Uyanış

23 6 0
                                    

Rüzgarın ağzından devam
Karnım artık çok ağrıyordu. Başım dönüyordu birden yere yığıldım.
Serenin ağzından
Gözlerimi yavaşça açtım. Neler oluyordu ben niye burdaydım diye düşünmeye başladım hatırlamıştım iyide buraya nasıl gelmiştim. Hatırlamıyordum sonra doktor girdi içeri bana adımı sordu kahretsin hatırlamıyordum. Bunun geçici olduğunu söyleyip beni taburcu etti bende üstümü değiştirip çıktım kapının önünde bir kadın vardı:
"Seren annecim hadi eve gidelim"
"Ben sizi tanımıyorum hanımefendi"  Kadın çok güzeldi ve çok tatlıydı. Benim kolumdan tutup doktor odasına götürdü.
"Kızım beni hatırlamıyor"doktor heralde annem olan bu kadının odadan çıkmasını istedi:
"Hatırladığınız bir şey yokmu"  Beni dövdüklerini hatırlıyordum okulu hatırlıyordum. Bir katil olduğumu hatırlıyordum babamı kızkardeşimi sürekli kavga ettiğim bir çocuğu hatırlıyordum:
"Okulu babamı kızkardeşimi birde adını değil ama yüzünü hatırladığım bir çocuk ve sürekli kafamın içinde bir şiir duyuyorum" Doktor ise;
"Seren hanım beyininiz unutmak istediğiniz bazı şeyleri silmiş ama bazılarınıda beyininize haps etmiş bu durum olabilir geçicidir endişelenecek bir şey yok annenizin yanına dönebilirsiniz geçmiş olsun" Teşekkür edip çıktım. Olanları artık annem olduğuna inandığım kişiye anlattım hastaneden çıkarken içeri bir adamla bir kadın koşarak girdi adam:
"Rüzgar Sonsuz oğlum nerde"  bu isim niye yabancı gelmemişti ki bana unuttuğum bir hissi hissettiriyordu. Anneme gitmesini ve yalnız kalmak istediğim söyledim beni anlayışıyla karşıladı.

adam doktorun odasına giderken eşi de peşlerinden yavaşça gidiyordu doktorun odasına giderlerken bende Rüzgar denilen çocuğun odasına girdim. Yüzü sinirli bakıyordu kapalı olsa da çekik gözleri anlaşılıyordu siyah saçları onu yüzüyle bütünleştirip ayrı bir hava katıyordu yakışıklıydı ama çok fazla değil yanına gittim birinin kulağıma bir şey fısıldaması ya da kulağıma yakın olması benim her zaman çok hoşuma giderdi bende onun kulağına eğildim:
-Gelmeden evvel
Kalbim
Benim bir ormandı...
İsimsiz asûde
Bir büyük orman
Ve gölgelerde bir revân
Olan hafî suların aksi muttaridi
Dağıtırken sükûtu beyhûde,
Düşünürdüm ki hangi gün, ne zamân,
Ne zamân
Girecektin o kalbi mesûde? dedim bu şiir de neydi bilmiyorum ben şiirlerden nefret ederim bunu da hatırlıyordum. sonra bana tanıdık gelen bu çocuğun yüzünü incelemeye başladım çok tanıdıktı parmağımla yüzüne dokunmak istedim parmaklarım uzattım hafifçe dokunduğumda gözlerini açtı bana baktı ne diycektim şimdi:
"Şeyy üzgünüm odana girdiğim için neyse ben çıkıyım"

Gülmeye başladı:
"Kırmızılı gitme" Üstüme bakıp gülümsedim
"Beni tanıyormusun"
"Evet biz düşmanız"
"Evet yüzünü hatırlıyorum ama başka bir şey hatırlamıyorum"
"Ben sana hatırlatıcam kendimi"
"Nasıl"
"İlk tartışdığımız zamanları yeniden yaratıcam kırmızılı"

Onda beni çeken bir şey vardı yanına gelmem için elini oynattı yavaş adımlarla ona yaklaştım.
"Kırmızılı iyi olman güzel ben taburcu olduğumda yine düşmanlaşırız"
"Benim intikam işim var seninle sonra uğraşırım"
"Onlardan beraber intikam almaya ne dersin"
"Ama biz düşmanız"
"Kimseye söylemeyiz bu bizim sırrımız olur"
"Olur"
Telefonumda şoförün numarasını bulup aradım. Eve girdiğimde hemen bana kapıyı açan kadına odamı sordum. Söylediği anda hemen odama çıkıp kapıyı kapattım.

Canım çok çikolata istiyordu. Ama benim çikolata yemem yasakdı çikolata nefesimi kesiyordu ve bende zaten nefes darlığı vardı. Kendimi tutmaya çalıştım ve bunuda hatırlıyordum. Uyumaya çalıştım ama uyuyamıyordum her zamanki gibi kabûslar görüp uyanıyordum. Uyku bana her zaman haramdı uykuyu sevmezdim uyuyuncada kabûs görüp kalkardım. Uyuyamıyınca sabaha kadar oturup seri katil filmleri izledim. Ve gözlerimin altı her zamanki gibi mosmor olmuştu gidip üstümü değiştirdim kırmızı ve siyahın karşımı olan taydpantolonumu ve üstünü bordo gömleğimi giydim. Sonra tuvalete gidip hafif bir makyaj yaptım ve deri ceketimi giyip küçük çantamı takıp evden çıktım.

CEHENNEMİN ÇOCUKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin