Tehlikeli Doğum

130 7 14
                                    

Topkapı Sarayı
Mahidevran Sultan nihayet vardı saraya. Sevgili kızı, Raziye'sinin yanında aldı soluğu. Melek yüzlü kızı anne olmuştu. Bir oğlu olmuş, adını Murad koymuşlardı. Şimdi Mahidevran, Raziye ve küçük Murad odada başbaşaydı. Raziye:
-Nihayet uyudu validem. Gerçi birazdan uyanır yine. Malum pek uyumuyor, dedi endişeli ama tatlı bir tebessümle. Kızının sözlerini gülümseyerek dinleyen Mahidevran:
-Sana çekmiş demek ki, dedi.
Raziye şaşırmıştı:
-Bana mı? Mahidevran:
-Evet, sen de pek uyumaz, sürekli uyanırdın. Abilerinin koşturmasından da olabilir tabi, keder çökmüştü gül yüzüne Mahidevran'ın. Oğlu, Ahmed'i gelmişti aklına.
Raziye konuyu değiştirmek istedi:
-Abim, Rümeysa ve çocuklar nasıllar validem?
Mahidevran:
-İyiler çok şükür.
Konuşmayı bölen bir sesti. Bir ağa Sultan Süleyman'ın geldiğini duyurmuştu. İçeriye girdi padişah. Malkoçoğlu Bali Bey de yanındaydı. Süleyman:
-Hoşgeldin Mahidevran.
Mahidevran:
-Hoşbuldum hünkarım.
Süleyman:
-Nasılsın?
Mahidevran:
-İyiyim hünkarım. Siz?
Süleyman:
-Ben de iyiyim çok şükür.
Sultan Süleyman adını bizzat koyduğu torununa gülümseyerek baktı.
İlerleyen saatlere dek sohbet ettiler. Sonra da birlikte yediler akşam yemeğini. Çok yakında olacaklardan habersiz son kez gülümsemişti Mahidevran Süleyman'a.

Konya Sarayı
Bu sabah Manisa'dan gelen bir haber üzmüş ve endişelendirmişti Dilefruz Rümeysa Sultan'ı. Cennet Hatun Nurbanu Sultan tarafından yakalanmış, yakalandıktan sonra bütün tedbirlere rağmen kendini öldürmüştü. Nurbanu Sultan ise bu casusu Manisa'ya gönderenin Şehzade Bayezid olduğunu düşünüyordu. Rümeysa:
-Allah rahmet eylesin. Leyla:
-Âmin sultanım.
Gerçekten üzülmüştü Rümeysa. Ancak talih bu ki, casusu Manisa Sarayı'na sokanın Şehzade Bayezid olduğunu sanmışlardı. Bu durum iki şehzadenin arasını iyice bozacaktı. Cennet Hatun'a üzüldüğü kadar bu duruma da sevindi. Daha sonra Mustafa'nın yanına gitti Rümeysa.
Şehzade Mustafa hayli vakittir epey düşünceliydi. Mazinin güzel hatıraları zihnini meşgul ediyordu. Rümeysa'sı, sevdiği sultanı geldi sonra yanına:
-Mustafa yine düşüncelere dalmışsın.
Kardeşlerini mi düşünüyorsun yine?
Mustafa tebessüm etti:
-Evlatlarımıza her baktığımda kardeşlerim geliyor hatrıma. Neden bilmem bu aralar pek sık oluyor bu. Abim Mahmud, kardeşim Ahmed.
Gülümseyerek dinledi bunları Rümeysa. Öyle ya Mustafa'nın kardeşlerine olan sevgisine hayrandı. Hürrem Sultan'ın evlatlarını bile çok severdi Mustafa. Hele ki Cihangir'i... Ablası düştü aklına Rümeysa'nın. Uzun seneler evvel ölen ablası Sinyora Gabriella. Cansız bedenini gözleriyle gördüğü ablası, acısı hala içinde kor gibi yanan ablası...
Aklına gelenlere rağmen gülümsemeye çalıştı:
-Sanırım bir oğlumuz daha olacak şehzadem.
Mustafa:
-Nerden biliyorsun bunu? dedi merakla.
Rümeysa gülümseyerek:
-Hem Mehmed'e hem Orhan'a gebeyken yaşadıklarımın aynısını yaşıyorum da ondan. Bir oğlumuz daha olacağını hissediyorum.
Mustafa da gülümsüyordu:
-O vakit oğlumuzun ismi Ahmed olsun, dedi.
Derin bir iç çektikten sonra devam etti sözlerine:
-Merhum amcasının adını taşısın.
Bu fikir mutlu etmişti Rümeysa'yı. O gece maziden konuştular. Hem çocukluklarının hem ilişkilerinin mazisinden.

Topkapı Sarayı
Mahidevran Sultan yola çıkmak üzereydi. Sultan Süleyman'ın yanına uğramıştı son olarak. Saraydan ayrılmadan evvel Hürrem Sultan'la da karşılaşmıştı. Hayatını mahveden Rus köleyle... Hürrem:
-Nihayet oğlunun yanına dönüyorsun Mahidevran.
Mahidevran tebessüm etti kısa bir an:
-Merak etme Hürrem. Elbet bir gün sarayıma geri döneceğim. Hem de valide sultan olarak, dedi ve daha fazla Hürrem ile konuşmak istemediğinden gitti. Hürrem Sultan hırsla baktı arkasından. Sonra sessizce mırıldandı:
-Yanılıyorsun Mahidevran. O gün asla gelmeyecek.
Bir plan vardı aklında Hürrem Sultan'ın. Her şeyi ve herkesin kaderini değiştirecek bir plan...

Mahidevran Sultan has bahçedeydi. Raziye Sultan sımsıkı sarıldı annesine:
-Sizi çok özleyeceğim validem.
Mahidevran tebessümle:
-Ben de seni çok özleyeceğim güzel kızım. İnşallah evladınla ve zevcinle her daim mesut olursun.
Hem Raziye hem Malkoçoğlu:
-İnşallah, dediler. Sonra Malkoçoğlu devam etti:
-Yolunuz açık olsun sultanım.
Gülümsedi damadına Mahidevran.
Fatma Sultan da vardı yanlarında:
-Uğurlar olsun Mahidevran. Mustafa'ma selamlarımızı ilet, dedi
Mahidevran:
-İletirim sultanım, dedi ve kendisini bekleyen saray arabasına bindi. Konya'ya doğru yola çıktı.

Konya Sarayı, 1552
Doğum vakti hayli yaklaşmıştı. Kardeşlerinin doğumundan evvel Mehmed ve Orhan'ın sünnet edilmesi kararlaştırılmış ve sünnet düğünü başlamıştı.
Kırmızı renkli, mücevherlerle süslü bir kaftan vardı üstünde Rümeysa'nın. Mahidevran Sultan ise yeşil bir kaftan giymişti. Bu renk Çerkes güzelinin gözlerinin yeşilini belli etmiş, güneşi kıskandıracak güzelliğine güzellik katmıştı. Raziye Sultan da çok gelmek istemişti lakin küçük bebeği ile uzun bir yolculuk yapması sakıncalı olduğundan gelememişti. Ancak yeğenlerine hediyeler yollamıştı...

Düğünden sonra ailecek sünnet olan şehzadelerin etrafına toplandılar. Halasının yolladığı yayı inceleyen Orhan:
-Ne vakit ok talimine başlarım? diye sordu.
Bu soru dairedeki herkesi güldürmüştü. Nergisşah:
-Anlaşılan halamın gönderdiği yayı çok beğendin, dedi kardeşine gülerek.
Orhan evet anlamında başını salladı.
Mehmed:
-Biz ne vakit iyileşeceğiz? Aşevindeki çocuklardan biri uzun süre yatmamız gerektiğini söylemişti.
Rümeysa tebessümle:
-Bir müddet yatmanız gerek şehzadem, dedi.
Orhan:
-Offf, diyerek derin bir nefes aldı.
O anda Rümeysa'nın karnına bir sancı girdi. Doğum epey yaklaşsa da daha bir ay kadar vakit vardı. Bu yüzden Rümeysa sancının geçeceğini düşünerek belli etmemeye çalışıyordu. Ancak dayanamadı ve ağzından bir çığlık koptu.

2 saat sonra
Aradan saatler geçmişti. Hekim kadının söylediğine göre doğum erken başladığından oldukça tehlikeliydi. Mustafa ve Mahidevran dairenin kapısında endişeyle bekliyorlardı. Çocuklara ise endişelenmesinler diye her şeyin yolunda olduğu söylenmişti. Şimdi Rümeysa'nın çığlıkları Konya Sarayı'nı inletiyordu. Bir süre sonra çığlıklar kesildi. Doğum sona ermişti...

Aşkın Sonu: Mustafa & RümeysaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin