Denizkızı-9-

125 27 9
                                    

       Alan Walker-Sign me to sleep(Uyumam için bana şarkı söyle)

Elimi uzatıp beyaz boyalı küçük komodinimde duran telefonumda çalan alarmı gözüm kapalı bir şekilde kapatmaya çalıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elimi uzatıp beyaz boyalı küçük komodinimde duran telefonumda çalan alarmı gözüm kapalı bir şekilde kapatmaya çalıştım.Bir süre sonra alarm sesi olarak çalan Alan Walker şarkısı bitmek üzereyken sonunda gözlerimi açıp yumurtadan yeni çıkmış bir tavuk gibi gözlerimi kırpıştırarak alarmı kapatmayı başarmıştım.
Telefonu tekrar komodine dönüp yatakta yan döndüm ve yorgana iyice sokuldum.Huzurla gülümsedim... Hava ılıktı,ses yoktu,beni sıcak tutacak bir yorgana sahiptim ve tatlı bir uykum vardı.Bundan daha güzel ne olabilirdi ki!Tatil günü olabilirdi diye bilmişçe konuşan iç sesime düşük perdeden bir küfür yollayıp bu sefer de yatakta başka bir pozisyon denedim.Uyku en büyük aşklarımdan biriydi.Kitaplardan sonra tabii.Yastığım ise ilk öpücüğümün sahibiydi.Evet,onu sevgilim gibi düşünüp sarıldığım zamanlar olmuştu.İnkar etmiyordum.
Odam oldukça güzeldi.Dünya'da en sevdiğim ikinci yerdi.Birincisi denizin karşısındaki bankımdı.Yatağımın olduğu yerde yatak başlığı genişliğinde bir çıkıntı vardı.O çıkıntı lilaydı.Geri kalan duvarlar ise pudra pembesiydi.Oldukça büyük bir odaya sahiptim.Yatağım iki kişilikti.Bu dünyadaki en büyük şansımdı.Hemen karşımda büyük beyaz boyalı çalışma masam duruyordu.Gerçekten çok büyüktü.Çalışma masamın raflarının bir kısmını okul kitaplarım dolduruyordu.Geri kalan kısmını ise kalem koleksiyonlarım,biblolar,şık çerçeveli resimler dolduruyordu.Onun hemen çaprazında şifonyerim vardı.Oldukça büyüktü ve içine sıkıştırdığım eşyalarla odam oldukça toplu gözüküyordu.Onun yanın da ise küçük balkonum vardı.Perdesi tavandan yere kadar sarkıyordu.Yatağımın hemen yanında küçük bir giyinme odası ve onun yanında da oldukça küçük fakat bana yeten de artan bir tuvalet vardı.Fakat bunlar benim için pek bir anlam ifade etmiyordu.Odamı özel kılan şey içinde barındırdığı kütüphanesiydi.Giyinme odadı olduğu için çok şanslıydım çünkü gardılobun konulcağı yerde büyük,şık ve simetrik bir kütüphane bulunuyordu.Zikzak oluşturacak şekilde tasarlanmış beyaz bir kütüphaneydi.Bazı kısımları dolap şeklindeydi ve küçük kapaklar sürgülüydü.Böylece benim için gerçekten değerli olan kitaplar asla tozlanmıyordu.İşte!Burası benim küçük dünyamdı.Eylül ve Ege dışında burayı bilen pek az insan vardı.Böyle bir evde böyle bir odam olduğu için dedeme minnettardım.

Dedem demişken aklıma üç gündür onunla konuşmadığım geldi.Bugün kesinlikle aramalıydım.Giyinme odasının kapısını açtım ve raflardan uzun kollu beyaz bir lakos aldım.Dar kotumu da giydiğimde kombinimi koyu pembe,siyah ve beyaz şeritleri bulunan,uzun.örgü bir hırkayla tamamladım.

Çalışma masamın üzerinde duran ve dün hazırladığım ödevlerimi çantama yerleştirdim.Bir kaç test kitabını ve Fransızca sözlüğünü de içine attıktan sonra banyoma gidip saçlarımı taradım.

Banyo yaptıktan sonraki iki gün tam bir felaketti.Saçlarım kabarıyor ve genelde örmek zorunda kalıyordum.Ama üçüncü gün saçlarım ağırlaştığı için bukleler şekillenmeye başlıyorlardı.Dördüncü günün akşamı tam bir rezalet oluyordu.Saçım sık yağlanmazdı fakat dört gün oldukça uzun bir süreydi.Kışın en sevdiğim özelliklerinden biri de buydu çünkü yazın neredeyse her gün duş almak zorunda kalıyordum.

DaimaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin