2. Bölüm - Üniversite

60 11 0
                                    

4 yıl önce...

Okulun ilk günü Üniversite hayatımda yeni bir dönem geleceğime bir adım daha yakın. Koşarak indim merdivenleri kahvaltı hazırlanmış annem masanın başında gülen yüzüyle beni bekliyor oda heyecanlı. Önce sarılıyor bana,

- Benim bir tanem en güzelim herkesten sakındığım Katre'm heyecanlı mısın?

- Annemmm çok heyecanlıyım yepyeni bir dünya dersler öğretmenler arkadaşlar ve istediğim hayal ettiğim bölüm çok mutluyum çok.

- Bende kızım bende annem sen tek evladım olarak her zaman beni mutlu ettin gururlandırdın her zaman başarılı olacağını biliyorum.

- Ooooo hanımlar sabah sabah hemen duygusal anlar başlamış, diyerek yanımıza gelen babam da bize sarılıp ikimizi de öptü.

İşte böyleydi benim ailem küçük ve mutlu. Babam dış ticaret yapan bir firmanın sahibiydi, dedemden babama devrolmuştu yıllardır varolduğu için bilinen ve güvenilen bir kurumdu. Hayatım boyunca hiçbir zaman para sıkıntım olmamıştı. Şımarık da yetiştirilmemiştim, ailemin en nefret ettiği konu insanlara sınıf ayrımı yapılmasıydı. Bu sebeple ailem hep paylaşımcı olmuş asla ayrıcalıklı bir hayat yaşatmamıştı. Beni her zaman devlet okullarında okutup önce ülkemiz sonra yabancı ülkeler derdi babam. Vatan sevgisi ve bilgisiyle harmanlanıp öyle büyüdüm ben. İnsanlarla çabuk diyalog kurardım yaşamayı seviyordum felsefem tamamen anı yaşamaktı giden bir saniyenin bile tekrar etmeyeceğinin bilincinde yaşıyordum. 1,70 civarında boyum yeşil gözlerim vardı kumraldım. yani çok standart bir kızdım pek bir özelliğim yoktu.

İşte o gün Üniversitenin ilk günü huzurla ve heyecanla çıktığım evimden yeni hayatıma ilk adımımı atıyordum. Üniversitenin kapısına geldiğimde çok heyecanlıydım. En sevdiğim işi yapacaktım buradan mezun olabilirsem Müzik öğretmeni olacaktım. Zorlu bir mülakat sürecini atlatıp hayalini kurduğum Üniversitedeydim. Notalar ve enstrümanlar hayatımdı. Kapılarda asılı olan listelerden adımı ve sınıfımı bulup heyecanla oraya doğru yol aldım. Sınıfa kafamı uzattığımda yaklaşık 10 kişinin kendi halinde oturmuş telefonlarına baktığını gördüm. Bir kız ve bir çocuk kafalarını kaldırmışlardı. Kız kıvırcık saçlı, gülümsemesi tüm yüzünde yayılan gamzeleri olan tatlı bir kızdı ve bana el salladı sanırım o da çok heyecanlıydı. Bende şaşkınca el sallayarak sınıfa onun yanına doğru ilerlemeye başladığımda gözlerim çocuğa takıldı. Camın önünde ayakta duruyordu saçları kısa kumral teninde ela gözleri ile bana bakarken çok yakışıklı diye düşündüm. O bana gülümsedi bende ona gülümsedim ve içimden kocaman bir vaooovv gönderdim. Bu sırada kızın yanına gelmiştim hevesle elini öne uzatıp;

- Selam ben Hale dedi

- Selam bende Katre dedim.

- Vaaaovv çok güzel isim anlamı nedir?

- Damla demek

- Çok hoş

- Teşekkür ederim dedim.

- Çok sıkıcılar değil mi? Diye sordu sınıfa bakarak.

- Evet dedim çünkü hala herkes telefonlarına gömülmüş etrafına bakmıyordu. Hey demek istedim artık lise değil Üniversitedeyiz kendinize gelin. Hale o sırada heyecanla devam etti:

- Nerede oturuyorsun? İstanbul içi mi yoksa şehir dışından mısın?

- Sarıyer dedim. Sen?

- Beşiktaş dedi sevindim bu kızdaki enerji hoşuma gitmişti.

- Herhangi bir enstrüman çalıyor musun?

- Keman ve gitar sen?

- Yan flüt ve gitar dedi o sırada bakışları ayakta duran çocuğa döndü ve

- Hey orada durma da gel tanışalım dedi. Çocuk gülerek yanımıza geldi oda sanki bunu bekliyordu.

- Selam ben Hale dedi

- Kuzey bende memnun oldum deyip o güzel ela gözlerini bana çevirdi ve ben hayatımda ilk defa heyecandan kekeleyerek

- Katre dedim.

- Memnun oldum dedi ve çok tatlı gülümsedi. Bende o sırada içimden hişt hop güzelim yavaşla bakalım ilk günden bir sakin ol sen frene bas dedim. Kuzey de yan sıraya oturdu Hale ona da nerede oturuyorsun ve enstrüman çalıyor musun diye sordu.

- Beykoz dedi ve piyano. Ah işte ilgi alanlarımdan biri daha çok sevdiğim ve çalmaya cesaret edemediğim o güzel piyano diye düşünürken Hale

- Güzel desene biz üçümüz çok iyi arkadaş olacağız.


Kalmak mı zor gitmek mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin