O yıl Amasya'da eşine az rastlanır bir felaket vuku buldu. Büyük bir deprem olmuş ve koskoca şehir bir harabe haline gelmişti. Bir gecenin birkaç dakikasında olup bitmişti herşey…
İşte o gece Mustafa ve Rümeysa
Mustafa:
-Sen neden bu kadar? Rümeysa:
-Bu kadar ne?
Tam o esnada büyük bir deprem olur. Rümeysa:
-Mustafa ne oluyor? Mustafa:
-Deprem oluyor. Rümeysa:
-Ne depremi. Olamaz ya. Çok korkuyorum. Mehmet ve Nergisşah. Onlar onlar nerde? Mustafa Rümeysa'nın elinden tutar ve:
-Gel benimke.,der ve dışarıya çıkarlar. Deprem sarsıntısı sona ermiştir. Rümeysa:
-Ben Nergisşah'la Mehmet'in yanına gidiyorum. Mustafa:
-Tamam,der ve Rümeysa onların yanına gider.
Nergisşah ve Mehmet'i görür karşısında. Onlara sarılır:
-İyi misiniz? Nergisşah ve Mehmet:
-İyiyiz validem. Rümeysa:
-Şükürler olsun Allah'ım. Bana evlatlarımı bağışladın.
Ertesi gün
Ortalık adeta yangın yeriydi. Birkaç dakika içerisinde koskoca bir şehirden geriye harabe yığını kalmıştı. İnsanların büyük bir kısmı harabelerin altında can vermiş geri kalanı ise evsiz kalmıştı. Bu şüphesiz büyük bir acıydı. Bu felaket Amasya halkının yüreğini öyle dağlamıştı ki yıllarca acısı taze kalacaktı.
Sağ kalanlar imarethanelerde ikamet etmeye başladılar. Sarayda ise yer yerinden oynuyordu. Mahidevran:
-Allah'ım sen koru. Bu nasıl bir felaket. Raziye:
-Allah ölenlere rahmet etsin sağ kalanlara ise sabır versin. Mahidevran:
-Amin kızım.
Rümeysa ise dairesinde Nergisşah ve Mehmet ile birliktedir. Rümeysa:
-Korkuyor musunuz hâlâ? Nergisşah:
-Hayır validem lakin siz neden bu kadar üzgünsünüz? Rümeysa:
-Bu felakette birçok insan öldü kızım. Geride kalanlarsa en yakınlarındakileri kaybettiler. Mehmet:
-Herşey düzelicek değil mi? Rümeysa:
-Düzelicek oğlum bu süreçte birbirimize kenetlenicez. Ancak böyle düzelir her şey.
Şehzade Mustafa ise lalasıyla konuşuyordur. Mustafa:
-Ne olursa olsun oradaki herkesin ihtiyaçları karşılanacak. Bu günleri hep birlikte atlatıcaz. Lala efendi:
-Merak etmeyin şehzadem. Gerekeni yaparız. Mustafa:
-Bugün oraya gidicem. O insanların yaralarını sarmak için. Yaşadıklarını atlatmaları için elimden geleni yapıcam. Lala efendi:
-Emresersiniz şehzadem,der ve gider.
Mustafa gereken hazırlıkları yapar ve imarethaneye gider. Bunu duyan Rümeysa:
-Ben de gidecek. Leyla kalfa:
-Sultanım gitmeniz doğru değil. Rümeysa:
-Ne doğru değil Leyla? O insanların yaralarını sarmak istememiş mi? Onların yanında olmak istememiz mi? Sen Nergisşah'la Mehmet'in yanında kal. Leyla kalfa:
-Emredersiniz sultanım,der ve Rümeysa da Mustafa'nın peşinden gider.
Rümeysa imarethaneye gittiğinde oraya bir yaralı getirilir. Sağ elinin orta parmağı bileğine kadar kesilmiştir. Rümeysa bir çarşaf parçasıyla orayı sarar. Bunu gören Şehzade Mustafa bir kez daha anlamıştır doğru kadına âşık olduğunu…
Rümeysa Mustafa'yı görünce gülümser. Orada birlikte günü geçirirler. İnsanlara yemek dağıtırlar onlarla birlikte ilgilenirler.
Uzun zaman içerisinde şehir eski haline döner……………………………
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Sonu: Mustafa & Rümeysa
Ficción históricaRümeysa Sultan; Ben Rümeysa. Şehzade Mustafa'nın nikahlı eşi Rümeysa. Evlatlarının annesi,Mahidevran Sultan'ın gelini Rümeysa. Ben çocukken bütün acılarımı, dertlerimi yağmura anlatırdım. Yağmur içimdeki ateşi söndürürdü. Bir gün tam her şeyden vazg...