1535-Topkapı Sarayı(İstanbul/Osmanlı İmparatorluğu)
Sarayda telaşlı bir hava vardır. Çünkü;Bugün Şehzade Mustafa 'nın gideceği sancak belli olacaktır. Herkesin gözü Sultan Süleyman'ın dairesindedir. Ve beklenen karar açıklanır;
Sultan Süleyman;
-Lokman ağa diye seslenir ve Lokman ağa içeri girer;
-Buyurun hünkarım. Sultan Süleyman;
-Lokman bana derhal Mustafam'ı çağırın. Lokman ağa;
-Emredersiniz hünkarım, der ve dışarı çıkar.
Ağalar derhal Şehzade Mustafa'ya haber verir ve Şehzade hünkarın huzuruna çıkar. Sultan Süleyman;
-Ayrılık vakti yaklaşıyor Mustafa'm. Orada kendine çok dikkat et. Sen bir veliahtsın bunu katiyen aklından çıkarma. Şehzade Mustafa;
-Merak etmeyin hünkarım kendime dikkat ederim. İnşallah en yakın zamanda görüşürüz. Sultan Süleyman;
-İnşallah Mustafa'm. Manisa'ya gideceksin.
-Emredersiniz hünkarım,der ve Mahidevran Sultanın yanına gider.
Mahidevran;
-Ne oldu Mustafam. Hünkarımız ne söyledi sana? Şehzade Mustafa;
-Manisa sancağına gideceğimi.
Bu haber sarayda duyulur. Tabi buna en çok sinirlenen Hürrem olur. Ama yine de Mahidevran'dan kurtulduğu için sevinçlidir.
.............
2 Ay Sonra
Gerekli olan bütün hazırlıklar tamamlanmıştır. Şehzade Mustafa son bir kez Sultan Süleyman'ın yanına gider. Sultan Süleyman;
-Ayrılık vakti geldi Mustafa'm. Sen orada benim adaletimi temsil etmek üzere gidiyorsun. Şehzade Mustafa;
-Biliyorum hünkarım. Öğütleriniz ve fikirleriniz daima aklımda olacak ve yolumu aydınlatacak.
Süleyman ve Mustafa sarılırlar ve şehzade Manisa'ya doğru hareket eder.
..............
O sırada Bosna Hersek
Nadia ve ailesi her zamanki gibi evde oturuyorlardı. Nadia'nın annesi Cabbarina ve Nadia'nın üvey babası kavga ediyorlardı. Nadia bıkkıp usanmıştı onların bu kavgalarından. Kendini dışarı attı tam o esnada etrafı yağmalayan korsanlar bazı kızları ve Nadia'yı kaçırdı. Onları kendi gemilerine götürdüler. Onları Osmanlı'ya köle olarak satacaklardı.
Aradan 5 gün geçti...
Şehzade Bursa'da idi. Nadia ve kızların götürüldüğü gemideki korsanlar kızlara bakıyorlardı hangileri güzel diye içlerinden biri "Yasemin" adlı kıza sarktı. Nadia;
-Bırak kızı. Adam;
-Bırakmazsam ne olur,naparsın? Nadia;
-Seni buna pişman ederim. Adam;
-Et bakalım nasıl edeceksin görelim,der Nadia ona tokat atar. Adam da Nadia'yı dövmeye başlar ve Nadia'yı yere atar. Adam;
-Bağlayın şunu.
Nadia'yı bir direğe bağlarlar.
Aradan 8 gün geçer...
Ufuktadır artık Manisa. Her ikisi içinde hem Mustafa hem de Nadia için. Nadia'nın içinde git gide korkuyla karışık bir sevinç var olur. Gelmişlerdir Manisa'ya.Nadia ve kızlar hareme girer. Mustafa ise daha yeni gelmiştir Manisa'ya. Nadia etrafına bakınır önce hamama giderler sonra yeni gelen kıyafetleri giyerler. Hareme Mahidevran Sultan
gelir. Kızlara göz atar ve Nadia'ya gözü takılır. Mahidevran;
-Adın ne senin?
-Nadia. Mahidevran;
- Ala,der ve haremden ayrılır. Nadia ise Mahidevran Sultanın arkasından bakakalır. Kimdir acaba diye düşünür kimdir bu güzel kadın. Kalfalardan birine sorar kalfa ise;
-O Mahidevran Haseki Sultandı.
-Mahidevran Sultan kim?
-Hünkarımızın ilk eşi,iki evladının annesi.
Nadia köşeye oturur ailesinin onu merak edip etmediğini düşünür. Tam o esnada Şehzade Mustafa'nın eşi Ayşe Sultan'ın cariyelerinden biri olan Elif hatun Nadia'ya;
-Kalk oradan,diye bağırır.
