Kısa ama seri bölümler ;) Nasılıımm :p
ARTEMİS’S POV
Harry hsls ellerinden uçup giden yaralı olduğuna kesinlikle emin olduğu güvercinin şokundaydı. Öylece pencerenin önünde kala kalmıştı. Martha’nın kapısını tıklatmasıyla kendine geldi.
‘’Harold bebeğim yemek hazır gelmiyor musun?’’
Harry camı kapatıp mavi narin çiçek desenli beyaz tül perdeyi çekti. ‘’Geliyorum Martha.’’
Boy aynasında kendine baktı dün böylece kıyafetleriyle uyuyakalmıştı ve hala da üzerinden çıkartası gelmiyordu. Tüm umursamazlığını iliklerinde toplayıp yalnızca önüne düşüp duran kıvırcıklarını toplamakta adına mavi üzerine beyaz kurukafalı bandanasını başına doladı ve uzunca gerinip esnedikten sonra ortaya saçtığı pamukla diğer şeyleri topladı. Sonuçta burada misafirdi ve annesinin ona öğrettiği adab-ı muaşeret kurallarınca kabalık etmek istemiyordu.
Tam kapıyı açacakken aklı uçup giden güvercininde kaldı. Yaralı olduğuna sıkı bir bahse girebilirdi belki de anlık bir can havliyle uçuvermişti daha fazla devam edemeyeceğini anlayıp geri dönecek olamaz mıydı yani? Harry çocuksu bir umutla cama yürüdü ve açtı. Perdeyi kenara çekip şöyle bir dışarı baktı ve pencereyi açık bırakıp kapıya yöneldi…
DAPHNIE’S POV
Annem düşündüğünü belli etmek istercesine kaşlarını kaldırdı.
‘’Şey… Daphnie hayatım bu tam anlamıyla acımasızlık olur. Hem de yalnızca Harry için değil Annie için de olur. Düşünsene vicdan azabından mahvolur.’’ Bana sürekli içimi kemiren şeyleri hatırlatması hiç de yardımcı olmuyordu.
Harry’yi özlemiştim. Tüm o zaman boyunca geliştirdiğimiz ilginç düşüncelerden sıyrılma kararı eşiğindeydim. Ya hepti ya da hiç. Ve şu ana kadar bu ani gelen plandan caymama ve uygulamaya hevesli görünüyor olma sebebim Jolene’in ikna kabiliyeti ve insan üzerindeki psikolojik baskısının bir insanın iki katı gücünde olmasıydı.
‘’Biliyorum anne ama.’’ Kızardığımı hissettim ve gözlerimi annemden kaçırdım. ‘’Harry’yi… Özledim. Bir daha asla dönmeyebilir. Ya döndüğünde, düğünüme yetişmiş olmasını hiç istemiyorum.’’ Annem elleriyle oynadı
‘’Onun gitmesi ve birbirinizden uzak kalmanız için geçerli nedenleriniz olduğu konusunda bizi öyle bir ikna ettin ki şimdi caydıramıyorsun.’’ Kesinlikle öyleydi.
Umutsuz olduğum anlarda yaptığım konuşmalar genelde vücudumda toplanan birkaç yıllık dram ve edebiyatın birleşiminin ani şekilde dışa vurumundan oluşuyordu yani aynaya karşı birini öldürdüğümü o şekilde dile getirsem kendimi bile ikna edebilirdim. Büyük ihtimalle onlara bu tür bir konuşma yaptığım zaman hafif ağlıyordum da. Ah ne kadar zavallıca! Pis kıvırcık!
‘’Onu seviyorum.’’ Dudaklarımı birbirine bastırıp tepkisini bekledim. Ama uzun süre öylece bakıştık. Sıkılmış görünüyor olmadığına kendimi ikna etmeye çalıştım.
‘’Ee ne düşünüyorsun?’’ diye mırıldandım. Derin bir iç çekti
‘’Nerede hata yaptım ya da hamileyken hangi vitamini almadım diye düşünüyorum.’’ Şimdide ciddiye alınmıyordum. Harika. Umutla, telefonuyla oynayan Jolene’e döndüm
‘’Jolene, sen ne düşündüğünü söylemeyecek misin?’’ Alakasız bakışlarını bana çevirdi.
‘’Ben neremle gülsem diye düşünüyorum.’’ Bazen bu kızı öldürmek istiyorum desem bilmem bana kızar mısınız.
‘’Ne? Size saçmaladığınızı söylemiştim sonunda çocuk oyuncağına çevirdiğiniz düşünülüyor ve ciddiye alınmıyorsunuz olan bu.’’ Neredeyse kalkıp gidecektim. Sinirlenmiştim, haklı olarak!
‘’O da var ve dediğim gibi bu plan kesinlikle sadistçe ve tehlikeli bir plan Peder ve kız-‘’
‘’Daha fazla yerel gazete okumalıyım.’’ Diye mırıldandı Jolene.
‘’Melissa, aslında onayını ve hemen ardından yardımını aldıktan sonra sana planın sorunsuz işleyeceğinin teminatını verebilirim.’’ Annem yüzünü ovuşturdu.
‘’Bazen babanla bu kadar sorunsuz ve çabuk evlendiğim için kendimi tuhaf hissediyorum ki buradaki tuhaf alenen biz değiliz bu net.’’ Aklım Harry’de olduğundandı belki ne söylediğini anlamak için cümleyi içimden tekrarlamam gerekti.
Annem ayaklarını birkaç kez yere vurdu. ‘’Tamam demiyorum, akşam bunu babana da anlatacaksın. Zavallı Annie aklını kaçırırsa mesuliyeti yalnız yüklenmek istemiyorum.’’ Bir süre oluşan sessizlikten sonra kaşlarımı çattım
‘’B-biz tuhaf mıyız?’’ Jolene bana döndü. ‘’Hikâyenin konusu bu zaten. Soruyor musun?’’…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONCE UPON A TIME (Harry Styles Fanfiction. Türkçe)
DragosteFLASHBACK Saçları çok güzeldi, çok kıvırcıktı. Bir buklesini parmağıma doladım. ‘’Senin saçların neden marul gibi?’’ dudağını sarkıtıp başını önüne eğdi ‘’Bilmiyorum.’’ Ona sarıldım. ‘’Üzülme ben çok beğendim.’’ Güldü. Sarı uzun saçlarıma dokundu. ‘...