Bitmek Bilmeyen Gece

34 9 0
                                    

Günümüz...

Kaç saattir buradaydım kim bilir? Geçmişe o kadar dalmıştım ki havanın karardığını fark etmemle yerimden kalkmam bir oldu. Arabama doğru ilerlerken yanıma bir çocuk yaklaştı;

- Abla sigara var mı? Diye sordu yayık yayık. Kafası yerinde değildi bu çocuklara hem üzülüyordum hem korkuyordum kafamı olumsuz anlamda sallayarak

- Kullanmıyorum dedim

- O zaman para versene dedi Çantamı da arabada bıraktığımdan

- Üzgünüm dedim çantam da yok bak dedim

- Eeeehhh dedi ben de sakin sakin arabama doğru gittim o anlayamadan arabaya bindim ve yola çıktım. O sırada radyo da yine eskilerden 'Sibel Alaş'tan Adam' şarkısı çalmaya başladı sözleri o kadar beni anlatıyordu ki bu moral bozukluğu ile dalmış ve hızlanmıştım son anda ışığın kırmızıya döndüğünü görmemle frene yüklenmem bir oldu ben durdum durmasına ama arkamdaki duramayıp şiddetli bir şekilde bana çarptı. Öne doğru kuvvetlice sarsılan arabamdan cam sesleri ve metalik sesler gelince bir anda geçmişe gittim ve çığlık attım. Gözlerimi açtığımda dikiz aynamdan arkaya baktım arka camlarım kırılmış arkadaki arabadan dumanlar çıkıyordu. Ben şoka girmiştim en nefret ettiğim en hassas olduğum bu konu beni felç etmiş gibiydi. Önce ellerimi sonra da dizlerimi kontrol ettim otomatik olarak, daha önce bedenimde en büyük darbe aldığım iki yerdi. Arkadaki arabanın arka kapısı açılıp içinden bir adam indi ve şoför koltuğundaki adamı kontrol etti sonra bana doğru yürümeye başladı. Arabamın yanına geldi;

- Hanımefendi iyi misiniz? Dedi şoka girmiş bir şekilde ona döndüm ve bir çift kara gözle karşı karşıya kaldım. Kafamı olumlu anlamda salladığım da adam sinirle

- Arabadan çıkar mısınız? Dedi

- Niye? Dedim

- Bir yerinize bir şey oldu mu diye bakalım dediğinde robot gibi kapıyı açtım ve arabadan indim. Hiçbir yerimde sorun yoktu adamda anlamış olacak ki beni bırakıp tekrar arkadaki şoförün yanına gitti. Şoför koltuğundaki adam kendindeydi ama arabadan indirmeden onunla konuşup onu uyanık tutuyordu. Bu durumu bizzat yaşamış biri olarak gayet iyi biliyordum ama çocuğun durumu benim kadar kötü görünmüyordu. Bende şoktan az da olsa çıkıp peşinden gittim. Bir anda etrafta bir sürü insan toplanmıştı. Adam telefonunu alıp ambulansı ararken bekledim telefon görüşmesi bitince

- Özür dilerim benim hatam beyefendi iyi mi? Diye sordum

- Evet sizin hatanız son anda neden frene bastınız duramayacak konumdaydınız!!! Diye öfkeyle bağırdı ve devam etti;

- Arkadaşım nasıl mı? Beyin sarsıntısı geçiriyor olabilir. Siz bayanlara ehliyet verende kabahat bir kere de iyisine denk gelmem ki!!! Dediğinde kan beynime sıçramıştı.

- Siz ne diyorsunuz ya? Ne halde olduğumu biliyor musunuz? Benim hatam dedim ve kabul ettim masraflarınız neyse karşılarım önemli olan arkadaşınızın sağlığına bir şey olmasın deyip eskiye gitti beynim bir an, o zamana döndüm kaza, sesler annemin son görüntüsü. Tüm vücudum titremeye başladı gözyaşlarım istemsizce aktı gözlerimden ve korkuyla kaldırıma oturdum kendimi sardım kollarımla sol elim o günkü gibi güçsüzdü şuan. Bu acı iz bırakmıştı bende hiç geçmeyecekti. Adam bir an yanıma gelip oturdu

- Tamam özür dilerim boş bulundum ikimizde bu kadar tepkiyi hak etmiyoruz şimdi sakinleşir misiniz?

- Bu o kadar kolay değil dediğimde simsiyah gözler sorgulayan şekilde bana baktı ve ambulansın sesi kulaklarımıza dolunca ellerim istemsizce kulaklarıma gitti hem gözlerim hem kulaklarımı kapattım ve hayır hayır hayır diye söylenirken

Kalmak mı zor gitmek mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin