22. Bölüm

6.4K 246 53
                                    

Daha fazla bekletmek istemediğim için olaysız ve kısa oldu çok özür dilerima ma yeni bölüm yarın falan yazmayı düşünüyorum yani tatil boyuncada bölümler çabuk gelecek hatta her iki günde bir veya her gün, olay yaratmaya da çalışacağım hiç merak etmeyin  sizi seviyorum  ^-^

Hava hala soğuktu, yağmur da hafifçe çiseliyordu ve deniz hala sinirliymiş gibi sahile dalgalar fırlatıyordu. İnsanlar bahçelerine savrulmuş ya da bahçelerinde savrulmuş şeyleri toplamaya çalışıyordu.

Sokağa girdiğimizde gözüm babamın arabasını aradı ama tanrıya şükür yoktu, belki de garajdaydı –umarım değildi tabi. Kapıya geldiğimizde Harry elini zile uzattı ama hemen bileğinden yakaladım ‘’Şşşt! Bekle.’’ Kulağımı kapıya dayadım ‘’Ne yapıyorsun Daphnie? Dondum burda!’’

‘’Sussana biraz, eve gelmişler mi diye kontrol ediyorum! Gelip te beni evde bulamazlarsa bu önümdeki iki hafta sosyal hayatımın sonu demek olur.’’ Güldü

‘’Ah bu sonun olur Daphnie, sosyallikten ölüyorsun ya.’’ Gözlerimi çevirip tekrar kapıyı dinledim ama ses yoktu, televizyondan geldiğini düşündüğüm animasyon şarkısı gibi gelen tını dışında sessizdi.

 ‘’Hey, ajanlığa özenmiş insan telsizle mi söylemeliyim yoksa şu zili çalabilir miyim artık?’’

Sinirli bir nefes alıp verdim ve zile kendim bastım. ‘’Bazen Styles, yaşama enerjimi emiyorsun.’’ Jolene kapıyı açtı.

‘’Hiç kimse gelmedi merak etme.’’ Dedi teslim olur gibi ellerini kaldırarak.

‘’Wuh işte güzel haber.’’

Dylan koltuğun tepesinde ayağa kalktı. ‘’Neredeydiniz?’’

‘’Kafede.’’ Dedim kısaca ve yanına gidip koltukta olduğu için aynı boyda olduğumuz kardeşime sarıldım. ‘’Unutma bu ufak ayrılıktan annemlere bahsetmiyoruz. ‘’ ciddi bir çıkar teşkil etmedikçe de söylemeyeceğini biliyordum tabi. Oldukça seyrek rastlanan, işbirlikçi abla kardeşlerdendik.  Tabi bazen rüşvet kabul edebilen bir asker olabiliyordu.

Nadir.

Annem aile içi rüşvet, çıkarcılık ve bu tür konularda bir nazi sayılırdı. Genelde rüşvet teklif eden-tabi yalnızca bizimle- babam oluyordu.

‘’Sebze püresi yapacağım.’’ Dedi Harry ve mutfağa gitti. Dyln’da koltuktan atlayıp peşinden koştu.

‘’Sayende millet sağlıklı yaşıyor.’’ Yalanda sayılmazdı hani.

Koltuğa oturduk.

‘’Merakımdan soruyorum, hani olmaz ya. Bir gelişme oldu mu? Yani siz, ıslak ve öpüşken gençlik bilirsin.’’ Dedi Jolene omuz silkip. Normalde şu soruya cevap verme tenezzülünde bulunmazdım ama görünenin aksine bu sükûnet korumak sayılmazdı. Bende zıt kişiliğim ve –bu gün- uysal dilimle, yalnızca ‘’Hayır.’’ Demekle yetindim.

‘’Planınız nedir peki?’’ koltukta umutsuzlukla jöle gibi yayıldım ve bacaklarımı sehpahaya uzattım. ‘’Vazgeçmeye çalışıyoruz.’’

Jolene’in dudaklarından bir ‘tıh’ sesi çıktığında kendi kendine güldüğünü gördüm. ‘’Nesi komik bunun?’’ diye sordum ifadesizce.

‘’Bence bu çok zor olur, isterseniz Internel Sunshine Of The Spotless Mind’daki gibi bir şey bulalım, bence mantıklı ve daha kolay olur.’’

‘’Dalga mı geçiyorsun yani? Fazladan IQ bu işine mi yarıyor?’’ Ve evet gerçekten IQ’su okuldaki en yüksek IQ ‘lardan biriydi.

ONCE UPON A TIME (Harry Styles Fanfiction. Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin