26. Bölüm

5.8K 256 26
                                    

Eveet o kadar sıkıldım ki mesaj yazmaya üşenen ben size telefondan bölüm yazıyorum değerinizi bilin :D


Artemis' s POV

Doktor gözlüklerinin üzerinden elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi suratını sarkıtmış oturan gözde hastasına baktı. Sonra da hemen yanında oturan yalnış insana. Yalnış insan diyordu çünkü burada oturması gereken kişi;  uzun boylu, renkli gözlü, kıvırcık saçlı ve Daphnie yaşındaki kızının seksi bulacağı türde bir çocuktu. Kendinin seksi bulacağı ve aradaki yaş farkına bakıldığı takdirde toplum ve tanrı tarafından kendisinin 'düşük ahlaklı' bulunmasına sebep olacak bir dişi değildi. 

Yinede bay Karst haddini bilen biriydi. Hastalarının özel hayatları onu alakadar etmezdi hem de bu bahsi geçen kıvırcığın sicili pek de temiz sayilmazdı, zira kızcağızı hastanede unutan bizzat O'ydu.

'' Daphnie, neden yeterli beslenmediğin kanaatindeyim?'' diye sordu bay Karst otoriter sesiyle. Ama Daphnie bu sesten etkilenmedi. Sesin tonlaması bile ilgisini çekmedi. ''Çünkü yeterli beslenmiyorum.'' dedi kısaca ve umursamazca.

Doktoru sevgili hastasının bu hallerine hiç alışık değildi, mutsuz olmak kimsenin hak etmediği bir şeydi ama gözde hastasına apaçık yakışmıyordu. Yine de Doktor Karst kararlı ve prensip sahibi biriydi, bu yüzden konuşmaya sorusuyla devam etti. ''Peki özel bir nedeni var mı yoksa zafiyet geçirenler ile empati kuramadın da denemeye mi karar verdin?''

Daphnie her zaman neşeli ve espritüel olan doktorunun nacizane esprilerinin gerçek bir fanıydı ama bu gün olmadığı aşikârdı. Evet, Daphnie Harry gittiğinden beri kendini berbar hissediyordu. Terk edilmiş bir kedi yavrusundan farksızdı ya da bebeğini kaybetmiş bir anneden.

İşte bu gerçekten iyi bir örnekti çünkü artik Daphnie'nin sabah uyandırdığı, giyinmesine ve saçlarını yapmasına yardım ettiği, insanlarla iletişim kuramayınca kendisine yapışıp kalan koca bebeği resmen onu terk etmişti. 

Okuldaki herkes artık ona tuhaf bakıyordu. Yapışık ikiz gibi gezen ve asla bir aşk belirtisi göstermeyen aziz Harold ve azize Daphnie'nin sosyopat dostluğu resmen balıklarla uyuyordu.

Harry gitmede  önce Lil J'in de o gün barda teyid ettiği gibi 'biricik' sevgilisi Amaris' ten intikamını okulun 'soylularının' önünde bir kaç küçük kirli çamaşırını ortaya çıkararak almıştı. Ve böylece o Amaris' e ilk ve son kazığını atarken Amaris' de ona son sürtüklüğünü yapıp bu dramatik aşkı okul haberlerinde ilk ikiye fırlatmıştı. Tabi birinci skandal hâlâ okulun erkek nüfusunun çokluğundan mutevellit kendisiydi.

Yani neredeyse herkes kârlıydı: Harold intikamını almıştı, Amaris bir bomba parlatıp gündeme fırlamıştı -ki bu onu yarı kârlı yapıyordu- okulun yakışıklı ama kız nüfusunun azizliğine uğramış erkekler artık adreslerini biliyordu,  Amaris' in takıldığı bar yeni müşteriler edinmiş olmuştu ve Finn -Hatırlarsanız Amaris' in okuldaki ilk sevgilisi- 'terkedilmiş' damgasıyla sendeleyen itibarını gönyeye oturtmuştu. Tüm bunları bir yana yığdığımızda Daphnie hâlâ berbat hissediyordu ve Anoreksiya olma yolunda ilerliyordu.

''Sadece yemek istemiyorum.''

''Hmm.'' dedi bay Karst Daphnie'nin bu cevabına karşılık. 

''Moral bozukluğu kişiyi iştahsız yapabilir.'' Daphnie bu zarfa karşılık susmak istemedi. ''Aslında hergün portakallı ördek ve soslu bonfileden sıkılmıştım.''

''Ve çok da asabi.'' diye doktorun cevabına gecikmeli bir ekleme yaptı Daphnie'nin bu saldırısı karşısında. Jolene hem arkadaşının hem de doktorub gözlerini üzerinde hissedince bakışlarını kaçırıp tavanı inceledi. 

Jolene Harry gittiğinden beri sürekli Daphnie'nin yanındaydı. Başından beri Harry'nin girişinin kendi hatası olduğuna inanıyordu. Onu fazla sıkmıştı. Ama tabiki Daphnie'nin yanında olma nedeni bir vicdan meselesi değildi, Daphnie onun arkadaşıdı ve Daphnie'ye göre Harry'nin nadir kullansada bir beyni vardı yani bu onun kararıydı. Asla Jolene'i suçlamıyordu. Harry'yi suçlamak da haksızlık olurdu çünkü ona uzak durmaları, unutmaları gerektiğini söyleyip duran kendisinden başkası değildi. Suçlu kendisiydi ve belkide kendini bu şekilde cezalandırıyordu. Zaten yiyebileceği bir avuç şey vardı ve artık onları da istemiyordu.

Sonuçsa resme  eriyen bir Daphnie'ydi. İki haftada üç kilo vermem bir başarı sayılıyorsa o başkaydı tabi.

Daphnie's POV

Harry'siz gittiğim ikinci doktor randevumdu. Birincisi malum ve bu da ikincisiydi işte. Şimdiyse hastaneden çıkmış arabada öylece gidiyorduk işte. 

Jolene'nin sık sık bana kayan gözlerinin farkındaydım ama sustum. Yine bir şey söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu. Tabi söz konusu Jolene ise aklına gelen lafını içinde tutması Harry'nin arka koltuktan 'Bö!' diye fırlamasından daha düşük bir ihtimaldi.

''Daphnie? '' İşte. 

''Evet?''

''Diyordum ki annesiyle hiç konuştun mu?''

''Annie mi? Hah! Ondan resmen kaçıyorum. Ne diyebilirim ki? Kadının oğlu benim yüzümden gitti. Kaçtı. '' Jolene direksiyondaki parmaklarıyla ritim tuttu. ''Tamam da belki Harry gitmeden annesiyle konuşma nezaretini göstermiştir. Neden peşinde mafya varmış gibi kaçsın ki.'' Başta mantıklı gelse de sonra yüzümü buruşturdum. ''Öyle olsa da apaçık bana yerini bildirmek istemiyor. Annie'ye söylemesi icin tembihlemiştir... Hem... Onu bulsam ne diyeceğim ki dengesizlikten başka bir halt değil bu. Birbirimizden uzak durmak konusunda konuşup durdum. Ne bekliyordum ki sonunda ikna oldu işte. '' Kafamı bir kaç kez sertçe cama vurdum. Evet, evet bunu istemiştik hatta internetren çare aramamıştık. Ne dövünüyorsam ki! ... 

''Ama böyle de gidilmez ki!'' Jolene yerinde sıçradı, neredeyse önümüzdeki arabaya çarpacaktı. Arkamızdan gelen kornalar eşliğinde küfrederek arabayı sağa çekti. ''Sen deli misin neredeyse kaza yapıyorduk! ''

Arkadaki arabadan biri kafasını camdan çıkardı '' Ne yaptığını sanıyorsun sen!''

Jolene camı açıp beline kadar dışarı çıktı.  '' Arabayı sağa çektim duruyorum seni ruh hastası.  Ben olsam çenemi kapatırdım çünkü arabada ne zaman patlayacağini anlayamadığım bir sarı bomba var seni......'' Ve bir kaç nacizane küfürün ardından sonunda adam camdan orta parmağını göstererek yoluna devam etti.  Ama Jolene sinirini daha çıkaramamıştı ki içeri girip kapağı açık kutuda duran ve tadını 'Tüh yazık oldu' diyebilecek kadar dahi bilmediğim minik kremalı turtaları çoktan gitmiş arabanın arkasından fırlatmaya başladığında kabanının kapşonundan tutup içeri çektim.  '' Ne yapıyorsun Jolene! Tanrım sadece bağırdım, frekansının bu kadar bozulacağını bilseydim yapmazdım.''

Sinirli gözlerle bana bana bakarken kremaya bulamış parmaklarını yalamaya başladı. Duyduklarımı sindirdiğime karar verdiğimde ''Ne biçim küfür ediyorsun öyle. '' dedim ve uzanıp camını kapadım. Ama o hâlâ psikopat gibi bana bakıp parmaklarını yalamaya devam ediyordu. Kıpırdamayan göz bebeklerini fark ettiğimde arkama bakıp odak noktasını bulmaya çalıştım ki maalesef bendim. ''Jolene beni ürkütüyorsun.'' Az önce minik bir sinir krizi yaşamış arkadaşımın yanında olduğum ve kendisinin panik halinda patladığını gördüğümden midir nedir bir kaçma isteğiyle dolduğumda mimiklerini bozmadan ''Buldum.'' Dedi. 

Kaşlarımı çattım."Neyi?"

"Ateşi. " Çantamdan ıslak mendil çıkarıp elini ağzından çektim ve parmaklarını silmeye başladım ama o hipnotize olmuş gibi diğer elinin parmaklarını turtalara batırdı ve yalamaya başladı. 

"Yapma şunu! " diğer elini silmeye başladım. "Neyi buldun? "

"Galiba Harry'yi buldum."...

Eveet vallahi size telefondan bölüm yazdım baya yaptım ben bunu asdfghj :D Hemde yazım a normalden iki kat dikkat ettim. O sezon finali tam bir fiyaskoydu okuyup okuyup öğürüyorum ama yine de beğenmişsiniz O.o çok teşekkür ederim ^ - ^ ♡ ♡

ONCE UPON A TIME (Harry Styles Fanfiction. Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin