"Öyle anlar vardır ki..."
Bölüm | 33
♧
Kutay yüzüne yediği yumruğu henüz atlatmış sayılmazdı ancak duydukları daha ağır gelmişti. Bir eliyle yerden destek alırken diğer eliyle kanayan dudağını tutuyordu, başını yukarı kaldırmadan önce şaşkınlığının etkisiyle güldü. Gözlerini ona tepeden bakan kadına çevirdiğinde dudak içini sakin kalmak istercesine ısırdı sonrasında etrafa bakınıp tekrar Azra'ya döndü. "Kendini bu saçmalığa mı inandırdın?" Yerden destek alarak ayağı kalkarken dudağındaki yarayı tekrar kontrol etmişti. "Bu arada bir polise vurmak suçtur."
Azra ona yaklaşıp gözlerinin içine odaklandı, "Ben yalan söylemem komiser, Asım yıllar önce bir organ mafyasına çalışıyordu, o çocukların çırılçıplak fotoğraflarını ben gördüm. Onları gördüğüm için de beni ve annemi kendinden uzaklaştırdı." Kutay gergindi ancak sahte gülüşleriyle bunu beceriksizce kamufle ediyordu. "Ve yıllar sonra onu öldürmeye karar verdin öyle mi?" Kahkaha attı. "Güzel senaryo."
Azra bir süre sessiz kalmıştı, onun yüzünü incelerken, yıllar önce kimsenin inanmayacağı gerçekleri şimdi pat diye neden anlattığını düşündü. Bir adım gerileyip Kutay'ı izledi sonrasında sessizce duvarın dibine çöküp başını geriye yasladı, Kutaysa hala onu seyresiyordu. "Babamı hiç tanımadım, paranın girmediği bir evde büydüm bizim o zamanlar tek dileğimiz annemin iş bulmasıydı." Derken gözlerini boş bir noktaya çevirdi, anlatırken o anlar gözünde birer birer canlanıyordu. Canlandıkça da yüreğine saplanan o hancerin sızısıyla kıvranıyordu.
"Annem Asım'ın yanında iş buldu, Akın'a bakıyordu bense Akın'nın hiç sevemediği sözde manevi kardeşi olmuştum bir anda, Asım'ın ise Akın'dan sonra bu hayatta sevdiği ikinci kişi... yani öyle sanıyordum." Bi an sessiz kaldı o an soluğu kesilmişti, gözlerinin önünde Asım'ın donuk bakan yüzü belirmişti bi anda arkasında da annesi vardı, gözleri yine kara bi kuyu gibi dipsizdi. Akın'da vardı, o yine bir yabancı gibi herkesten uzaktaydı. "Her şey çok güzeldi, o bana bir baba gibi davranıyor Akın'dan beni ayırmamak için çabalıyordu..." başını öne eğdi, konuşurken dudaklarından ayrılan her kelime acıyla dondurucu havaya karışıyordu, kendini bi an sıktı. "Sonra... bigün odasında o çocukların fotoğraflarinı gördüm." Başını kaldırdı.
"O da beni..."
Gözlerini Kutay'a çevirip bir süre dalgınca onu izledi, ağlamayı bilmeyen gözlerin çaresiz bekleyişiydi bakışlarındaki; öldürülen duygularının ızdırabını çekmeye başlamıştı yine. "Yalanlamadı, gözlerimin içine baka baka susmamı söyledi." Kutay'ın gözlerinde dalıp giderken içini titreten o hisle kendini birden berbat hissetmişti, kendini bu kadar açmamalıydı.
"Birkaç gün sonra da bizi evden kovdu, annem yine işsiz kaldı." Dediğinde yutkunabilmişti, kafasının içinde az önce dudaklarından çıkan o sözler Asım'ın sesiyle yankılanmıştı. Kutay olduğu yerde duruyordu sessizce, dümdüz bir yüzle Azra'yı izlerken birbirine giren doğrularıyla baş başa kalmıştı sanki. Kaşlarını çattı ve Azra'ya yaklaşıp ona doğru eğildi. Sağ gözündeki kan uykusuzluğunu ispatlıyordu, aslında yakından bakınca Kutay'ın ayakta zor durduğunu anlamak mümkündü. En çok ona üzülmüştü, bir hiç uğruna koşuyordu çünkü.
"Sen hastasın, bunlar da senin kafanda kurduğun saçmalıklar."
Azra ona dikkatle baktı, ela gözleri alev saçıyordu. "Annem kovulunca bana bakamayacağını anladı ve evlendi... birgün eve iki yabancı geldi...benim hikayem de başladı." O an yine aynı şey olmuştu, kafasında geçmişe dair bir an belirip onu bir anda canavara çevirmişti, Bozkurt az önceki sakinliğiyle çelişircesine doğruldu ve Kutay'a yaklaştı. "Eğer Asım annemi kovmasaydı annem evlenmezdi! O iki yabancı bizi mahvetmezdi! O masum dediğin adam benim duygularımı, inancımı çaldı. Sonra da annemin hayatını!" Nefes nefese kalmıştı, "Sonra da o çocukların hayatını..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBEDENLER
Misterio / Suspenso#131 Burası cinsiyet kavramının olmadığı yer. Burası duyguların işlemediği bölge, burda sevgi yok. Merhameti kimse bilmiyor, acı her bedeni eksik kıldı. Adalet kimindi? Kurallar kime ait? İyilik kime göre doğru, Tanrı kimin yanında? Kim yaşamayı hak...