Ay ay ay ne yazıyorum ama ya :D Şimdi, şunu sormak istiyorum sevgili Hestiarletlerim. Hikaye sıktı mı sıkmadı mı? İyi mi gidiyor kötü mü? Lütfen herkes cevap versin çünkü gidişhat ona göre belli olacak :* Ayrıca bekletmek istedmediğim için kısa yine.
Kulübün içindeki özel balkonun demirlerine dirseklerimi dayamış aşağıyı seyrediyordum insanlar birbirlerine yapışmış durumdaydılar. Bodyshot yapanlar –Tanrım!- boş buldukları yerlerde yiyişenler, hepsi vardı. Biri omzumdan çekip kırmızı geniş koltuklara oturttuğunda Jolene olduğunu fark ettim. Burası aşağıya nazaran çok daha sessizdi sanırım burada kolon yoktu çünkü buradakilerin hepsi oturup bir şeyler içiyordu yani dans etme amacıyla buraya çıkan yoktu.
‘’Sen hayatım, ufkunu fazla geniş tutma, saçma bir şey yapmana izin verecek kadar da yanlış bir arkadaş değilim. Ama Harry’ciğin artık gerçek bir erkek olma vakti geldi bence.’’ Dedi sırıtarak.
Harry önce kaşlarını çattı sonra da ayağa zıpladı. ‘’Hah! Bunun olmadığını nereden biliyorsun ki?!’’
Harry’yi böyle şeyler yaparken düşünmek… Midemi kaldırıyordu! O sadece Harry!
‘’Oldu mu?!’’ dedim dayanamayarak. Mahcupça bana kaçamak bir bakış attı. ‘’Evet.’’ Ve tekrar oturdu.
‘’Ahah kesinlikle bunu anlamıştım. Latinler bebeğim! Her zaman ilgimi çekmiştir. Sen Amaris’in sevgilisisin değil mi?’’ dedi Lil J ve ikimizde şaşkınlıkla ona döndük. Jolene’se renkli, şemsiyeli kokteylsini içmeye devam etti.
‘’Evet sevgilim olan o. Ama onunla olmadı.’’ Jolene tek kaşını kaldırdı.
‘’Bak sen marulcuğa. Kimdi peki?’’
‘‘Bir kadındı işte, tam olarak hatırlamıyorum bile sarhoştum.’’ Dedi parmaklaıyla oynayarak. ‘’Kadın?’’ diye sordum merakla.
‘’Evet, bilmiyorum hatırladığım kadarıyla 36-37 yaşlarındaydı.’’ Sonra kaşlarını çatıp Lil J’e baktı. ‘’Amaris’i nereden tanıyorsun?’’ Lil omuz silkti
‘’Buradan. Çok ‘davetkardır’. Yoksa sen bunu bilmiyor muydun dostum?’’ dedi tuhaf tuhaf bakıp.
Jolene’in yanına doğru kaydım ve kulağına fısıldadım. ‘’Bilipte söylemediğin şey bu muydu yani?’’
‘’Aynen öyle Einstein.’’ Dedi Harry’yi izlemeye devam ederken bir yandan da pipetiyle pardağı karıştırıp içindeki renklerin karışmasına sebep oluyordu.
Harry’nin ifadesine baktığımda, üzülse mi sevinse mi karar veremiyor gibiydi. ‘’Harry, iyi misin?’’ tamam galiba Amaris’ten ayrılma işi cepteydi ama eğer bu onu kırdıysa gerçekten kötü hissetmiştim.
‘’İyiyim.’’ Yine de içimde pişmanlık denebilecek bir his oluşmuştu ve hiç hoşuma gitmemişti. Kalkıp elimi uzattım. ‘’Gel hadi biraz dışarı çıkalım.’’ Dedim karşıdaki balkonu gösterip. Balkona ve sdonra bana baktı ve. ‘’Tamam.’’ Deyip elimi tuttu. Böylece dışarı çıktık.
Hava okyanus kokuyordu ve ılık rüzgar saçlarımı uçuşturuyordu. İkimizde demirlere yaslandık.
‘’Bunu duymana üzüldüm.’’ Dedim karşıya bakışını izleyerek.
‘’Ben üzülmedim.’’
‘’Ne?’’ bana döndüğünde gülümsemesini görmem iyi hissettirdi. Sahte bir gülücüğe benzemiyordu.
‘’Doğruyu söylüyorum, hiçbir şey hissetmedim.’’ Kaşlarımı kaldırdım. ‘’Öyle mi?’’
‘’Evet. Bu da… Sanırım onu sevmiyorum demek oluyor. Ben… Bilmiyorum o kadar zaman âşık olduğumu zannetmiştim ama tabi sende… Biliyorsun işte şu aramamızda olan –olamayan- şeyler yani evet tabiki ona âşık olmadığımın farkındaydım çünkü zaten sana aşığım, bu yüzden sadece gerçekten seviyorumdur dedim ama. Sevmiyor muşum. Neredeyse sevineceğim.’’ Sinirle omzuna bir tane geçirdim.
‘’Bu da ne içindi şimdi?’’