Nadia ise aldırış etmedi duymamazlıktan geldi. Elif bu sefer Nadia'yı kolundan tutup kaldırdı zorla ve yere itti, bu sırada Nadia'nın gemideyken yardım ettiği Yasemin hatun Elif'e tokat attı. Bunu gören Fidan Kalfa Yasemin'i Mahidevran Sultanın yanına götürdü. Nadia ise kendisini suçluyordu bu yüzden o da gitti peşlerinden Mahidevran Sultanın yanına. Yasemin'e kızıyordu Mahidevran. Nadia tutamadı kendini içeri girdi izin almadan. Herkesin gözü Nadia'nın üstündeydi şimdi,Nadia odaya böyle girmemesi gerektiğini anlamıştı ama artık herşey için çok geçti,girmişti artık. Mahidevran;
-Bu ne terbiyesizlik sen kendini ne zannediyorsun. Çabuk çık dışarı.
Nadia bir şey diyemedi öylece çıktı. Biraz ilerledi ve bahçeye çıktı, ağlamaya başladı ağladı ağladı...hıçkıra hıçkıra ağladı. Nadia'nın elinde annesinin onu koruması için verdiği bileklik vardı. Daha sonra hiç tanımadığı bir adam belirdi uzakta. Bileklik elinden düştü almak için eğildiğinde ise başka bir el onu çoktan almıştı. Yavaşça doğruldu ve sonra karşısındaki hiç tanımadığı adama dönerek;
-Alabilir miyim?Dedi.
Karşısındaki Şehzade Mustafa idi. O ise;
-Buyrun hanımefendi, dedi.
Nadia'nın az önce yaşananlardan dolayı sinirleri bozuktu,elleri titriyordu. Bilekliği takmaya çalıştı ama beceremedi. Şehzade Mustafa;
-Arzu ederseniz yardım edeyim. Nadia;
-İstemez,lüzum yok ben hallederim. Şehzade Mustafa;
-Emin misin? Nadia;
-Evet eminim,der ama bileklik yere düşer,Şehzade Mustafa eğilir ve bilekliği alır, Nadia'nın bileğine takar ve o esnada göz göze gelirler. Nadia utanır ve hareme gider.
Akşam olmuştur. Nadia uyumak için yatar ama bir türlü uyuyamaz. Aklından bir türlü bugün karşılaştığı adamı çıkaramaz kalbinin hızlı hızlı attığı o anı,nefes nefese kalışını,onun gözlerine baktığı andan itibaren içinde olan hiç tatmadığı o güzel duygu...Aşık olduğunda ne hissedildiğini sorduğunda annesinin anlattıklarını hatırladı. Annesi;
-Kalbin hızla çarpar öyle ki onun duymasından endişe edersin sonra nefes nefese kalırsın onun yanında kendini iyi hissedersin ne olursa olsun, ona birşey olduğunu düşündüğünde kalbin sıkışır,çok korkarsın,aşk tarif edilmez yaşadığında anlarsın deyişini hatırladı. Nadia içinden;
-Ben bu adama aşık oldum,dedi.
O sırada Şehzade Mustafa'nın dairesi
Mustafa'nın aklında birçok soru vardır. Kimdi acaba o güzeller güzeli kadın? Çok güzeldi gözleri. Kiraz dudakları,gece kadar karanlık gündüz kadar aydınlık gözleri,beyaz ve parlak teni...
Kısacası çok güzeldi ve şehzade onun kim olduğunu merak ediyordu.
Ertesi gün Mahidevran Sultan haremdeydi. Birkaç gün sonra bir eğlence düzenlenecekti şehzade için. Mahidevran içinde Nadia'nın da bulunduğu 8 tane cariye seçmişti. O sırada aralarında bir konuşma geçti. Nadia;
-Sultanım şey ben.Mahidevran
-Hayrola Nadia bir sorun mu var? Nadia;
-Sultanım ben bu eğlenceye katılmak istemiyorum. Fidan Kalfa;
-Haddini bil. Sen artık bir kölesin. Sen Al-i Osman'ın malısın tıpkı diğerleri gibi. Mahidevran;
-Hazırlığınızı yapın ilaveten Nadia senin böyle bir karar almaya hakkın yok. Mahidevran gider.
