Kurt savaşçısı

17.1K 946 11
                                    

Ev taştan ,iki katlı eski bir yapıydı .Geleneksel alt kat taş,üst katı güzel ahşap işçilikli
Türk evi. Saim bey,binayı değiştirmeden onartmış,bulduğu gibi korumuştu
Mehmet eve varalı beri elinde telefonu çardakta oturuyor , başı önünde birileriyle mesajlaşıyordu.babası oğlanın kızlara düşkünlüğünü bildiğinden muhtemelenüç beş tanesini bir arada idare ettiğini tahmin ediyordu.
Yakışıklı hergele....
Ev sahibi araba yoluna giren spor lamborghini yigörünce ,seyyar ocakta çevrilmekte olan kuzunun basındankalkıp oğlunu karşılamaya koşarken bir yandan da vekilharça sesleniyordu.
"Fahrettin, oğlan geldi.Ne kadarı kaldı bu kuzunun.?"
"Az soluklansınlar,yarım saate salatalarla karpuz kavun da hazır olur beyim.
O zaman bunu da indiririz."
Fahrettin in karısı Melek hanım koca tencere nefis birpilavı demlensin diye sarıp sarmalamakla meşguldü.
Saim bey içeriseslendi.
"Güzel karıcım bak oğlun geldi.,Koş ta karşıla..Ellerim kirli..."
Mehmet çardakta oturduğu sedirden kalkıp abisini karşılamaya gelirken ,arkasından ok gibi fırlayan çocuk delikanlıya çarpıp sendeletti.
Koşa koşa kendini araçtan atlayan Emre nin kucağına fırlattı .
"Hay ben senin.."
Genç adam güçlü kollarıyla kızı bir hamlede sarıp ,etrafında bir tur döndürüp kucaklamıştı.
"Özlemiş mi beni küçük perim?"
Kız ,Emre nin boynuna doğru konuştu.
"Çok...cok özlemiş abimmm.."
Emre kardeşini tek konuyla kavrayıp ensesinden sımsıkı yakaladı.gürültülü bir öpücük verdi.
Gülerek Mehmet'e yaklaştı
"Naber aslanım?"
Iki erkek sımsıkı kucaklaştılar.
Kız ağabeyinin koluna asılı olduğundan tabi üçlü bir kucaklaşma gerçekleşmiş oldu.
"Mehmet,gördün mü benim veledimi?"
Ağabeyine maymun gibi dolanmış olan kız delikanlıyı ilk kez bu kadar yakından görmüş oldu.Sakallarını bile tek tek saya biliyordu.
Kalbi tekledi
Mehmet de zoraki kucakladığı çocukla burun buruna kalmıştı.güzelliği şimşek gibi çarptı oğlanı.
"Şu an gerçekten gördüm abi...sayende."
"Bir gör nasıl Ata biniyor ."
"Müşerref olduk bu öğlen ."
Kız tedirgin olarak sıyrıldı iki delikanlının kollarından.yere iner inmez uzaklaştı.
"Kızıma bakayım ben."
"Ayşe bi soğuk su bana abicim ,çok sıcaktı bütün yol .Bittim.."
"Bitsin şu okulun artık oğlum"oğluna su yetiştiren Nigar hanım la Saim bey sarıldılar hasretlegenç adama.
"Vallahi sabrım kalmadı,altı sene okulmu olur doktor mu çıkıcan?"
"Ekonomi de mühim anne..Sakine sultanmahveder beni sonra.Zaten şirketi tamamen üstüme yıkmaya çalışıyor.."
Özel harekatçı Emre Amerika da ihtisasını tamamladığını ,bi dünya tatbikata yollandığından yıllardır memlekete dönmediğini söyleyemedi anacığına.
O varsın ekonomist oğlu var sansın
"Annem ..ben ne özledim seni be..Çok özledim be annecim."
Güzel kadın oğlunun yanağına uzandı.
"Güzel oğlum benim .Ay iyiki doğurmuşum seniiii ...paşam benim.."
Emre annesini teselli ederken sofraya kurulup oturdu.
"Bu Haziran mezunum artık."
Saim ve Pusat beyler rakıları koymuş ufak ufak demleniyorlardı.
"Kızın şahaneymiş be sahiden de Saim."
Gururlu baba güldü gevrek gevrek..
"Yıllar sonra hediye gibi geldi kucağıma .Emre den sonra Nigar a bebek yapmayı yasakladılardı biliyosun."
Nasıl sakladın peki bunu herkesten böyle?"
"Dikkat çeksin istemiyorum komutanım,oğlanı büyütene kadar nasıl diken üstündeydik biliyosun..teröristi ,mafyası,ajanı kimin düzeni bozulsa gelir ,hesap kapamaya önce ailenden başlar.bu kızımı da sağ salim büyütürsem geceleri rahat uyuycam ."
"Maşallahı var,gördüm ben .Çok iyi yetiştiriyorsun. Az akışına bırak..Sen kızı şimdiden askeri eğitime sokmuşsun.Zor tutarsın bundan böyle bunu."
Masaya eğilip sesini alçalttı.
"Aliye yi görür gibi oldum."
Bakıştılar
Yemekler hazırlanmıştı. Koca kuzu da parçalanmış masaya gelmişti.
Pilav desen bi harika.
"Ah Melek hanım ne yaptın sen yahu..."
"hadî buyrun ."
Gülümsedi Melek,güzeller güzeli bir Arnavut kızıydı.
Delikanlılar yavaş yavaş yanaşıp yanyana oturdular.
"Of ...offffff...."
Mehmet Emreyle koyu bi sohbetteydi.Hararetle hayallerinden bahsediyordu .
Babaları gülümsediler gururla bu ikicivana.
"Hadi Melek,Fahrettin..Oturun gülüm."
"Beyim afiyet olsun ,ben çocuklarla kendimize arkaya kurdum sofrayı.Rahat edin siz ,konuşacaklarımız olur Ayşe'yi yollarım şimdi..ahırdaydı.."
Adam Kıza seslenerek taş evin arkasına, ahırlara doğru seyirtti.
Tam da o sırada tek el silah sesini takiben içler acısı bir çığlık duyulduğunda sandalyeleri devirip ayağa fırlamışlardı.
Neye uğradıklarını anlamadan ahırların oradan kucağında Ayşeyle koşturmakta olan Fahrettin göründü. Çocuğunu kanlar içinde kalmiş gören Saim komutan kızına koştu.Çocuğun üstü başı yırtılmış,şoktan dişleri birbirine vuruyordu.Emre iki adımda kucaklayıverdi.
"Kurt saldırmış beyim yerde boğuşuyordu hayvanla."hepsinin akılları başlarından gitti.
"Atım ...at. Saldırdı baba. Babam....onu yaralıycaktı."
Kızının ona uzanan kan içindeki elini kavradı adam,küçücük vücudunun titremesine baktı.tişortü ve kotu kan içinde kalmıştı.
"Niye bağırmıyorsun çocuğum ,burda bu kadar erkek var."
Bitaraftan acele acele çocuğun sağını solunu inceleyip hasar kontrolü yapmaktaydı.başı ağabeyinin göğsüne düşen küçük titremeye devam etti .
"Abi ,örtelim şunu."
Mehmet in nazikçe vücuduna sardığı küçük bir battaniyeye ve oğlana baktı .
Emre de bakıştı Mehmet le.
Şoktaydı,sıcak tutulması
gerekiyordu.
Karpuzu kesmiş getirmekte olan Nigar hanım sese koşmuştu,kızını o şekilde görünce elindekileri düşürüp dövünmeye başladı.kızı bahçe koltuğuna oturtdular
"Kurt gene..Ahıra girmiş. Anne .silahı yetiştiremedim,kızımı yaralıycaktı ."
"Sen de önüne mi dikildin?Aferin Ayşe."
Kükrüyordu Saim bey
"Nasıl! Nasıl kendini tehlikeye atarsın?"
Silkeledi kızını.
"Nasıl atarsın,etin ne budun ne senin çocuk!....Ayrıca ne silahı?"
Kızın başının üstünden sitemle Fahrettin e baktı.adam utançla başını eğmiş duruyordu.
"Buna talimmi yaptırıyorsun Fahrettin,aferin sanada.."
Emre kalktı ayağa kızı yeniden battaniyeyle birlikte kucakladı .
"Babam,hastaneye ...ben götürürüm.Bazıları çok kanıyor."
İçini çekti
"Siz oturun."
Mehmet te doğruldu.
"Ben kullanırım,hızlı gider geliriz."
Ayşe ağlamaklıydı.
"Yemekler kadıı...."
Burnunu çekti
"Ben açım,babaaaa....yiyemedim ben."
Saim bey David'i sesiyle susturdu kızını
"Sana ben şimdi gösteririm yemeği hanfendi!"
Emre kardeşini babasının ölümcül bakışlarından uzaklaştırdı.
"Hadi baba sakinleşin ,oturun siz.."
"Emre ,al bunu.Kuduz ,tetanoz filan da yaptırmadan getirmeyin" .
"Ne? Yoo....yoooo... Kuduz diildi. Normaldi babaa.."
Çırpınan kızı zapteden abisi güçlükle jeep e bindirdi.
"Sus da sen dayağı yemeden gidelim şurdan."
Baba hala bağırıyordu
"Duydunuzmu? Aşı olunacak o kadar!"
Söylene söylene oturdu
"Kuduz diilmiş......muayene etmiş hayvanı sanki...."
"Tamam babacım,yaptırırım ben..Mehmet sen kullan aslanım."
.................
Yarım saat sonra Kartal devlet hastanesinin intaniye servisini birbirine katmıştı karabela....
Aşı olmamak için çırpınıyor
"Abi vallahi kudurmam....söz kudurmiycam.."
Tekme mesafesinden uzakta durmaya çalışan hemşire iğne elinde sabırla bekliyordu.
Emre kıvranarak kızı zaptedemiyor
"Çok kuvvetlenmiş bu.Mehmet ! Bi yardım et koçum."
Delikanlı yaklaştı .dokunmaya korkuyordu.
"Geliyim abi de her yeri yaralı.Canını yakıcaz böyle."
Kıza döndü kolunu kavramaya çalışırken çocuk dişlerini bileğine doğru uzattı.
"Dur bakiim."hişt ! ....kime diyorum ben ...ay! Isırdııııı...."
Ikisi birlikte tuttular .sımsıkı zaptettiler .kolu sabitlenen kız hala çırpınmaya çalışıyordu.
Pabucunun burnunu ,bu sefer de.. delikanlının kaval kemiğine savurmuştu.tekmeyi yiyen Mehmet artık sinirlenmişti
Emretti.
"Velet! Kıpırdamayı kes artık."
Iyice silkeledi kızı ,dişleri birbirine vurana kadar. Gözleri karşılaştı ,kız aniden sakinleşti.
"Korktuğunu biliyorum."
Koltukaltlarından tuttu,kucağına çekip ensesinden ve sırtından kavradı.
"Hareket etme de canını yakmiyim."
Ata biner gibi oturtup vücuduna yasladı.Kalbinin atışını kendi göğsünde hissediyordu.başının üstünden Emre yle bakıştı.
O da yanlarına oturmuş kardeşinin bileğini her ihtimale karşı kıskaca almıştı.
Elini uzattı saçlarını nazikçe yana çekti,kızın kulağına eğildi.
"Kıpırdama da iğneyi kırma,feci acı çekmişsin zaten.O cesur kızı nereye koyduysan bul çıkar meleğim.Ağabeyin yanında merak etme."
Kızın terli şakağını yavaşça öptü.
Hemşire ilk iğneyi yaparken kız yüzünü çevirip Mehmet in göğsüne bastırdı ,oradan konuştu.
"Emree....ayyyy!... Bittimiii.? Bitimi diyorum ...Ayyyy!..."
Kadın ikinci iğneyi de yapıp seslendi...
"Bitti...bitti..bitti......üfle abisi üfleee..."
....................
Ikinci ciyaklamadan sonra kız kendini tamamen salmış iki eli Mehmet'in göğsünde yumruk olmuş ,omuzları sessizce sarsılıyordu.delikanlı acıtmadan sırtını oksayarak sakinleştirmeye çalıştı.
Bir süre üçü öylece kaldılar .
Titreyen çocuğun acıları hafifleyene kadar.
Emre yüzünü buruşturdu.
Zaten canı yanıyor
"Yapma böyle perim,acıdığını biliyorum. Geçecek... Söz....geçecek..."
Parmağıyla şakağını okşadı.
"Hadi pansuman yaptıralım, hadi küçük."
Yüzünü çeviren Ayşekızarmış gözleriyle bitkince Mehmet e baktı.
Delikanlı sırıttı
Kız yüzünü sakladı
"İğne bitti cesur yürek,sargı vakti".
Kızın başının tepesini öpüverdi.
Iki delikanlı bakışıp sırıttılar.
.......
Bir saat sonra her yeri batikonlu ,sargılarla kaplı halde çiftliğe dönmüşlerdi.
Emre babasını Evvelce haberdar etmişti zaten.Saim bey le Nigar hanım kapıda karşıladılar çocukları.
"Ah! Gazi'm gelmiş benim.hiiiiii.....mumyalamışlar kızımıııı...."
Emre'nin kucağından babasınınkine geçti.
"Hadi gelin sofraya..Açbilaç kaldınız zaten."
Üçü de oturur oturmaz saldırdılar yiyeceklere aç kurtlar gibi.
Pusat bey güldü
"İştahına bişey olmamış senin ateş parçasının babasıı.."
Emre ağzı dolu anlatıyordu
"Babacım bu cesur Türk askerini bi görmeliydin ,ağabeyinin göğsünü gururla kabarttı.Benim şerefli neferim,.görsen sende göz yaşlarını tutamazdın."
Göz kırptı kıza
Ayşe kıs kıs gülen adamları görünce Emre yi dövmeye çalıştı hırlayarak.
"Na bu kadar, koca iki iğne...Gel hemşire diyor bu koluma da yap...."
Kız dudağını iyice sarkıtmıştı,ciddileşti delikanlı,
"Küçük kuzum,sendeki cesaret kimde var? Kurtlarla dans eden savaşçı"
Babası lafa girdi
"Atış talimini de adam gibi yaparsın bundan böyle poligonda.
Öyle önüne geleni vurmaya kalkmak yok,duydunmu beni?"
Pusat bey doğruldu yerinde
"Atını canıyla koruyan bu kahraman Gazi'yi ödüllendirmeden olmaz Saim bey."
Gömlek yakasından söktüğü pırıl pırıl bir Atatürk ve harp akademisi rozetini çıkarıp taktı kızın göğsüne, alnına da bir öpücük kondurdu.
Kız bir rozetlere bir adama bakıp duruyordu .gözleri büyümüştü.
Saim bey bir anda vermiş olduğu kararın doğruluğunu bir kez daha anladı.bu kız orduya cok yakışacaktı........

Sana vurgunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin