Aşk mı? Acı mı?

42 11 0
                                    



O günden sonra günler baya bir sıkıcı olmuştu benim için Kuzey tüm gün Yelda ile ilgili konuşup onu takip edip onunla bakışıyordu ve ben bunlara katlanıyordum. Eve gittiğimde odama kapanıp kemanımı çalıyordum müzik beni sakinleştiriyordu. Annem hırçınlığımı fark ettiği için bir gün odama gelip yatağıma oturmuş beni keman çalarken izlemiş ve bitip de gözlerimi açtığımda onu karşımda görünce şaşırmış ben, ona sarılarak ağlamaya başlamıştım. Biraz sakinleştiğimde annem saçlarımdan okşayarak,

- Benim miniğim büyümüş ve aşık mı olmuş? Diye sordu yumuşacık sesiyle, ben şaşkınca olumlu anlamda kafamı salladım ve annem devam etti.

- Aşk çok karışık bir durum, birine eğer kuvvetli bir sevgi duymadan ilgini çektiyse buna aşk denmez. Aşk çok yoğun olmakla birlikte çok sarmalayan bir duygudur ve karşılıklı olursa tadından yenmez. Baban ve ben ilk defa 18 yaşımızda karşılaştık ve birbirimizden nefret ettik. Dedi ve ben araya girerek bir hayret nidası attım bana böyle anlatmamışlardı. Annem gülümseyerek devam etti.

- Sen iyi olan kısmını biliyorsun. Babanla ilk karşılaştığımız gün üniversiteye kayıt günüydü kayıt işlemleri çok karışıktı birkaç bunaltıcı sıradan çıkmış bir yenisine girmiştim. Baban ve birkaç arkadaşı gelip birkaç sıra önümdeki bir kızla selamlaşıp orda beklemeye başladılar bende biraz bekleyip baktım ki baya sıraya kaynıyorlar hey diye seslendim bütün grup bana döndüler ve baban 'ne var?' Dedi ters bir şekilde bende 'saatlerdir sıra bekleyen bizleri hiçe sayıp sıraya kaynadığınızı fark ettim ve ne yazık ki bu bir tek beni rahatsız etti ve oradan hemen çıkıp arkaya ilerleyin' dedim. Baban önce şaşkın sonra öfkeli bir şekilde oradan ayrılıp yanıma geldi ve 'sen kim olduğunu sanıyorsun ki? Biz çok önceden yerimizi tutmuştuk' dedi ve ben tekrar itiraz edecekken okulun görevli öğretmenlerinden biri gelip babana 'bayan haklı geçin bakalım arkaya dedi. Mecburen arka tarafa geçtiler ve bana kafayı taktılar. Okulun ilk dönemi benimle o kadar çok uğraştılar ki okulu bırakmayı bile düşündüm. Bir gün Şubat ayının sonlarıydı o zamanlar kar kış çok olurdu. Soğuk bir gündü Aslı Teyzen ile ders molasında bahçeye çıkmıştık hava kapalıydı ve benim üzerimde sadece hırka vardı, birden yağmur yağmaya başladı. Aslı'yla koşarak okula doğru gittik Aslı kapıdan girdi ve peşinden güm kapı kapandı ve ben dışarda kaldığımı sanarak camdan içeri baktığımda babanın ekibinden birilerinin kapıyı kapatıp arkasından bana güldüklerini gördüm. Aslı bağırıp el kol hareketi yapıp kapıya doğru hamle yapınca onu da kollarından tutup ağzını da elleriyle kapattılar. Aslı içerde çırpınırken bende kapıyı yumrukladım ama açmıyorlardı, görevli de sanırım o an orada değildi. Soğuk ve yağmur içime işledi çok üşüdüm ve ben kolay kolay ağlamayan Esma merdivenlere oturup ağlamaya başladım. O sırada arkamdan kapı açıldı sonunda görevli geldi dedim arkamı dönmemle korkmam bir oldu, baban kapıda durmuş üstü başı parçalanmış ve kaşı kanarken bana elini uzattı. Ben eline şok olmuş bir şekilde uzandığım sırada Aslı arkadan fırladı;

- Hey Yusuf uzak dur arkadaşımdan içerde çok sevdiğin arkadaşlarını pataklamış olman iyi olduğun anlamına gelmez sen hala pis bir manyaksın çekil şuradan diyerek babanı itti ve beni yerden kaldırıp okula soktu. Ben biraz şoktan baya da bir soğuktan dolayı titreyerek revire gittim. Aslı yanımda durmadan söylenirken benim için de endişeleniyordu. Ben izin alarak eve gittim ve üstümü değiştirip yattım aklım babanda kalmıştı nasıl oldu da bana yardım etmek istedi diye düşünüyordum bu da bir oyun muydu acaba? Dediği sırada anneme dayanamayıp;

- Babam gerçekten sana bu kadar kötülük yaptı mı anne dedim gözyaşlarım arasında annem kabul eder şekilde kafasını eğdikten sonra devam etti.

- Ama o gün bir şey gördüm babanın gözlerinde pişmanlık, vicdan azabı ve sevgi. Her şeyi boş vermiştim ama güvenemiyordum ya kalbimi kırmayı hedefledilerse diye durmadan düşündüm o gün. Babanın hatırı sayılır bir yakışıklılığı vardı. O kadar yıpratmışlardı ki hiçbir şekilde iyi niyetine inanmazdım. Ertesi gün okula gidemedim çünkü hasta olmuştum ateşim vardı biliyorsun anneannen ve dedeni bende hiç tanımadım yetimhaneden sonra lise yıllarında bir odada kalıyordum hem çalışıp hem okudum üniversitedeyken de böyleydi. Aslı teyzen her sabah bana uğrayıp beni aldığından geldiğinde kendimde değilmişim. O panikle ne yapsam derken dışarı çıkmış bir yardım isterim diye o zaman cep telefonu yok tabii normal telefonda kaldığım evde yoktu. Panikle kapıdan çıktığında babanla burun buruna gelmiş büyük bir sinirle;

- Ne işin var senin burada okulda rahatsız etmek yetmedi evini öğrenip buraya kadar mı geldin? Bu kız size ne yaptı bu hırsınız kime çocuk musunuz siz diye bağırmaya devam ederken baban Aslı teyzeni itip

- Ben ona aşık oldum ve senin çenenden bıktım Esma nerede? Deyip içeri geçmiş ben hayal meyal babanı gördüğümü hatırlıyorum ve ne oldu Esman kendine gel deyip beni kucakladığı gibi doktora götürmüş. Gözlerimi hastanede açtım baban başımda paniklediğimi görünce;

- Sakin ol Esma ve beni dinle, bundan sonra yanındayım eğer istersen ben yaptığım her şey için özür dilerim sana anlayamadığım bir şekilde bağlandım müsaade et yanında olayım güvenmen zaman alacak belki ama seni artık kırmak istemiyorum bundan sonra sana yan gözle bile baksalar karşılarında beni bulacaklar dedi. Ben şaşkınca

- Neden dedim

- Sana karşı o ilk günden beri fazla ilgiliydim bastırmaya çalıştığım duygularım daha çok yakınlaştırdı beni sana seni uzun zamandır izliyorum ve gerçekten senin yanında olmak istiyorum dedi. Ben tabii ki güvenmedim ama gözleri samimiydi. O günden sonra başladı babanla ilişkimiz önce çok iyi iki arkadaş olduk sonra aşık şimdi de buralardayız işte. Annem duygulanmış o günlere dönmüştü sımsıkı sarıldım ona biraz daha ağladım. Annem geri doğru çekilerek yani bizde bu yollardan geçtik aşık oldun sanıyorsun birileri için kaç zamandır üzülüyorsun görüyorum.

- Bizde sıkı arkadaşız annem dedim

- Bak diyorum ya bizimki biraz geçmişte bile kalsa herkesin yaşadığı hissettiği farklı olabilir. Biz babanla çok iyi iki dost olduk ama o zamanlar teknoloji yoktu el ele tutuşmak büyük bir heyecandı şimdi farklı sen bu çocuğu seviyorum diyorsun ve anladığım kadarıyla onda sana karşı bir ilgi şuan için yok. Dedi ve ben hıçkırdım annem tekrar sarılarak

- Sabır kızım sabır daha çok küçüksün lütfen kendini bu kadar üzmemeye çalış sen iyi bir müzik öğretmeni olmak istiyordun önceliklerini değiştirme ve şu hayatta sana değer veren birini bul seni koruyup kollayacak kendinden bile fazla sevecek birini. Sabret ve dua et bir gün bu çocuk veya bir başkası o seni bulacaktır ama sen üzülme.. anneme tekrar sarıldım

- Teşekkür ederim annem iyi ki varsın. Dedim. Ailemi seviyorum annemin söyledikleri yüreğime su serpti sevsin veya sevmesin ben onu sessizce ve üzülmeden sevebilirim. Diye düşündüm annem gittiğinde yatağıma uzandım ve güçlü ol Katre aşksa bu eğer yüzüne gülecektir sabret dedim.


Kalmak mı zor gitmek mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin