Yazdığım yerde şarkıyı açarsanız daha iyi olur ^-^
Daphnie’s POV
Birkaç saattir kapımın önünde ağlayan Annie’nin sesini dinleyerek parmaklarımı yiyordum.
Bir yandan da bu yaptığımızı Harry’ye nasıl açıklayacağımı düşünüyordum. Sessizce fısıldadım. ‘’Belki de yanıma geldiğinde yavaşça ölmediğimi söyleyebilirim.’’
‘’Ben olsam hortladığını düşünürdüm.’’
‘’Hiç yardımcı olmuyorsunuz Bay Karst.’’ Bay Kars omuz silkti ‘’Öyle ama.’’
‘’Onu korkutmak gibi bir niyetim yok, zaten öğrendiğinde deliye dönecek, yani ben olsam dönerdim, bir de korkutmak istemiyorum.’’ Ofladım ve bacaklarımı kendime çekip kollarımı etrafına sardım.
‘’Belki de siz aşağıda söyleseniz ve ben sonra gelsem, ya da o gelse daha mantıklı olur.’’
‘’Dalga geçiyormuşuz gibi olur.’’
Koridordan gelen ağlama sesini de unutmamak lazımdı tabi. İşin içinde Annie’de vardı. Geldiğinde Harry önce annesine kızabilirdi. Neticede yerini söylememişti ve hastalandığımı da Harry’e haber vermemişti.
Gerginlikten gerçek anlamda ölebilirdim. Zaten Annie içeride yanımda ağlarken neredeyse ağlamaya başlayacaktım.
‘’Jolene’i arasak ve artık söyleyebileceğini söylesek? Neredeyse gelmek üzeredirler gideli dör saat oluyor neredeyse.’’ Başımı iki yana salladım
‘’Hayır, kesinlikle olmaz. Yolun ortasında inip gider. Böyle bir konuda kandırıldığı içinse, şu an az da olsa geri gelme şansı varken o zaman tamamen biter.’’
‘’Bence gerginliği bırakmalısın. Annie için de çok korkuyordun ama gördün gayet sakin kalabilmeyi başardın. Ayrıca hüznünü bir kenara koy, buraya kadar gelebilmişken işi mahvetme. Bence şu an kahrından ölüyordur ki bunu üzül diye söylemedim, yani seni ne şekilde bulursa bulsun ve o an ne kadar korkup kızarsa kızsın çok uzun sürmeyecek.’’
‘’Peki Annie?’’
‘’Bence o da fazla uzatmayacak ama bilemiyorum ben psikolog değilim maalesef.’’ Eğer ben Annie’nin yerinde olsaydım beni asla affedemezdim. Birinin benim yüzümden, yani dolaylı olarak olsa da, ölmesi düşüncesi bile içimi burkuyordu.
Dışarıdaki araba sesiyle irkildim. ‘’Aman tanrım geldiler.’’ Bay Karst yatağımın yanında duran sandalyesinden kalkıp cama yürüdü ve perdeyi hafifçe aralayıp dışarı baktı.
‘’Oh, kötü görünüyor.’’ Yutkundum. Birazdan geçecekti.
‘’Tamam, hemen karar ver ona söyleyelim mi yoksa sen mi yapacaksın? Hala ağlıyor ve eli- Elindeki marul mu onun?’’
Şarkıyı burda açabilirsiniz .
ARTEMIS’S POV
Harry kendini durduramıyordu. Nefeslerini bile zor alıyordu. Eğer Jolene zamanında durmamış ve onu arabaya çekmiş olmasaydı şu an nefes alamama gibi bir derdi de olmayacaktı. Ama olan neticede olan olmuştu. Harry yaşıyordu. Jolene onu zar zor sakinleştirmişti, su içmek isteyip istemediğini sorduğundaysa ona bir demet marul gerektiğini söylemişti ve buradaydılar işte.
Kapı onlar daha merdivenleri çıkarken açılmıştı.
Harry umutla içeriden zıplaya zıplaya ona doğru gelecek bir Daphnie bekledi ama onun yerine kapıyı açan annesini gördü. Gözleri ve burnu kıpkırmızı olmuş, ağlamamak için sıktığı çenesi yüzünden gamzeleri meydana çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONCE UPON A TIME (Harry Styles Fanfiction. Türkçe)
RomansaFLASHBACK Saçları çok güzeldi, çok kıvırcıktı. Bir buklesini parmağıma doladım. ‘’Senin saçların neden marul gibi?’’ dudağını sarkıtıp başını önüne eğdi ‘’Bilmiyorum.’’ Ona sarıldım. ‘’Üzülme ben çok beğendim.’’ Güldü. Sarı uzun saçlarıma dokundu. ‘...