Saati kaba kuvvetle susturdum ve yatağımda birkaç kez dönüp yüzümü yastığa sürttüm. Sonunda yataktan kalkmaya karar verdiğimde inleyerek yorganı üstümden attım. Banyoya gidip yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçalayınca her tarafımda olan saçlarımı tepeden topladım. Gözlerimi ovuştururken odama geri döndüm ve bu sırada kapım hızla açıldı. ‘’Günaydın Daph!’’. ‘’Dylan kapıyı çalma konusunda sana kaç kez vaaz vermem gerekecek!’’ beni takmadı ve yatağıma çıkıp zıplamaya başladı. ‘’Senin şu yeşil sebzen aşağıda ve seni bekliyor. Ben sadece bilgi akışı için buradayım.’’ Kaşlarımı çattım. Yapma ama yıllarca onu ben uyandırdım tüm o mahmur huysuzluğunu çektim ve o kız için benden önce mi kalktı! Aşağı inmek için odamdan çıktım ve inince mutfağa girdim. Harry mutfak önlüğünü takmış hatta salatamı hazırlamış tuzunu ve limonunu ekliyordu. ‘’Günaydın.’’ Dedim anneme ve Harry’ye.
‘’Günaydın.’’ Diye şakıdı ve bana tabağı çevirip eserini gösterirken tüm dişlerini göstererek sırıttı.
‘’Günaydın bebeğim. Bu gün Harry beni gerçekten şaşırttı, erken kalktı hatta salatanı yaptı!’’ dedi kahkahalarla Harry’e sarılıp. Bende bu neşeye katılıp güldüm. ‘’Evet, 13 yılın sonunda ‘benim için’ erken kalkıp kahvaltımı hazırlaman gözlerimi yaşarttı kıvırcık.’’ Dedim gözlerimi kırpıştırarak. Dudaklarını birbirine bastırdı ve ne söylemesi gerektiğini düşündü. ‘’Dalga geçiyorum Haz.’’ Gözlerini çevirip nefes verdi ve eliyle alnını silerken dudaklarından bir ıslık çıkardı ‘’Fiiyuğ.’’
Tüm besin kaynağımı ve bir bardak suyumu önüme aldım. Harry’de sandalyesini yanıma çekti ve salatanın bir ucundan yemeye başladı.
‘’Günaydın çocuklar ne yiyorsunuz?’’ Babam merdivenlerden koşarak inip başıma bir öpücük kondurdu. ‘’Sence baba?’’ dedim oflayarak. Salata salata salata… Ölene kadar salata... Harry’yle yumruklarını tokuşturdular. ‘’ Salata iyidir Daph.’’ Dedi çatalımı alıp salatamdan aldı. Evet, bunu yıllardır bana söyler ve benimle bıkmadan salata yerdi. ‘’Ağzının tadını biliyor işte.’’ Dedi Harry babamı çatalıyla işaret edip. Yıllardır aynı oyun. ‘’Sonra görüşürüz çocuklar.’’ Dedi babam ve annemle birlikte salona geçtiler. Bende yemeye başladım.
‘’Ee heyecandan ölmemişsin.’’ Geceki heyecanı aklıma gelince kıkırdadım. ‘’Dalga geçme Daphnie bu önemli. Her gün birinden hoşlanmıyorum.’’ Diye sızlandı. Ellerimi kaldırdım. ‘’Tamam tamam.’’ Çatalımla oynadım. ‘’Salata dışında bir şey yiyebilen biri iyi olur eminim.’’ Diye sessizce mırıldandım ama yine de duydu. ‘’Yapma Daphnie bundan şikâyet ediyormuşum gibi davranıyorsun.’’ Omuz silktim. ‘’ Etmiyorsun.’’ En azından sesli. Aslında gerçekten asla şikâyet etmezdi. ‘’Daphnie biliyorum bundan çok sıkıldın ama sadece salata yemiyorsun.’’ Onu dinlerken çatalımla önümdekileri karıştırmaya devam ediyordum. ‘’Evet Haz, süt, sütlü bir şey, et, etli bir şey, bakla, tahıl yiyememek çok kötü değil nasılsa: turunçgiller, çilek ve karpuz hariç meyve, domates hariç sebze yiyebiliyorum. Tabi içinde nişasta yoksa. ‘’ dedim ona boş boş bakarak. (Bir nevi çölyak ve gut hastalıklarının birleşimi ama yine de tam olarak değil.)
FLASHBACK
Kıvırcığın odasında yere oturduk. Annesi bize süt ve kurabiye getirdi. Kıvırcık tabaktaki çikolatalı kurabiyelerden bir tane aldı ve ısırdı. Sonra bana baktı. ‘’Sen neden yemiyorsun Daphnie?’’ gözlerimi kurabiyelere çevirdim. ‘’Ben yiyemem. Yoksa nefes alamam.’’ Kaşlarını çattı. ‘’Neden öyle?’’ omuz silktim.
‘’Bilmiyorum. Onun içinde süt var, eğer yersem nefes alamam, sonra da düşerim ve hareket edemem.’’. ‘’Nereden biliyorsun öyle olacağını?’’. ‘’Bir kere olmuştu.’’ Kollarımı sıvadım ve eskiden kanıma bakmak için yaptıkları izleri gösterdim. ‘’Bak.’’ Gözlerini kurabiyesine dikti, sonra da tabağa bıraktı. ‘’Neden bıraktın?’’ . ‘’Canın çekmiyor mu?’’ . ‘’Tadını hatırlamıyorum ki.’’ Sonra koluma tekrar baktı, parmağını uzun izin üzerinde gezdirdi. ‘’Ne zaman yaptılar?’’ . ‘’ Üç yaşındaymışım. Şimdi sadece iğneyle yapıyorlar. Artık acıtmıyor.’’ . ‘’Bunu yaptıklarında acıdı mı?’’ Düşündüm. ‘’Evet, ama balon vermişlerdi.’’ Dedim gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONCE UPON A TIME (Harry Styles Fanfiction. Türkçe)
RomanceFLASHBACK Saçları çok güzeldi, çok kıvırcıktı. Bir buklesini parmağıma doladım. ‘’Senin saçların neden marul gibi?’’ dudağını sarkıtıp başını önüne eğdi ‘’Bilmiyorum.’’ Ona sarıldım. ‘’Üzülme ben çok beğendim.’’ Güldü. Sarı uzun saçlarıma dokundu. ‘...