Tuğçeyle ayrıldık. Bizim gruptan çıkmak zorunda"
"iyde biliyorsun gruba giren gruptan çıkamaz ayrıca bu o kadarda önemli değil"
"Biliyorum asıl konu şu babam beni bu okuldan almak istiyor"

nedenini bilmiyordum ama korkmuştum
"Sen gidersen bütün okul cehennemin çocukları ve ben üstünlük sağlamış olurum"
"Cidden tek derdin bu mu diye sordu.
"İlk bu okula geldiğinde bu savaşı sen başlatmadın mı senin derdin ne ki diye sordum.
Sadece yüzüme baktı. Bekledim ama konuşmuyordu bende kalkıp gidecekken kolumdan tuttu.

CEHENNEMİN ÇOCUKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin