11. bölüm bitches B-) ahaha :D bu bölüm duygusallıktan uzak olmak ve kızcağızı gururla ayağa kaldırmak istedim :D Bu bölümümüzde (sonunda göreceksiniz) bir karakterimiz daha giriyor. LiL. Karakter listesine ekleyeceğim ve Jolene'in de bir resmini paylaşacağım multimedyada.
Bu bölümde duygusallaşmakla duygusallamamak arasında kaldığım için uygun bir şarkı seçemedim yani yer yer garip şeyler oluyor :D siz kafanıza göre dinlersiniz. :*
Yan yatmış telefonun çalmasını bekliyordum, kızmak ya da hakaret etmek için değil. Önemli olmadığını, sorun olmadığını söylemek için. Ama aramamıştı.
Kapı açıldı. Kapıya döndüm.
‘’Aman tanrım! Daphnie sana ne oldu?’’ dedi Jolene kaşlarını çatıp şaşkınlıkla elleri havada, olduğu yerde kaldı.
‘’Bir şey olmadı…. Her zamanki şeyler. Anlatacağım, sadece beni çıkar şuradan.’’ Hemşire Bay Karst’ın gardiyanıydı. Birinin geleceğine emin olmak için başımda birini bırakmıştı. Beyaz üniformalı, uzun kahverengi saçlı kadın yanıma gelip serumu kolumdan çıkardı ve bende yatakta oturdum. Jolene anlamış gibi ‘’Senin kıvırcık nerde?’’ ona boş gözlerle baktım. ‘’Gerçekten hiçbir fikrim yok Jolene.’’ Gözlerini çevirdi. ‘’Biliyordum. …Göt herif…’’ Diye mırıldandı elini sallayıp. ‘’Hadi seni çıkaralım.’’ Montumu giymeme yardım etti ve çantamı da eline aldı.
Eve gitmek istemiyordum, annemler Harry’yi soracak ve eğer hala evde yoksa Annie’de bunu soracaktı. Geldiğinde onu sıkıştıracaklardı ve günler, haftalarca bunu nasıl yapabildiğine inanamayacaklardı. Dahası geldiğinde yanıma gelecekti, bunu istemiyordum. Yani ya bana ona gitmeyi teklif etmeliydi ya da ben rahat bırakılmak için eve gizlice girip dolabıma saklanmalıydım ve biri beni orada arayıp bulana kadar sesimi çıkarmadan durmalıydım. Ama bunu soracak kadar yakın değildik. En azından ben böyle bir durumda bunu göz önünde bulundururdum ama tanrıya şükür o yapmadı.
‘’Evime gidebiliriz.’’ Dedi yoldan gözünü ayırıp bana baktı ve tekrar gözlerini yola çevirdi. Burnumu çektim. ‘’…Tamam. Teşekkür ederim. ’’ Çantamı karıştırıp peçete aradım. Paketi çıkarıp açmaya çalıştığımda elimden kaydı ve yere düştü. Almak için eğildim ama almadan geri kalktım ve durdurulamaz bir biçimde ağlamaya başladım. Jolene kocaman açılmış gözleriyle bir bana bir yola baktı ve panikle arabayı durdurdu.
‘’Hey, hey ne oldu?’’ yere eğilip biraz debelendi ve düşürdüğüm peçete paketini aldı. ‘’Tamam, aldım aldım işte burada.’’ Arabanın ışığını yaktı ve paketten bir peçete çıkarıp elime tutuşturdu. ‘’Sakin ol. ‘’
Arabanın verdiği imkânlar çerçevesinde dönüp bana sarıldı. Sırtımdaki ellerini sıvazladı. ‘’Eminim… Şey, yalnızca… Ne bileyim, yani o…’’ derin bir nefes aldı ve verdi sonra da kaşları çatık bir şekilde geri çekilip yüzüme baktı. ‘’Konuyu bilmediğimi fark ettim.’’ Yüz ifadesi beni güldürmüştü. ‘’Sen neden hastanedeydin?!’’ gürültüyle burnumu sildim. ‘’Anlatacağım, sadece… Gidelim işte.’’ Işığı kapattı ve eski pozisyonuna geri dönüp kontağı çalıştırdı. ‘’Tamam. Bu arada biliyorum hiç sırası değil ama seni uyardığımı hatırlıyorum.’’ Dedi yan bir bakış atıp. Başımı cama dayadım. ‘’Gerçekten hiç sırası değil Jolene.’’ …
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONCE UPON A TIME (Harry Styles Fanfiction. Türkçe)
RomansaFLASHBACK Saçları çok güzeldi, çok kıvırcıktı. Bir buklesini parmağıma doladım. ‘’Senin saçların neden marul gibi?’’ dudağını sarkıtıp başını önüne eğdi ‘’Bilmiyorum.’’ Ona sarıldım. ‘’Üzülme ben çok beğendim.’’ Güldü. Sarı uzun saçlarıma dokundu. ‘...