1 Ay Sonra
Artık Amasya'dadırlar. Hiçbir zaman umudunu yitirmeyen Rümeysa Amasya'da yeni bir hayatın başlayacağını düşünürken Mustafa Amasya'nın kendisi için bir sancak değil bir zindan olduğunu düşünmektedir. Artık hiç kimse için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Şehzade Mustafa sürekli muhafızlarını atlatıp ormana gider. Mahidevran Sultan ise sarayda değildir. Şehzade Mustafa'nın ilk gözdesi ve kızı Nergisşah'ın annesi Ayşe Sultan ise Rümeysa'yı saraydan göndermenin bir yolunu aramakla meşguldü. Rümeysa ise Mustafa'yı bu kederden kurtarmaya çalışıyordu.
Yine bir gün Mustafa muhafızları atlatıp ormana gitti. Rümeysa ise onun peşinden ormana gitti. Mustafa'yı ormanda yaklaşık yarım saat aradı. Sonunda bir ağacın altında oturduğunu gördü ve onun yanına gitti. Rümeysa:
-Hayrola iyi misin? Mustafa:
-Nasıl iyi olabilirim ki bu zindanda? Rümeysa:
-Burası bir zindandan mı ibaret senin için? Mustafa:
-Evet Rümeysa. Burası bu şehir benim sancağım değil zindanın oldu. Rümeysa:
-Umudunu sakın yitirme. Zira şu hayatta bir şeyin bitişi her vakit başka bir şeyin başlangıcı olmuştur,der ve yanına oturur. Mustafa:
-Sen daha çok küçükken kaçırılmana rağmen nasıl bu kadar umut dolusun? Rümeysa:
-Umudumu hiçbir vakit yitirmedim. Zira umudunu yitirmek bu dünyada insanın başına gelebilecek en kötü felakettir. Mustafa:
-Sen benim yanımda olduğun müddetçe ben hiçbir vakit umudumu yitirmem.
Rümeysa'nın yüzünde küçük tatlı bir gülümseme oluşur.
O günün akşamı
Rümeysa hayallere dalmıştı. Nasıl birine böylesine güvenebilmişti? Nasıl onca yaşadıklarına rağmen birini sevebilmişti birine âşık olmuştu? Bosna Hersek'in hırçın,duygusal,sevimli kızı Nadia nasıl olmuştu da âşık,gururlu,hırslı Rümeysa'ya dönüşmüştü?
Bu düşüncelerin arasında bütün bu sorulara bir cevap bulmaya çalıştı. Cevap=Aşktı. Hiç kimsenin sırrını çözemediği o duygu o büyü. Sonra Mustafa'yı düşündü. Âşıktı ona. Hayatında ilk defa birisine güvenmişti birisine inanmıştı. Onun yanında kendisini huzurlu,mutlu ve güvende hissediyordu. Sonra mazisini düşündü yaşadıklarını düşündü. Daha çok küçüktü bütün hayatı alt üst olduğunda daha çok küçüktü. Annesinden ablasından abisinden ayrıldığında daha çok küçüktü. Abisinin bir çocuğu olacaktı karısı gebeydi. Kız mı olmuştu bebekleri yoksa erkek mi olmuştu acaba? Ablası zengin bir tüccarla evlenmek üzereydi. Mutlu muydu acaba? Çocuğu var mıydı? Annesi babasının ölümünden sonra evlenmişti yeniden. Evlendiği adam onu üzüyor muydu? Babası Nadia kaçırılmadan çok kısa bir süre önce ölmüştü. Düşündü Rümeysa. Acaba dedi acaba onlarda beni özlemiş midir?
Bu sırada Yasemin geldi yanına. Yasemin:
-Ne oldu Rümeysa? Dalmışsın hayallere. Rümeysa:
-Yok birşey. Biraz özlem var sadece. Aileme duyduğum özlem...
Yasemin Rümeysa'nın elini tuttu ve onu teselli etmeye çalıştı...
Ertesi gün
Yasemin bütün gece çok tereddüt etmişti. Lakin kararını vermişti artık. Şehzade Mustafa'nın dairesine doğru emin adımlarla ilerliyordu. İçeri girdi. Mustafa:
-Ne oldu Yasemin? Yasemin:
-Bağışlayın şehzadem lakin buraya Rümeysa için geldim. Mustafa:
-Rümeysa'ya birşey mi oldu? Yasemin:
-Hayır şehzadem kötü birşey yok lakin Rümeysa ailesini çok özledi. Biliyorum bunu istemek söylemek bana düşmez fakat arkadaşım olduğu için söylemek istedim. Sizden ailesine olan özlemini dindirmenizi yani mümkünse onları bir araya getirmenizi istiyorum şehzadem. Mustafa:
-Merak etme. Elimden geleni yaparım. Yasemin:
-Teşekkür ederim şehzadem ,der,eğilir ve gider.
O günün akşamı
Fidan hatun hareme gelir ve Rümeysa'ya:
-Şehzademiz seni çağırıyor. Hazırlan. Rümeysa:
-Tamam,der ve hazırlanır.
Şehzadenin dairesine girer ve eğilir. Rümeysa:
-Şehzadem. Mustafa:
-Hoşgeldin Rümeysa'm seni buraya yarın öğle vakti bir yere gideceğimizi söylemek ve o güzel yüzünü görmek için çağırdım.
Rümeysa:
-Hayrola şehzadem nereye gideceğiz? Mustafa:
-Yarın görürsün.
Rümeysa eğilir ve gider. Nereye gideceklerini düşünmekten bir süre uyuyamaz.
Ertesi gün
Rümeysa çoktan hazırlanmıştır. Hâlâ üzerinden heyecanı atamamıştır. Mustafa ile birlikte yola çıkarlar bir ormana girerler. Bir kulübenin önünde durup attan inerler.
Kulübe kapısının önüne kadar gelirler.Kapının ardında Rümeysa'nın çocukluğu,ailesi kısacası bütün mazisi vardır. İçeriye girerler. Rümeysa gördükleri karşısında çok şaşkındır. Gözlerinden yaşlar akar. Annesinin ona "kızım,birtanem" diyerek sarılmasıyla kendisine gelir. Rümeysa:
-Anne,anne sen,yüzünde kocaman bir gülümseme belirir.
Büyük bir özlemdir Rümeysa'nın ailesine duyduğu özlem.
Hasret giderirler birlikte onca yılın hasretini...
Rümeysa:
-Herşey için sana çok teşekkür ederim. Mustafa:
-Birşey değil. Bir de istersen ailenle onlarla geri gidebilirsin. Rümeysa'nın annesi:
-Hadi kızım gidelim hadi. Rümeysa:
-Hayır anne benim ailem Şehzade Mustafa'dan ibaret. Artık onsuz ben bir hiçten ibaretim. Siz gidin ben burada Amasya'da kalmak istiyorum,dedi Mustafa'ya bakarak. Rümeysa'nın annesi:
-Peki kızım haklısın,der ve vedalaşırlar...
Bütün bu olaylar esnasında Mustafa ve Rümeysa arasındaki bağ da git gide güçlenir.............................................................................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Sonu: Mustafa & Rümeysa
Ficção HistóricaRümeysa Sultan; Ben Rümeysa. Şehzade Mustafa'nın nikahlı eşi Rümeysa. Evlatlarının annesi,Mahidevran Sultan'ın gelini Rümeysa. Ben çocukken bütün acılarımı, dertlerimi yağmura anlatırdım. Yağmur içimdeki ateşi söndürürdü. Bir gün tam her şeyden vazg...