Kül

604 71 39
                                    

"Gökyüzü bizimle yandı."

Bölüm 18|Kül

                                       ♧

Namludan çıkan mermi tene saplandığı an yavaşlayan zaman aralığı kendi hızına tekrar kavuştu, onu takip eden derin bir çığlık ve tutulan nefesler. Sadece saniyelerin sürdüğü derin bir sessizlik alevlerin dumanı gibi yayıldı heryere, kokusu sindi sonra peşinde sürüklediği deli bir rüzgar yayılan dumanı fırlatıp attı. Sessizlik geri çekildi, kan akışı bir fırtına gibi büyüdü; nabızlar yüksekti. Göz bebeği bu hisle irileşirken tüylerin şaha kalktığına ten şahitti. Avuçları terledi, boynundaki hareketlilik yutkunduğunun göstergesiydi. Dudaklarını araladı ve gözleri önünde yere düşen cılız bedeni seyretti. Beden, yere çakıldığı an bir ses yükseldi, o sesi işitsede telaş bacaklarını adım adım tırmanıyordu ve o an kafasını kaldırdığında bir detay gözlerine takıldı.

"Ne oluyor?"

"Dikkat et!"

"Çekil!"

Etrafındaki koşuşturmaca onu uyandırmıştı sanki, bir adım gerileyip başını hızla iki yana salladı ardından yere düşen telefona uzanıp kulağına göstürdü. Dudakları hâlâ ona dehşet veren bu manzarayla aralıydı. Yerde, sırtüstü yatan kanlar içinde bir çocuk vardı. Kulağına yaklaştırdığı telefondan öfkeli haykırışları işitebiliyordu, "K-komiserim... Habbab vuruldu. Biri onu başından vurdu!" bunu fısıldarken başını yavaşça yukarı kaldırdı ve o an on metrelik ötedeki bir duvarın arkasındaki hareketliliği fark etti. "Komserim..." bir adım geriledi ve bi anda elindeki telefonu sağa doğru fırlatıp koşmaya başladı, "Orda biri var!" elindeki silahı koştuğu yöne doğru kaldırıp ateş etmeye başladı, her atışında kolu hafifçe geri seksede hızını arttırmayı başardı.

"Arkadan dolanın arkadan!" diğer memurlar o yöne doğru giden diğer sokaklara dağılmaya başladığı sırada duvarın ardındaki üç kar maskeli ateş açarak kendilerini sokağa doğru attı, Sarp komiser birinin kadın olduğunu net bir biçimde anlayabilmişti. "Dur!" ikazını aldırmadan ara sokaklara doğru koşmaya başladıkları sırada üç kişiden biri ara sokaklardan kolay kurtulup kendini ana yola attı, bu Maria idi. Yüzünü örten kar maskesine rağmen sarı saçları maskenin altından omuzlarına netçe dökülmüştü, hızla kendini trafiğe atıp bir taksinin önünü kesti. Arabanın lastikleri ani frenle zeminde can çekişmişti âdeta, Maria durmayı başaran arabanın içine hızla atlayıp kapıyı sertçe kapattı. Ardından elindeki silahı şoförün ensesine dayayıp nefes nefese konuşmayı başardı: "Ne olursa olsun durmayacaksın, sür şimdi!"

Taksi, trafiğin içinde son hızıyla ilerlemeye başladığı sırada dar sokak aralarında sadece iki kişi kalmıştı canıyla cebelleşen; Tufan ve Teoman. Biri sokaklardaki çingeneleri çiğneye çiğneye ilerliyor diğeri ise ıssızlaşan başka bir sokakta bağıra bağıra koşuyordu, "Polis peşimizde, çabuk gelin!" Sarp bunlardan sadece birinin ensesindeydi, elinde silah zihninde ise onu hırslandıran binlerce düşünce; Kutay komiserin aradığı adam bunlardan biriydi, Bozok'un katili, iş adamının katili. Ve o sarışın kadın, bakıcının katilide kesinlikle oydu. Onları enselerse çözülebileceğine emindi, cinayetler çözülürse Bozkurt dosyasına daha iyi odaklanabilirlerdi.

"Etrafın sarıldı, dur ve teslim ol. Kaçışın yok!" Birkaç metrelik farkla önde koşan adam omuz üstünden ona kısaca bakındı, o sırada Sarp ona doğru birkaç defa daha ateş etmişti ancak hedefi bulamıyordu çünkü sokak dönemeçlerle doluyordu, peşinde olduğu adam belirli zaman aralıklarıyla gözden kayboluyor sonrasında tekrar giriyordu hedefine. "Dur dedim sana!" Hafif yükseltili yokuştan yukarı doğru koşmaya başlayan öndeki adam çöpün dibinde duran eski bir varili yokuş aşağı Sarp'a doğru savurdu, Sarp üzerine doğru yuvarlanarak gelen varili fark ettiği an kendini son anda sağa doğru atmayı başardı, onu teğet geçen varil bacağını çizip gitmişti. Bacağındaki acıyla birlikte dişlerini sıktı. 

KAYBEDENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin