Lil Jay'i multimediaya koydum ^-^ İyi okumalar :*
‘’Lil kim?’’ dedim merakla.
‘’Lil Jay. Kardeşim.’’ Kaşlarımı çattım. ‘’Bir kardeşin olduğunu bilmiyordum. ‘’ etrafı toparlamaya devam ederken beni cevapsız bırakmadı. ‘’Üvey kardeşim.’’ Küçük mutfağına ilerledi ve üst dolaptan birkaç bardak çıkarttı. ‘’O nerede kalıyor?’’
‘’Ayrı bir evde, arkadaşlarıyla. Çok sık görüşürüz ama okulla pek arası yok. Tam bir parti adamı ve kıvırcığın yasını tutmak istiyorsan bu sapkın rahibe ihtiyacın olacak.’’ Yüzümü buruşturdum.
‘’Birincisi ben kimsenin yasını tutmayacağım, ondan ölmüş gibi bahsetme bu çok ürkütücü. İkincisi sapkın rahip ne oluyor?’’ yanıma gelip oturdu.
‘’Annem ve babam bir bebek istiyorlarmış ve bunun için çok uğraşmışlar ama hiçbir sonuç alamamışlar. Sonunda bebekleri olmayacağını düşünüp evlat edinmek istemişler. Bulundukları yerdeki evlat edinme kurumuysa Katoliklerin yönettiği bir kurummuş, her neyse gidip bir bebek istediklerini söylemişler bildiğin gibi saçma bir şekilde siyahilerin bir ezilme ve beyaz Katolikler tarafından aşağılanma durumu olduğundan kurumdaki tek siyahi bebeği elden bir an önce çıkartmaya çalışıyorlarmış. Yani orada evlat edinilmeyenlerin çoğunun sonu rahiplik ve rahibelik oluyor o çocuklara üzülüyorum. Lil ucuz anlattı anlayacağın. Yani sonuç olarak annem ve babamda Lil’i kabul etmişler. O bir yaşındayken de annem bana hamile olduğunu öğrenmiş.’’ Bitirdiğinde ağzım bir ‘o’ şeklini almıştı. ‘’Vay canına. Tuhaf, yeni ne bileyim genelde boşanmış bir anne ve baba söz konusudur.’’
Sırıttı. ‘’Klişelerden hayatımın her yerinde kaçmayı bilirim.’’ Tanrım bu kız beni gerçekten güldürüyordu.
‘’Ee sonra onu geri falan vermediler değil mi?’’ Jolene şaşkınlıkla baktı.
‘’Hayır, tabiki. Hatta Lil annem ve babama ayrı bir eve çıkacağını söylediğinde annem fenalık geçiriyordu. Biz kardeşten öteyizdir. Ona kesinlikle bayılacaksın! Hey, eğer kıvırcığın sıkıcı İngiliz terbiyesinden sıkıldıysan sana kardeşimi ödünç verebilirim. Kesinlikle tam bir Amerikalı.’’
Kapı çaldı ve arkadan boğuk ve tiz bir ses bağırdı. ‘’Partyshaker burda bebeğim kapıyı aç!’’
Kendimi gülmekten alamadım. ‘’Her an Eddy Murphy bir yerden fırlayabilirmiş gibi.’’ Oturduğu yerden kalkıp kapıya yürüdü. ‘’Sana söylemiştim.’’ Açıkçası gerçekten nasıl biri olduğunu merak etmiştim ve eğlenceli olduğuna inanıyordum.
Jolene kapının kolunu tuttuğunda bende ayağa kalkıp üzerimi ve saçlarımı düzelttim. Jolene bana baktı ‘’Hey teklifimle ilgilenmiş gibisin.’’ Gözlerimi devirdim. Kapıyı açtı.
‘’Ah bebeğim bebeğim, şu aptala araba kullanmayı öğretmeliyim.’’ Dedi elindeki şişelerden biriyle Cansas’ı işaret ederek. ‘’Araba kullanabiliyor Lil.’’ dedi Jolene ve ekledi. ‘’Ben öğrettim.’’ Lil donuk bir yüzle Jolene’e baktı. ‘’Bu yüzden 80’i geçmemekte ısrar ediyordu. Bilmeliydim. ‘’ Cansas gülerek içeri girdi ve Jolene kapıyı kapattı. Lil ve Cansas ellerindeki şişeler, cipsler ve abur cuburları yere yığdılar. ‘’Evet, neredeymiş sarhoş olmak isteyen çaylak?’’ dedi ve ellerini ovuşturarak döndü LiL. Bir an görünmez olduğumu düşünmüşken gözleri bende sabitlendi.
Çok sevimli bir yüzü vardı. Keskin olmayan yüz hatları ona bir bebek yüz kazandırıyordu. Dudaklarının içine doğru pembeleşen görüntüsü gizlice reçel yemiş bir çocuğu andırıyordu. Şapkası muhtemelen örülmüş saçlarını kapatmıştı ve kırmızıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONCE UPON A TIME (Harry Styles Fanfiction. Türkçe)
RomanceFLASHBACK Saçları çok güzeldi, çok kıvırcıktı. Bir buklesini parmağıma doladım. ‘’Senin saçların neden marul gibi?’’ dudağını sarkıtıp başını önüne eğdi ‘’Bilmiyorum.’’ Ona sarıldım. ‘’Üzülme ben çok beğendim.’’ Güldü. Sarı uzun saçlarıma dokundu. ‘...