Shawn Mendes-Stitches
Hayal kırıklıkları, yaşama sevincinin giderek kaybolması, dualarımızın kabul olmadığını hissetmemiz, çocukların ölmesi, hastalıklar, savaşlar, para... Ve daha niceleri.
Pek çok sorunumuz vardı ama nedense başımıza bir şey geldiği zaman sanki dünyada en zor durumda olan insan bizmişiz gibi düşünüyorduk. Değildik ve asla olmayacaktık...Kitaplar okuyacak, filmler seyeredecek ve konuşacaktık. Gülecektik ve böylece git gide azalan umudumuz belki acılarımızla kaynaşıp tekrar artacaktı.
Ve işte o zaman bende benliğimi bulmuş olacaktım.
O bir çift kahverengi gözü gördükten sonra aşağı inip inmemek konusunda karasız kalmıştım. Bir ton sorunum vardı fakat ben şu anda o kahverengi gözlerin sahibini tanımak istiyordum. Kalbim adeta bunu mors alfabesiyle anlatırcasına söylüyordu. Buna karşın beynimin içindeki siyah Karen dahi haykırarak onu tanımam gerektiğini söylüyordu fakat aşağı inemezdim.
Yani ne yapacaktım ki? Ona senin o gün hayatını kurtaran kız bendim mi diyecektim? Birazcık beklemem gerekcekti sanırım.
Zil çaldığında sürtük kızların grubu sınıfa havalı havalı girdi. Onlara baktığımda hissettiğim tek his ne kadar ezik ve çirkin olduğumdu.
Mükemmel ve kusursuzlardı. Her erkeğin arzulayacağı tiplerdi ama sahteydiler. Sanki sen çok gerçeksin diye laf soktu bana içimdeki Karen.
Her şeye rağmen merak ediyordum ve yanlarına gittim.
Şebnem ''Abi çocuk çok taştı'' diye resmen haykırırcasına bağırdı. Bunun üzerine Elçin gözlerini kıstı ve sahte bir sinirle ''Hoop o benim kızım'' dedi.
Diğer kızlar da Elçin'le yarışamayacaklarını bildiklerinden kafalarını salladılar. İçlerinde biri omuz silkti ''Neyse en azından eniştemiz olacak''dedi.
Kayra'yı inanılmaz derece de kıskandım. Sonuç olarak onun hayatını kurtarmıştım ben ve onun ismini ben biliyordum. Ben Karen Bilen mümkün değil bunu onlara söylemeden duramazdım. Ama aklımdan bir an geçirdim. Acaba kızlara onun ismini bildiğimi söylese miydim? Ya da Kayra hiç beklemediği bir anda karşısına çıkıp ona ismini mi söyleseydim? Yani sonuç olarak beni unutmuş olmazdı değil mi? Hayatını kurtarmıştım yahu ben onun.
İlk defa akıllılık ettim ,onlara bir şey söylemeyip sırama geçip kulaklığımı taktım. Daha şarkıyı açmamışken Zeynep hışımla yanıma oturdu.
Nefes nefese ''Kızım yeni gelen çocuğu gördün mü?''dedi. Zeynep'le her ne kadar da iyi arkadaş olsak da bu birbirimiz kızdırmaktan zevk almadığımız anlamına gelmiyordu. Havalı ve umursamaz bir tavırla omuz silktim ''Evet onu tanıyorum adı Kayra''dedim.
Gözlerini irice açtı ve çığlık atmamak için eliyle ağzını kapattı. Sakinleştikten sonra elini ağzından çekti ''İsmini nereden biliyorsun?''diye ciyakladı.
''Kızım ne bağırıyorsun kulağımı şey ettin.''dememe rağmen ciyaklayarak onu nereden tanıdığımı, ondan hoşlanıp hoşlanmadığımı sorup durdu. Baştan aşağı ona yaşadıklarımızı anlattım ve tüm bunların sonunda boş gözlerle ''Oha çok romantik''dedi.
Aslında Zeynep'i çok da sevdiğim söylenemezdi. Birbirimi kıskandığımız her halimizden belliydi ama yine de okulda bana en yakın olan tek kişiydi , e haliyle bende insandım konuşacak bir kız arkadaşa ihtiyacım vardı.
Öğretmen sınıfa girdiğinde tüm sınıf ayağa kalktı ve eşofman giymiş edebiyat hocasını ayakta alkışladı. Bu adam niye böyle giyinmişti? Ama her şeyden önce Muhittin hoca çok ponçik bir adamdı. Evet bizim sevgili edebiyat öğretmenimiz Muhittin derse yeşil-beyaz eşofmanlarıyla girmişti. Nedenini sorduğumuzda ise her gün takım elbise giymekten sıkıldığını ve kendince kurallara baş kaldıracak bir şey yaptığını söylemişti. Evet,Biz bu hocalar için bu koleje tam 50.000 lira para ödüyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daima
ActionGündüzün geceyi aydınlattığı gibi birbirlerine karışıp gün batımını oluşturacak iki insan... Kayra Eroğlu kendini büyük bir bilmecenin içinde bulduğunda hiçbir şeyin farkında değildi ve Karen'in bu bilmecenin cevabını büyük ölçüde tamamladığını...