Nadia sedire oturur ve düşünmeye başlar. Bunu nasıl yapabileceğini düşünür. Neden bunu yapmak istemiyordur.Ama bir yandan da dün gördüğü adamı düşünür. Bu sırada Yasemin gelir yanına;
-Ne oldu Nadia neden şehzadenin eğlencesini gitmek istemedin? Nadia;
-Bilmiyorum. İçimden gelmiyor,canım istemiyor. Yasemin;
-Peki neyi düşünüyorsun böyle? Nadia dün ilanları anlatmaya karar verir;
-Özür dilerim. Yasemin;
-Niye? Nadia;
-Benim yüzünden dün yaşadıkların için. Yasemin;
-Ödeştik böylece. Eeee anlat hadi. Nadia;
-Dün senin haline çok üzülmüştüm. Ellerin titriyordu. Annemin bana verdiği bileklik elimden düştü. Sonra onu tanımadığım bir adam aldı ve bileğime taktı. Koyu kahverengi gözleri çok güzeldi. Yasemin;
-Sen aşık mı oldun bu adama? Nadia;
-Saçmalama sadece çok güzeldi.
Saçmalama derken kendisi bile inanmamıştı bu adama aşık olmadığına. Bırak başkasına söylemeyi kendisine bile itiraf edemiyordu bunu.
Eğlencenin yapılacağı gün gelip çatar. Nadia üzgün bir şekilde hazırlanır. Mustafa ise aklından bahçede karşılaştığı kızı çıkaramaz. Herşey hazırdır Nadia ve diğer kızlar Şehzade Mustafa'nın dairesine doğru ilerler. Nadia geri gitmek istiyordur git gide içinde korkuyla karışık bir sevinç vardır anlam veremediği. Sonunda dairenin kapısının önüne gelirler. Nadia'nın kalbi yerinden çıkacakmış gibi atmaktadır. Kapı yavaşça açılır ve içeri girerler. Nadia ve Mustafa birbirlerine bakarlar uzun uzun müzik çalar diğer kızlar dans etmeye başlar.
Nadia ise Mustafa'ya bakmaya devam eder. Kalfalardan biri Nadia'ya dans etmesini söyler ve Nadia düşüncelerinden sıyrılıp dans etmeye başlar. Mustafa ve Nadia gözlerini bi an olsun birbirlerinden ayırmazlar. Eğlence biter. Nadia ve diğer kızlar dışarı çıkar. Şehzade Mustafa;
-Ağalar. Ağalar içeri girer;
-Buyrun şehzadem. Şehzade Mustafa;
-Fidan kalfayı çağırın. Ağalar çağırır. Fidan;
-Hayrola şehzadem. Şehzade Mustafa;
-Az evvel ikaz ettiğin hatunun adı neydi? Fidan;
-Nadia idi şehzadem. Şehzade Mustafa:
-Ala onu hazırlayın bu geceyi onunla geçireceğim. Fidan;
-Emredersiniz şehzadem der ve çıkar.
Nadia az evvel olanları düşünür o adamın Şehzade Mustafa olduğunu anlar. Yasemin;
-Hayrola şehzadeyi görünce kendinden geçtin. Nadia;
-Sana anlattığım adam şehzadeymiş. Yasemin;
-Ne,yok artık daha neler.
Tam o esnada Fidan kalfa gelir;
-Nadia hazırlan şehzadeymiş bi hayli beğenmiş seni bu geceyi şehzademizle geçireceksin.
Bütün cariyeler Nadia'yı kıskanır ve ona öfkeyle bakarlar. Nadia;
-Gerçekten mi? Fidan;
-Benim sana yalan borcum mu var? Hadi çabuk ol. Nadia;
-Tamam,der ve hazırlanır.
Nadia ilerler şehzadenin dairesine doğru... Git gide kalbi daha hızlı çarpar. Her adımında,şehzadeye yaklaştığı her adımında kalbi daha hızlı çarpıyordur. En sonunda kapının önüne kadar geldi,kapı açıldır ve Nadia içeri girer. Şehzade arkası dönük bir şekilde onu bekliyordur. Nadia;
-Şehzade Hazretleri,der ve eğilir. Mustafa;
-Yaklaş Nadia.
Nadia Mustafa'ya yaklaşır. Önünde diz çöker, eteğini öper. Mustafa Nadia'yı çenesinden tutarak kaldırdı. Göz göze geldiler. Öyle yakındılar ki birbirlerinin kalp atışlarını duyabilecek kadar... O geceyi birlikte geçirdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Sonu: Mustafa & Rümeysa
Historical FictionRümeysa Sultan; Ben Rümeysa. Şehzade Mustafa'nın nikahlı eşi Rümeysa. Evlatlarının annesi,Mahidevran Sultan'ın gelini Rümeysa. Ben çocukken bütün acılarımı, dertlerimi yağmura anlatırdım. Yağmur içimdeki ateşi söndürürdü. Bir gün tam her şeyden vazg...