Rümeysa Mustafa'nın iyi olduğunu öğrenince her ne kadar öleceğini düşünmese de içi rahatladı. Kızı Nergisşah'ın yanına gider. Nergisşah:
-Babam nasıl? Rümeysa:
-İyi birtanem. Merak etme sen şimdi dairene git ve kardeşlerini yalnız bırakma tamam mı? Nergisşah tamam anlamında başını sallar ve gider.
Daha sonra Ferhunde içeriye girer:
-Sultanım. Rümeysa:
-Ne oldu? Ferhunde:
-Hünkarımız ve ailesi buraya geliyorlar sultanım yola çıkmışlar. Rümeysa:
-Gereken hazırlıkları yapın. Ferhunde:
-Emredersiniz sultanım.
2 gün sonra
Mustafa kendisini toparlamıştı. Rümeysa ise her gün onun yanındaydı. Mustafa:
-Ben senin sayende iyileştim Rümeysa. Senin ve aşkın sayesinde... Rümeysa:
-Biz sadece birbirimizin yaralarını sardık. Böyle büyüdü bizim aşkımız.
Rümeysa'nın yüzü hüzünlüdür. Mustafa:
-Sen neden bu kadar üzgünsün? Rümeysa:
-Korkuyorum. Zira Sultan Süleyman'dan çekiniyorum. Ya yanlış bir şey yaparsam Mustafa o vakit ne olacak? Mustafa:
-Hiçbir şey. Senin içindeki iyilik buna müsaade etmeyecek zira. Rümeysa:
-Sana öyle geliyor. Mustafa:
-Hiçbir şey olmayacak. Rümeysa:
-Senin varlığın bana güç veriyor. Mustafa:
-Senin varlığının bana güç verdiği gibi,der ve..................................
4 gün sonra
Saraydaki hazırlıklar tamamlanmıştır. Herkes Sultan Süleyman'ı ve ailesini bekliyordur. Nihayet Amasya'ya ulaşırlar. Mustafa,Mahidevran,Rümeysa,Nergisşah,Mehmet ve Orhan onları bekliyordur. Ancak ne gelen vardır ne de giden. Rümeysa:
-Ferhunde,Maria evlatlarımı daireme götürün. Ferhunde:
-Emredersiniz sultanım,der ve Nergisşah'ı,Mehmet'i,Orhan'ı götürür.
Yarım saat sonra
Sultan Süleyman ve beraberindekiler gelirler. Şehzade Mustafa Sultan Süleyman'ın yanına gider ve ona:
-Hoşgeldiniz hünkarım. Sultan Süleyman:
-Hoşbulduk Mustafa'm.
Rümeysa ve Mahidevran da Hürrem'in kızı Mihrimah'ın ve gelinleri Nurbanu ve Huricihan'ın yanına giderler. Mahidevran soğuk bir tavırla:
-Hoşgeldin Hürrem.
Hürrem Sultan da aynı soğuk tavırla cevap verir:
-Hoşbulduk Mahidevran.
Daha sonra saraya girerler. Herkes yoldan geldiği için dinlenmek üzere dairesine çekilir. Rümeysa dairesine gider. Çocukları da oradadır. Rümeysa onları izler dairenin kapısından.
Nasıl da çabuk büyümüşlerdi. Nergisşah 12, Mehmet 3, Orhan 2 yaşındaydı.
Akşam
Hürrem ve Rümeysa sarayın koridorlarında karşılaşırlar. Hürrem:
-Yazık sana. Rümeysa lafını bitirmesine izin vermeden:
-Asıl size yazık sultanım. Haddinizi bilin. Burası payitaht değil burası Amasya. Burada sizin sözünüzün zerre kadar kıymeti yok. Hürrem alaycı bir tavırla:
-Sen kimsin de benimle böyle konuşuyorsun? Rümeysa:
-Ben Şehzade Mustafa'nın nikahlı karısıyım. Evlatlarının annesiyim. Hürrem Sultan:
-Sen hiçbir şekilde benimle böyle konuşamazsın. Rümeysa:
-Hayır sultanım yanılıyorsunuz. Siz yaptırdınız değil mi? Şehzade Mustafa'yı öldürtmeye kalktınız. Hürrem Sultan:
-Bu çok ağır bir itham. Delilin var mı? Rümeysa:
-Delile lüzum yok sultanım. Bunu siz yaptırdıysanız emin olun bunun bedelini ağır ödeyeceksiniz. Bunu aklınızın bir köşesine yazın. Bu yanınıza kâr kalmayacak. Hürrem Sultan:
-Beni ateşe atmaya çalışıyorsun. Lakin ben o ateşin bizzat kendisiyim. Rümeysa:
-Siz sadece bir ateş değil aynı zamanda bir yılansınız. Yıllardır Sultan Süleyman Han'ı zehirleyen bir yılan. Elbet birgün başı ezilecek bir yılan. Hürrem Sultan:
-Ben bir yılanım demek. Rümeysa:
-Evet. Yüzünüzden kötülük akıyor. Sakın bir daha benim karşıma çıkmayın. Zira ben bir denizim sultanım. Bazılarının boğulduğu bazılarının yeni adalar keşfettiği bir deniz. Bazen de bir fırtınayım. Tüm dünyayı kasıp kavuran, herkesi istediği yere sürükleyen,der ve gider............................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Sonu: Mustafa & Rümeysa
Ficción históricaRümeysa Sultan; Ben Rümeysa. Şehzade Mustafa'nın nikahlı eşi Rümeysa. Evlatlarının annesi,Mahidevran Sultan'ın gelini Rümeysa. Ben çocukken bütün acılarımı, dertlerimi yağmura anlatırdım. Yağmur içimdeki ateşi söndürürdü. Bir gün tam her şeyden vazg...