ONCE UPON A TIME (Harry Styles Fanfiction. Türkçe)

40.7K 468 64
                                    

Merhaba bu benim ilk Harry fanfic'ım umarım beğenirsiniz lütfen yorum yazın ve vote a basın ^_^

ONCE UPON A TIME

''İşte orada.'' Diye bağırdı Harry tepemde. -Şu an kapıdan bir çift sevgiliyi röntgenleyen sapıklar gibi gözüküyorduk.- Gözlerimi devirdim.

''Görebiliyorum Haz.'' Çok net görüyordum. Sevgilisinin elleşme çabalarını daha da net, ki eminim o da görebiliyordu.

Kızın adı Amaris Martinez'di. Okula 4 ay önce gelmişti -yani anlayacağınız Harry'nin bu aptal âşık hallerini 4 aydır çekiyordum- ve şu an okulun en popülerlerinden Finn Hale ile çıkıyordu. Tamam, Harry'de okulun popüler kategorisine girebilirdi ama o bu züppeler gibi okulun yarısıyla çıkmayı ya da canı sıkıldıkça evinde parti vermeyi seven biri değildi.-Finn'de öyle bir züppe sayılmazdı hani.- Benim dışımda fazla sosyal de değildi çünkü kızlarla konuşmayı beceremediğini düşünüyordu. - oysaki hiçbir kız böyle düşünmüyordu ben de dâhil, espri yapıp mantıklı konuşuyordu ama kendine asla güvenmiyordu.- Bu nedenle sadece okulun yakışıklı kategorisindeydi.

''Bence çok hevesli görünmüyor.'' Dedi yüzünü buruşturup. Evet, gerçekten çok hevesli görünmüyordu ama sadece şimdi. Daha önce onları boş sınıflarda ve laboratuvarlarda 'samimi' bir şekilde görmüştüm tabi bundan Harry'ye bahsetmemiştim.

''Belki de buradan onları izlemek yerine yanlarına gitmeliyiz.'' Dehşetle başını salladı ''Hayır hayır ne yani öylece yanlarına mı gidelim hayır!'' kapının arkasından çıkıp ellerimi belime koydum. ''Tanrım, Harry bir partideyiz!'' zaten gürültülü müzikten onu duymak ve onca kalabalıktan onları görmek zordu yanlarına gitsek bile üstlerine alınmayacaklardı. Finn'in verdiği her parti görebileceğiniz en kalabalık parti olurdu. Sıkıntıyla kapının arkasından çıktı.

Amaris çok da havalı ya da kötü bir kız gibi görünmüyordu. Ayrıca esmer teni ve dalgalı siyah saçlarıyla çok da güzeldi. Ama Amaris ne zaman Harry'yle konuşmaya başlasa onu hiç görmediğim kadar gergin görüyordum. Sanki hayatı boyunca hiç biriyle çıkmamış gibi davranıyordu. Onu gerçekten seviyordu.

Finn bir süre sonra Amaris'in kulağına bir şeyler fısıldayıp arkadaşlarını yanına gitti. ''Hadi git yanına.'' Harry'nin arkasından onu kalabalığa doğru ittim. ''Sensiz gidemem. Ona ne söyleyeceğimi bilmiyorum.'' İşte yine güvensizlik paniği yaşıyordu, kolumu tutup çekmeye çalışınca kolumu elinden kurtardım. ''Hadi kıvırcık ben sonsuza kadar yanında olamam.''. ''Lütfen Daph, tamam normalde kızlarla iyi anlaştığımı düşünüyorsun biliyorum ama onun sevgilisi var!'' dedi ellerini sallayarak. Kollarımı göğsümde birleştirip tek kaşımı kaldırdım.

''Hadi ya? E bunu fark ettiğinde sevgilisi olan bir kıza ilgi duymaman gerektiğini de fark etmiş olman gerekmiyor mu?'' . ''Lanet olsun! Diz çöküp yalvarayım mı yani?!'' Gözlerimi devirdim ve yürümeye başladım. Her zaman panik ve gergin hallerinde yaptığı gibi benim sağ onun sol omuzlarımız birbirine değecek kadar arkamda ve yanımda durup peşimden gelmeye başladı. Normalde hep böyle olduğunda elimi tutardı ama bu çok zayıf gösteren bir hareket olduğu için yapmamaya çalışıyordu.

FLASHBACK

Elimde sarı saplı kovam ve mavi küreğimle kum havuzuna doğru ilerliyordum. Salıncağın kenarında karşıdaki evde oturan saçları marula benzeyen, sokaktaki çocukların onunla oynamadığı bu yüzden hep yalnız oynayan çocukla bazen şekerlerimi almaya çalışan şişman çocuğu gördüm. Kıvırcığın elindeki arabayı almaya çalışıyordu, kıvırcıksa vermek istemiyordu ve bırakması için bağırıyordu. Sonunda şişko kıvırcığı itip yere düşürdü ve arabayı alıp yürümeye başladı. Kıvırcığın kolu taşa çarptı ve kanamaya başladığında kıvırcık da ağlamaya başladı. ''Hey şişko!'' diye bağırdım kaşlarımı çatıp ona doğru yürürken. Kocaman göbeğiyle bana dönüp sırıttı. ''Ne istiyorsun bücür?'' Dibine gidip durdum. ''Hemen marulun arabasını geri ver!'' . ''Artık benim arabam. Evine git.'' Arkasını dönmüşken bacağına tekme attım. ''Sana arabayı marula geri ver dedim!'' acıyla bağırdı ve bana tam üstüme gelmeye başladığı zaman elimdeki kovayı bütün gücümle kafasına vurdum. Önce şaşırdı ama sonra kanamaya başlayınca elini kafasına koydu ve ağlamaya başladı. Arabayı elinden kaptım. ''Git!'' diye bağırınca evine doğru koşmaya başladı. Bende kıvırcığın yanına gittim. Eliyle ağlamaktan kızarmış gözünü ovuşturdu ve burnunu çekti. ''Al.'' Dedim arabayı uzatıp. ''Teşekkür ederim.'' Kolunu tutup acımaması için üfledim. ''Acıyor mu?''. ''Hayır.'' Dedi kolunu çekip ama acıdığını biliyordum. Saçları çok güzeldi, çok kıvırcıktı. Bir buklesini parmağıma doladım. ''Senin saçların neden marul gibi?'' dudağını sarkıtıp başını önüne eğdi ''Bilmiyorum.'' Ona sarıldım. ''Üzülme ben çok beğendim.'' Güldü. Sarı uzun saçlarıma dokundu. ''Bende senin saçlarını beğendim.'' O da bana sarıldı. ''Arkadaşım olur musun?'' diye sordu, ayağa kalkıp bana elini uzattı. Bende tutup kalktım. ''Olur. Benim adım Daphnie. Senin adın ne marul?'' .'' Harry.'' Elimi tuttu ve yürümeye başladık...

ONCE UPON A TIME (Harry Styles Fanfiction. Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin