Rümeysa Şehzade Mustafa'nın nikahlı karısı ve evlatlarının annesiydi. Bitmişti savaş. Ayşe ölmüştü. Lakin önünde bir savaş daha vardı ve içinden:
- Ben Rümeysa. Her savaşın başlangıcı benim için yeni bir başlangıç düşmanlarımın ise sonu olacak. Yaşadıklarımdan gözyaşlarıyla dolu çocukluğumdan kalan acıyı öfkeyi bir ateş haline getirip düşmanlarımın kalplerine saplıycam bir ok misali. Büyük zaferler küçük yenilgilerle beslenirmiş derler. Benim zaferin acıyla öfkeyle beslenicek. Onların yalvarışlarıyla gözyaşlarıyla beslenicek. Çıktığım bu tehlikeli yolda hiç kimse durduramaz beni. Hiç kimse ……
Bu sırada Yasemin gelir. Rümeysa'ya:
-Sultanım Mahidevran Sultanımız sizi çağırdılar. Rümeysa Yasemin'in bu soğuk tavırlarına bir anlam verememişti. Lakin bunu konuşacak vakti yoktu derhal Mahidevran Sultan'ın dairesine gitti. Mahidevran'ın yanında Raziye Sultan da vardı. Mahidevran:
-Rümeysa bir karar verdik. Rümeysa:
-Hayrola validem. Raziye:
-Bu büyük bir savaş Rümeysa. Savaşta herşey mübahtır derler. Biz de Manisa'daki Şehzade Mehmet'i öldürmeye ve böylelikle tahtın yolunu açık tutmaya karar verdik. Zira başka bir yol yok. Rümeysa:
-Haklısın Raziye lakin nasıl yapıcaz? Şehzadeden nasıl kurtulucaz? Raziye:
-Bir hastalık sayesinde. Çiçek hastalığı sayesinde. Rümeysa:
-O hastalığı işitmiştim. Hiç kimse şüphelenmez böylelikle. Mahidevran:
-Dikkatli olmak zorundayız yine de. Rümeysa bunu Mustafa bilmeyecek. Haberi olmayacak. Rümeysa:
-Merak etmeyin validem. Şehzademize söylemem. Peki bunu kim yapıcak? Mahidevran:
-Bunu bir yeniçeri ağası yapacak. Adı İlyas. Yıllardır Şehzade Mehmet'in yanında onun en yakın adamı. Raziye:
-Validem bu ağa ne kadar sadık Allah bilir elbet başka bir yolu vardır. Mahidevran:
-O ağayı ben soktum şehzadenin yanına. Başından beri bu amaç için oradaydı. Raziye:
-Peki madem öyle olsun,der isteksizce. Rümeysa:
-Anlaşılan o ki vakit geldi. Ağaya haber göndermek icap eder daha sonra çiçek hastalığının Manisa'da yaygınlaştığı dedikodusunu çıkarmak ve şehzadeyi öldürmek. Raziye:
-Haklısın ilaveten ben payitahta gidicem. Zira burada olduğum cümle alemde duyulmuştur. Gitmem icap eder. Mahidevran:
-İyi de daha yeni geldin. Raziye:
-Validen bu son ayrılık olacak bizim için. Mahidevran ve Raziye sarılır. Mahidevran:
-Tamam o halde. Ben İlyas'a haber gönderirim. Rümeysa:
-Ben de dedikoduyu çıkarırım. Raziye:
-Payitahttaki yası görmek bilhassa Hürrem'i acı çekerken görmek istiyorum.
Rümeysa dairesine gider ve Yasemin'e:
-Hayrola neden bu kadar soğuk davranıyorsun. Yasemin:
-Farkında değilsin değil mi? Rümeysa:
-Neyin? Yasemin:
-Saltanatın iktidar hırsının seni nasıl değiştirdiğinin. Rümeysa:
-İnsan mecbur bu değişime yaşamak ve yaşatmak için peki sen bunun farkında mısın? Yasemin:
-Farkındayım lakin sen artık o masum Nadia değilsin. Rümeysa:
-Ben artık sadece Rümeysa'yım sadece… Yasemin:
-Görebiliyorum iktidar hırsı herkese yaptığını sana da yapıyor görüyorum. Rümeysa:
-Artık ben buyum Yasemin.
Yasemin gider. Rümeysa birkaç hatunun çağırır:
-Hatunlar bir dedikodu çıkartmanızı istiyorum. Bir hatun:
-Ne dedikodusu sultanım. Rümeysa:
-Manisa'da çiçek hastalığının yaygın olduğu dedikodusunu. Bir hatun:
-Sultanım bağışlayın lakin yapamayız. Rümeysa hatunların para istediğini anlayarak:
-Paraları getirin. Hatunlar gülümseyerek:
-Merak etmeyin sultanım hallederiz,der ve parayı alıp giderler.
Daha sonra Gülhan Nergisşah'la birlikte gelir. Rümeysa Gülhan'ı Nergisşah'ın elini tutarken görünce Gülhan'ın elini iter. Rümeysa:
-Ne yaptığını sanıyorsun sen? Uzak dur benim kızımdan. Gülhan:
-Nergisşah senin kızın değil. Nergisşah:
-Hayır o benim annem. Rümeysa:
-Defol git bu saraydan bir daha sakın çıkma benim karşıma yoksa kendini idam sehpasında bulursun,der ve Gülhan'ı kolundan tutup dairesinden dışarıya atar. Nergisşah'a dönüp:
-İyi misin birtanem? Birşey yapmadı değil mi o yılan sana? Nergisşah:
-İyiyim validem,der ve Rümeysa'ya sarılır.
Leyla kalfaya Şehzade Mehmet'i getirmesini söyler. Rümeysa Mehmet ve Nergisşah'ı yatağa oturtturur. Onlara kendi dilinde bir şarkı söyler. Daha sonra onlarla birlikte yatağa uzanır ve uyuyakalırlar.
1 Ay Sonra
Mahidevran,Raziye ve Rümeysa'nın planı amacına ulaşmış ve Şehzade Mehmet ölmüştü. Artık Saruhan Sancağı'nın bir sancakbeyi yoktu. Raziye ise payitahta varmıştı oraya gitmesinin apayrı bir nedeni daha vardı. Bu neden de gerçekleşince Hürrem Sultan yerle bir olucaktı ve nihayet gerçekleşti.
Payitahtın semaları acıyla çığlıklarla inliyordu. Şehzade Mehmet'in ölüm haberi gelmişti. Sultan Süleyman günlerdir dairesinden çıkmıyor,Hürrem'in ise dairesinden günlerdir çığlıklar yükseliyordu. Artık bir karar verme zamanı gelmişti. Zira Sultan Süleyman sadece bir baba değil aynı zamanda bir cihan padişahıydı da. Hürrem bu günlerde Sultan Süleyman'ı hiç yalnız bırakmadı. Saruhan Sancağı'na gönderilen şehzadenin Selim veya Bayezid olmasını istiyordu. Bir gün Hürrem ve Raziye konuşurken aralarında geçen konuşma şöyleydi. Hürrem:
-Siz yaptınız sen ve validen kim bilir belki Rümeysa denilen o yılan da yanınızdadır. Raziye:
-Siz neden bahsediyorsunuz? Hürrem:
-Oğlumu siz öldürdünüz. Raziye:
-Acınız büyük Hürrem Sultan lakin benimle böyle konuşmanıza müsaade etmem. Hürrem:
-Sen tam bir yılansın.
Bütün bu konuşulanları duyar Sultan Süleyman. Budur Raziye Sultan'ın planı. Hürrem'in böyle bir vakitte Sultan Süleyman ile arasını açmak. Sultan Süleyman:
-Ne oluyor burada? Hürrem senin ağzından çıkanı kulağın işitiyor mu senin? Raziye:
-Bağışlayın hünkarım zira sultanımızın acısı büyük. Sultan Süleyman öfkeli bir şekilde Hürrem'e bakar ve gider.
Raziye'nin yüzünde bir tebessüm oluşur. Hürrem:
-Bunun bedelini ödeyeceksiniz. Raziye:
-Haddinizi bilin. Ben cihan hükümdarının kızıyım. Sizin gibi sonradan sultan olmadım ben doğduğum andan itibaren bir sultandım. Bunu katiyen çıkarmayın o küçük zerre kadar kıymeti olmayan aklınızdan,der ve gider. Hürrem:
-Hepinizi bitiricem elbet birgün,der ve o da gider.
Sultan Süleyman kararını verdi ve şehzadeleri payitahta çağırdı.
Şehzade Mustafa'nın bu konuda hiç ümidi yoktu. Ancak etrafındakiler onun Manisa'ya gideceğinden emindi. Zira Şehzade Bayezid zekidir lakin toydu. Şehzade Selim ise sancak işlerinden çok uzak bir şekilde hayat sürüyor. İçki içiyordu. O halde en mantıklı seçenek Şehzade Mustafa'ydı. Ancak Sultan Süleyman herkesi şok eden bir karar aldı ve Şehzade Selim'i hem Saruhan Sancakbeyi hem de veliahtı ilan etmişti. Herkes Şehzade Mustafa'nın tepkisini merak ediyordu. Mustafa ise olanlardan pek etkilenmedi. Mahidevran,Raziye ve Rümeysa'nın planı bozulmuştu ancak herşeye rağmen Mehmet ölmüştü. Bu da bir zafer sayılırdı. Mustafa ve Raziye Amasya'ya doğru yola çıktılar. Orada da buruk bir hava vardı. Olanlar Amasya'da da duyulmuştu. Mahidevran büyük bir keder içerisindeydi. Rümeysa ise olanlara o kadar üzülmüş gibi durmuyordu. Rümeysa Mahidevran'ın yanına gitti. Mahidevran:
-Olanları işittin mi? Rümeysa:
-İşittim validem. Mahidevran:
-Herşey bitti. Rümeysa:
-Ümitsizliğe kapılmayın validem zira annem bana küçükken ne olursa olsun pes etme derdi. Bana büyük zaferler küçük yenilgilerle beslenir derdi. Mahidevran:
-İnşallah Rümeysa. İnşallah bu işin sonunda da bir zafer vardır bizim için. Rümeysa:
-İnşallah validem.,der ve ellerini üst üste koyarlar.
Rümeysa dairesine döner. Onu bu konuda üzen tek şey Mustafa'nın üzülmesidir. Zira herşey yavaş yavaş düzelicektir. Rümeysa ne olursa olsun hep buna inanacaktır hayatının son anına kadar. Ancak Mustafa sandığı kadar üzülmemiştir. Bunun nedenini sorar Rümeysa Mustafa'ya:
-Senin ne olursa olsun pes etmeyen inancın aşkın sayesinde zerre kadar üzülmedim. Aksine sevindim bile. Zira. Rümeysa ve Mustafa aynı anda:
-Büyük zaferler küçük yenilgilerle beslenir………………………………
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Sonu: Mustafa & Rümeysa
Tiểu thuyết Lịch sửRümeysa Sultan; Ben Rümeysa. Şehzade Mustafa'nın nikahlı eşi Rümeysa. Evlatlarının annesi,Mahidevran Sultan'ın gelini Rümeysa. Ben çocukken bütün acılarımı, dertlerimi yağmura anlatırdım. Yağmur içimdeki ateşi söndürürdü. Bir gün tam her şeyden vazg...