Ne için miydi?! Tüm o zaman boyunca beni bırakıp Amaris’le orda burda gezmelerini ve benim kendimi terkedilmiş, yapayalnız hissedişimi düşündüm! Eve gelip bana nasıl öpüştüklerini anlatışını ve beni o sürtük için hastanede unutuşunu ve yine benim kendimi bir manda bokuymuş gibi hissedişimi düşündüm! Tahmin edin ne oldu?
Çok sinilendim!
‘’Aylarca o kızın peşinde boşuna dolaştığımız için! Gerçek bir gerzeksin! Sürekli beni bırakıp o kızın yanına gittin! Beni o kız yüzünden hastanede unuttun! Ve aslında sevmiyor muydun!’’ tüm gücümle ona vurmaya devam ederken o ise gülüp geri geri çekiliyordu.
‘’Sen tam bir geri zekâlısın! Ve az önce öğrendiğim şeye de bak! Senden neredeyse yaşın kadar büyük bir kadınla mı yattın Styles!‘’ vurmaktan yorulduğum zaman durup sinirle yüzüme gelen saçları çektim.
‘’Bana geri zekâlı mı dedin sen?’’
‘’Sana gerizekalı dedim. Şimdi de gidiyorum ve senin Latin kız fantezilerinin nedenini öğrenebileceğim bir Latin erkek buluyorum.’’
‘’Ve bende gülmekten ölüyorum.’’ Jolene gözünde birikmiş yaşları silerek buraya geldi.
‘’Gülme Jolene!’’diye bağırdım sinirle. ‘’Sakin ol biraz şampiyon.’’
‘’Hah rüyanda görürsün bunu. Eve dönüyoruz. ‘’ Kolumdan tutacaktı ki Jolene araya girdi
‘’A-a Harry’cik. Buraya geliş amacımız buydu zaten. Hadi git canım birilerini vantuzla.’’ Dedi bana elinin tersiyle işaret ederek. Açıkçası hiç de umurumda değildi! Gidiyordum! Gidiyorum! Beni kıskanmıştı ve hiç de mayışacak havamda değildim! Gidip gerçekten birilerini vantuzlayabilirdim ne var yani? O gidip kendinden kaç yaş büyük bir kadınla yatmıştı! Yaşı geç, biriyle yatmıştı!
Bende de iki dudak vardı! Bende gidip birileriyle öpüşebilirdim!
JOLENE’S POV
Daphnie sinirle olduğumuz yerden uzaklaşırken Lil çaktırmadan arkasından gidiyor mu diye baktım. Üç kadeh şarapla kendini dağıtabilen bir peri kızını tek başına bir barda bırakacak değildim değil mi?
‘’Sen ne yapıyorsun bilmiyorum ama sinirlerime dokunuyorsun.’’ Diye sinirle dişlerinin arasından soluyan bebek suratlı çocuğa baktım. Dengesiz.
‘’Buraya neden geldiğimizi başında söylediğimi sanıyorum.’’ Dedim kollarımı bağlayıp.
‘’Çekil şuaradan.’’ Ama yanımdan geçtiği anda önüne tekrar dikildim.
‘’Hayır. Kafana göre iş yapamazsın artık. Sen sadist falan mısın?’’ öylece suratıma baktı.
‘’Daphnie’nin acı çekmesi hoşuna mı gidiyor?’’
‘’Sen ne saçmalıyorsun?!’’
‘’Hayır hayır sadistlikle alakası yokmuş, gerçekten geri zekalıymışsın. Dangalağın tekisin. Konuştuğun lafı iki saniye bile düşünmüyorsun. Az önce –yaşı bile önemli değil- sana âşık olan kızın yanında biriyle yattığını söyledin. Sana ona rağmen üzüldü, Amaris’in kalbini kırdığını zannetti. Ama sen gittin kıza aslında Daphnie’ye defalarca onun yüzünden berbat hissettirdiğin o sürtüğe aslında hiç âşık olmadığını söyledin. Hala da Daphnie’ye ne yapıp yapmaması gerektiğini söylemeye ve onu korumaya mı çalışıyorsun yani? Hah!’’ kısılmış gözleriyle bana bakarken yüzüne yaklaştım. ‘’Sen önce Daphnie’yi kendinden koru.’’ Tam gidecekken tekrar arkamı döndüm. ‘’Bak bakalım âşık olduğun insanı başkalarıyla görmek nasıl hissettiriyormuş? Bak Harold benim fazla arkadaşım yok. İkiden fazla asla olmadı. O yüzden Daphnie benim için önemli anladın mı beni? Bir karar ver. Evet, cadı değilim. Ama melekte sayılmam.’’…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONCE UPON A TIME (Harry Styles Fanfiction. Türkçe)
Storie d'amoreFLASHBACK Saçları çok güzeldi, çok kıvırcıktı. Bir buklesini parmağıma doladım. ‘’Senin saçların neden marul gibi?’’ dudağını sarkıtıp başını önüne eğdi ‘’Bilmiyorum.’’ Ona sarıldım. ‘’Üzülme ben çok beğendim.’’ Güldü. Sarı uzun saçlarıma dokundu. ‘...