Amasya Sarayı/Mahidevran Sultan'ın Dairesi
Rümeysa Mahidevran Sultan'ın dairesindeydi. Mahidevran uzaklara dalmıştı. Aralarında şöyle bir konuşma geçti. Rümeysa:
-Sultanım iyi misiniz? Mahidevran:
-İyiyim. Nereden çıkardın bunu? Rümeysa:
-Dalgındınız sultanım haddimi aşmak gibi olmazsa isterseniz bana anlatabilirsiniz. Mahidevran:
-Korkuyorum. Rümeysa:
-Neden sultanım? Mahidevran:
-Biz de sizin gibiydik. Süleyman ve ben daha sonra olanlar malum. Mustafayla sende bütün bunları yaşarsınız diye endişeleniyorum. Rümeysa:
-Sultanım ben Bosna Hersek'te doğdum lakin kader evvela Manisa'ya daha sonrada buraya Amasya'ya savurdu. Demem o ki kaderin ne yapacağı ne göstereceği belli olmaz sultanım. Ben şehzademizi(Rümeysa utanır.)ben şehzademize âşık oldum onu çok seviyorum. Mahidevran:
-Biliyorum. Aranızdaki aşkı gözlerinizde görebiliyorum. Haklısın kaderin ne yapacağı belli olmaz. Lakin Mustafa'm çok şanslı senin gibi bir hatunu olduğu için.
Rümeysa gülümsedi. Mahidevran sözlerine devam etti:
-Utanmana lüzum yok sen de benim bir kızımsın artık. Rümeysa:
-Sizin bir kızınız mı var? Mahidevran:
-Evet. Mustafa'mdan 3 yaş küçük bir kızım var. Mahidevran'ın gözleri dolar. Rümeysa:
-Kötü birşey mi geldi kızınızın başına? Mahidevran:
-Hayır. Şükürler olsun ki kızım iyi lakin yaklaşık 4 yıldır onu görmüyorum. Rümeysa:
-Üzülmeyin sultanım. Yüce Rabb'im elbet bir gün sizi bir araya getirir. Sabredin sultanım. Edin ki herşey istediğiniz kadar derin ve ebedi olsun. Edin ki herşey gönlünüzce olsun. Mahidevran:
-Haklısın benim güzel kızım.
Bir süre daha sohbet ettikten sonra Rümeysa Mustafa'nın yanına gitti. Rümeysa:
-Şehzadem. Mustafa:
-Dairene dön Rümeysa. Rümeysa:
-Şehzadem şey ben. Mustafa Rümeysa'nın sözünü tamamlamasına izin vermeden:
-Dairene dön dedim sana!!!!
Rümeysa Mustafa'nın bu sert ve soğuk tavrına bir anlam veremez. Dışarıya çıkar ve ağlamaya başlar. Mustafa neden ona böyle davranmıştır? Odasına gider.Uyur.
Ertesi gün
Mustafa sabahın ilk ışıklarında saraydan çıkar. Rümeysa uyanır uyanmaz Mustafa'nın yanına gider ancak tam içeriye girecekken Yasemin gelir:
-Rümeysa Şehzade Mehmed ağlıyor. Rümeysa:
-Tamam geliyorum.
Rümeysa Yaseminle birlikte gider. Mustafa ise birkaç saat sonra saraya geri döner. Rümeysa ile karşılaşırlar. Ancak Rümeysa dün yaşananlardan dolayı çok kızgındır.Mustafa yokmuş gibi davranır. Rümeysa tam gidecekken Mustafa onu kolundan tutar,durdurur. Mustafa:
-Neyin tavrı bu? Neden kızgınsın bu kadar? Rümeysa:
-Dün olanlara rağmen neden kızgınsın diyorsun bir de. Mustafa:
-Sen gelsene bir benimle.
Mustafa Rümeysa'yı kolundan tutup kendi dairesine götürür. Mustafa:
-Bir de neden diyorsun. Geçen gün haremdeki cariyeyle neden kavga ettin?
Rümeysa Mustafa'nın bunu nasıl öğrendiğini anlayamaz. Rümeysa:
-Sen nereden öğrendin bunu? Musartık
-Boşver nereden öğrendiğimi. Sen benim sualime yanıt ver. Neden yaptın bunu? Rümeysa:
-Bana hakaret etti. Mustafa:
-Bu yüzden mi yani tek nedeni bu mu? Rümeysa:
-Başka ne olacaktı. Mustafa:
-Sen bir sultansın artık. Bir şehzade annesisin. Sen benim sevdiğim kadınsın. Kendine bu rezilliği nasıl reva gördün? Rümeysa:
-Bu kadar kızacağını düşünmemiştim. Özür dilerim bağışla beni.
Mustafa:
-Ben sana kızmıyorum. İstesem de yapamıyorum. Ben sadece sani ikaz ediyorum yapma. Rümeysa:
-Neden yapamıyorsun? Neden kızamıyorsun bana? Mustafa:
-Zira seni çok seviyorum. Rümeysa:
-Ben de seni çok seviyorum,der ve o geceyi birlikte geçirirler....
Ertesi gün
Mustafa annesi Mahidevran'ın yanına gider. Mahidevran:
-Hayrola aslanım. Mustafa:
-Validem ben Rümeysa'ya nikah kıymak istiyorum. Mahidevran:
-Ne...ne diyorsun sen ne nikahı? Mustafa:
-Validem ben Rümeysa'yı seviyorum. Onun nikahlı karım olmasını istiyorum. Mahidevran:
-Kaideleri bilmezmiş gibi konuşma aslanım. Mustafa:
-Kaideleri ben de biliyorum tıpkı sonrasında yaşanacakları bildiğim gibi. Ben kararımı verdim sizden de yanımda olmanızı istiyorum. Mahidevran:
-Tamam aslanım lakin baban bunu öğrendiği vakit öfkesinin önüne hiç kimse geçemez. Bunu katiyen unutma!
Ertesi gün
Rümeysa sabahın ilk ışıklarında uyanır. Uyandığında yatağın üzerinde bir gül ve bir sandık görür. Önce gülü koklar. Sonra sandığı açar. Sandığın içinden bir not ve güzel taşlarla süslenmiş bir bileklik çıktı. Notun üzerinde"günaydın o güzel yüzün kadar aydın olsun günün" Rümeysa gülümser ve yerde de bir not olduğunu farkeder. Notu alır ve üzerinde"daireme gel güzel yüzlüm"yazıyordur. Notun yanında bir de gül vardır ikinci bir gül. Rümeysa Mustafa'nın dairesine gider. Dairenin kapısında da bir gül ve bir not vardır. O notta"bu kapıdan içeriye girdiğinde vakit bizim için yeni bir dönem başlayacak ay ışığım"yazıyordur. Rümeysa gülü alır ve kapıyı açıp içeriye girer. Yatağın üzerinde bir gül ve bir elbise vardır lakin bu sıradan bir elbise değildir onlar için. Bu elbise onların birlikte geçirdiği ilk gecede Rümeysa'nın üstünde olan elbisedir. Rümeysa elbisenin üstündeki kötü alır ve notun üstünde"Bu elbise sana çok yakışmıştı. Bugün de üstünde olsun istiyorum. Bu yola girerken üstünde o güne dair bir hatıra olsun istiyorum. Seni çok seviyorum..."yazdığını gördü. Rümeysa:
-Ben de seni çok seviyorum,dedi içinden.
Elbiseyi giydi ve bilekliği taktı. Tam çıkacakken kapının arka tarafında son bir not ve son bir gül bulur. Notta"seni bahçede bekliyorum güzeller güzeli sultanım..."yazıyordu. Gülü alıp bahçeye gitti. Attığı her adımda daha çok heyecanlanıyor daha çok merak ediyordu. Bahçeye vardığında karşısındaki manzara tarif edilemezdi. Neye uğradığını şaşırmıştı Rümeysa. Mahidevran yanına gelip:
-Hoşgeldin benim güzel gelinim,dedi.
"Gelinim"demişti Mahidevran"gelinim". Çok hoşuna gitmişti bu söz Rümeysa'nın lakin olan biteni hala anlayamamıştı. Mustafa geldi yanına. Rümeysa:
-Ne oluyor burada? Mustafa:
-Kabul edersen benim nikahlı karım olacaksın. Rümeysa'mın yüzünde koca bir gülümseme oluştu. Rümeysa:
-Kabul ederim,diyebildi sadece.
Yasemin de oradaydı. Rümeysa'ya:
-Allah her daim seni mutlu etsin. Rümeysa:
-Amin,dedi.
Bu nikaha sevinenler kadar sevinmeyenler de oldu tabi. Misal Gülhan. Hiçbir vakit sevmedi Rümeysa'yı. Nedenini kendisi bile bilmiyordu üstelik herhalde Ayşe Sultan'ın hizmetindeki cariyelerden biri olduğu için. Ayşe Sultan'a duyduğu sevgi ve sadakatten dolayı belki de. Diğer bir misal de Ayşe Sultan'ın kendisinden başka kim olabilirdi ki. O Şehzade Mustafa'nın ilk gözdesiydi,ilk aşkıydı,ilk evladının,biricik kızının annesiydi. Elbet bir yolunu bulup kurtulmalıydı bu boşnak hatundan lakin işi git gide zorlaşıyordu. Rümeysa evvela şehzadenin gözdesi sonra oğlunun annesi şimdi de şehzadenin nikahlı karısı oluyordu. Şehzade Mustafa ile Ayşe Sultan arasındaki bağ git gide Mahidevran Sultan ile Sultan Süleyman arasındaki bağa dönüşüyordu. Kopmak üzereydi bu bağ kızları Nergisşah'a rağmen. Haremdekiler onu Mahidevran'a Rümeysa'yı ise Hürrem'e benzetiyorlardı.
Ayşe ve Rümeysa arasında bugüne dek en ufak bir kavga yaşanmadı lakin bundan sonra bu nikahtan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı olamayacaktı. Rümeysa bu nikahtan sonra kendisini büyük bir kavganın içinde bulacaktı. Bir yanda şehzadelerinin istikbali için herşeyi yapabilecek Sultan Süleyman'ın büyük aşkı Hürrem öbür yanda Şehzade Mustafa'ya sahip olmak için Mustafa'yı bile birtakım belalara sokabilecek bu uğurda hiç kimseyi kendi kızını bile umursamayan bir kadın Ayşe. Rümeysa hem Hürrem'le hem de Ayşe'yle büyük bir savaşa girecekti. Sonunda kaybetmek de kazanmak da olan bir savaşa. Rümeysa herşeyin bu nikahtan sonra çok güzel olacağını düşünürken büyük bir savaşa girmekten savaşmaktan başka çaresi kalmayacaktı. Hem Mustafa hem Mehmed hem de kendisi için savaşacaktı. Deli gibi seviyordu Mustafa'yı. Ona birşey olmasını göze alamazdı hem Mehmed hem de kendisi için. Onsuzluğa tahammül bile edemezdi. Onun yokluğu çok acıtırdı canını. Onsuz olduğunu düşündüğünde bile içi daralıyordu. Peki ya Mehmed ilk göz ağrısı biricik evladı Mustafa'ya birşey olursa onu da alırlardı. Bunu göze alamazdı Rümeysa. Bu yüzden önüne çıkan herkesle savaşacaktı…………………………………………………………
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Sonu: Mustafa & Rümeysa
Исторические романыRümeysa Sultan; Ben Rümeysa. Şehzade Mustafa'nın nikahlı eşi Rümeysa. Evlatlarının annesi,Mahidevran Sultan'ın gelini Rümeysa. Ben çocukken bütün acılarımı, dertlerimi yağmura anlatırdım. Yağmur içimdeki ateşi söndürürdü. Bir gün tam her şeyden vazg...