Merhaba millet. YGS derdinden kurtuldum. Gerçi sonuçlar açıklanana kadar hep aklımda olacak neyse konumuz bu değil. Uzun zamandır bölüm yazmayışımdan ötürü size 1.4'ten kesit getirdim.
Ygs'ye giren okur var mı varsa bu pasajda sohbet edebiliriz. Tabi ki yorum yapmaya zahmet ederseniz. (:
Yeni bölüm iki güne gelecek gelemezse dört güne çıkar. Sizleri seviyorum. *-*
Sessiz adımlarla mutfağa girdiklerinde kimse görünmüyordu. Fırat sanki hiç bir şey olmamış gibi ilerlerken Ahsen'de arkasından ilerledi. Tezgahın üzerinde duran sarmalardan alıp yemeye başladıklarında Ahsen gözlerini kapatıp aldığı tatla hayranlıkla inledi. Fırat bir saniye farkla bardağa çarpıp tezgahtan düşürdüğünde balkon kapısından siyah önlüklü orta yaşlarda bir kadın girdi. "FIRAT!" İrileşen gözleriyle birlikte hızlı adımlarla onlara doğru gelirken Fırat iki sarma daha alıp Ahsen'i kolundan tutup koşar adımlarla terk etti mutfağı. Odasına çıkan merdivenleri hızla tırmandıklarında odasına girip Ahsen'i de çekti. İki parmağının arasında ki sarmadan birini ağzına atıp ötekini Ahsen'e uzattı. Uğraştırmadan ağzını açıp sarmayı diliyle buluşturdu. Ağır ağır çiğnerken gözleri tekrar kapanmıştı. Yutkunurken dudaklarına yerleşen sıcaklıkla gözlerini aralama işini erteledi. Fırat'ın ağzı ağzını sarmalarken karşılık vermeden öylece duruyordu. Alt dudağı onun ağzının içinde bir hamur gibi şekilden şekile giriyor, Fırat'ın değişken hareketleri çıldırtıyordu. Önce ısırıyor ardından emiyor bir türlü son vermiyordu öpüşüne. Bu işkenceyi durdurması gerektiğinin bilincine vardığında Fırat'ı geri itmek için hareketlenirken kapıya vuruldu. "Fırat?" Ayla Hanımın sesini duyunca geri çekilen Fırat Ahsen'i kenara çekerek kapıyı açtı. "Efendim sultanım?" Gayet sakin çıkan sesine şaşırdı Ahsen. Annesine yakalanmaktan korkmuyor muydu?
Onlar konuşurken Ahsen bulduğu fırsatı odasını inceleyerek değerlendiriyordu. Grinin koyu tonuna boyanan duvarları siyah yatak, gri dolaplarla süslemişti. Duvarlara Beşiktaşın posterlerini doldurmuştu. Pencerenin karşısında iki tane armut koltuk vardı ve bu koltuklar futbol topu desenindeydi. İncelemeyi bırakıp Ayla hanıma kulak verdi. "Çıkar Ahsen'i kapının ardından aşağı inin çabuk yemek hazır," Ahsen duyduklarıyla az da olsa şaşırmıştı. Annesi burada olduğunu bilecek kadar iyi tanıyordu Fırat'ı. Fırat kapıyı ileri itip kafasını Ahsen'e çevirdi. "Yemek hazırmış dövmeli, gel sana odanı göstereyim."
Birlikte odadan çıktıklarında Ayla Hanım yoktu ortalıkta. Birlikte duvarları pudra pembesi olan koridoru geçip beyaz merdivenlerden indiler. Zemin katta ki koridoru geçip arka bahçeye bakan misafir odasının kapısını açtı Fırat. Beyaz duvarlar , altın sarısı süslemeler. Ve pudra pembesi yatak. Boydan boya cam olan duvarın karşısına konumlanan yatağın sağ tarafına beyaz oymalı komodin konmuştu. Odanın üst köşesinde komodinle aynı renk kıyafet dolabı vardı. "Her ne kadar benimle uyumanı istesem de validem burada uyumanı uygun gördü," sessizliğini giyen Ahsen kapının ağzında duran çantasını aldı. Fırat'ı kolundan tutup kapı dışarı etti. Aralarında duran kapıya onaylamaz gözlerle bakan çikolata kahvesi alevlere odaklandı: "Her canın istediğinde öpemezsin beni," kaşlarını çatan Fırat'ın suratına kapattı kapıyı. Dışarıda gülümseyerek kapıya bakan adamdan habersiz yatağa ilerleyip çantasını bıraktı. Fermuarını açıp üzerine rahat bir şeyler giymek için yanında getirdiklerini karıştırdı. Kalçası titreyince birden irkilse de sessize aldığı telefonunu çıkardı. Ekranda yazan 'Sarpolim' yazısını örünce istemsiz gerildi. Kırmızı ikonu sola kaydırıp telefonu yatağın üzerine gelişi güzel fırlattı. Siyah şortunu ve giymekten bıkmadığı ve kendini güvende hissetmesini sağlayan yegane şeyi; Sarp'ın dolabından aşırdığı siyah t-shirt ü çıkardı. Gömleğinin düğmelerini çıkarırken aklında hala Sarp ve Gökhan vardı. Birine üzülürken diğerine öfkeleniyordu. Bundan sonra nasıl olacağını düşündü. Sarp'la hep böyle mi olacaktı? Yıllardır ağabey saydığı adamdan uzak mı duracaktı. Bunun olmasını istemiyordu. Kalbinden yükselen kan beynine çıkıp duvarlara çarparak canını yakıyor bu acı kocaman harflerle Sarp yazıyordu duvarlarına. Gömleğinden kurtulup T-shirt ü giydi. eteği ve çorabından da kurtulup şortu bacaklarından geçirdi. Son anda bavuluna attığı ev botlarını da ayaklarına geçirip giyinme işini sonlandırdı. Telefon bir kez daha titrediğinde eline alıp ekrana bakmadan açtı. "Evet?" "Senin derdin ne?" duyduğu sesle yatağa oturdu. "Benim derdim yok Sarp, hiç bir zaman bir derdim olmadı. Birden fazlaydı hep." Bitkin çıkan sesine engel olamadı. Sahilde Gökhan'ı öyle bulması. Kendine benzeyen hayat hikayesi bozguna uğratmıştı Ahsen'i. Öyle ki artık taşıyamıyordu. "Ahsen hemen eve dön," buruk bir gülümseme tırmandı ağzına. Gözlerinde ki parçalar etrafa saçılırken kırıklar kalbine batıyordu "Geleceğim Sarp, sadece bir kaç gün beni gerçekten seven birilerinin yanında nefes alıp geleceğim. Sonra iki kişilik yuvamızda bir fazlalık gibi yaşamaya geri geleceğim. Hem korkma tekrar altına yatmayacağım Fırat'ın." bir şey demesine izin vermeden kapattı telefonu. Bir süre sonra kökten kapatıp şarja taktı. Gözlerine batan dikenleri göndermek için kapattı göz kapaklarını.
14.03.2016
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAMELİN RÜYASI [ TAMAMLANDI ]
General FictionY.N: Karamelin Rüyası benim acemiliğimdi. Bu yüzden birçok hata var. Bunları düzenleyecek zamanım yok. Kitabı bastırmak gibi bir niyetimde olmadığından düzenlemeye gitmeyeceğim. Karamelin Rüyası tüm hataları ile burada kalacak. Ve yazma hayatımda ne...