-Bölüm 3-

1.6K 139 29
                                    



İnsanlar "Keşke hiçbir şey hissetmesem!" diye dileklerde bulunurken bunun ne kadar zor bir şey olduğunu ben biliyordum. Hiçbir şey hissetmiyor ve bunun açığını rol yaparak kapatıyordum. Neden böyle biriydim ve nasıl böyle olduğumu hatırlamıyordum. Aslında çocukluk anısı diye bildiğim hiçbir anım yoktu. Sanki dünyaya bebek değil on yaşında gelmiş gibiydim. Buda ilk on yılda neler olduğunu hatırlamamı imkansız kılıyordu.

Gözlerinden alev çıkartabilse eminim sahne adı gibi bir ejderha misali alevleri üzerime doğrultur ve beni lezzetli biftek gibi kızartırdı. Neyse ki böyle bir şeyi yapması şu an mümkün değildi. Ta ki eline ateş püskürten bir silah verilinceye kadar. Ayağa kalktım. Daha adını öğrenmediğim meslektaşım put gibi kalmıştı. Şirket çalışanlarıyla aralarında bir sınır olduğunu sanıyordum. Ama yanılmıştım. Gözlerindeki öfke bir anlığına şaşkınlığa bıraktığında önümdeki avukat bir adım öne çıktı.

"Efendim..."

Elini havaya kaldırdığında bir anda sustu.

"Sen bizim stajyerimiz değil miydin?"

Sabahki şaşkınlığı şimdi anlıyordum.

"Hayır, ben hukuk fakültesi son sınıf öğrencisi Kim Yu Ju. Staj için bu şirkete geldim."

Ortama uymayan açıklamama Hyun Woo'nun gözlerini devirdiğini görebiliyordum.

"Anladım."

Başka bir şey demeden önce duraksadı. Sonra eski haline döndü. Üst mevkide olduğunu birden bire hatırlamış gibiydi.

"Sen üstüne karşı mı çıkıyorsun?"

Soru önümdeki avukatı sıyırıp direkt bana gelmişti.

"Hayır,sadece sebebini öğrenmeye çalışıyorum."

Gözlerinin içine bakıyordum. Açık kahverengi gözlülerin kinci olduklarını duymuştum. Biçimli burnunun üstünde birbiriyle orantılı iki göz ve onu tamamlayan küçük bir ağzı vardı. Şu an o ağza gülümseme eylemini yerleştiremiyordum.

"Şu an karşımda titriyor olman gerekirdi. Seni atabilirim."

Telaş nasıldı? Ellerimi yanaklarıma koydum ve nefesimi sıklaştırdım.

"Aman Tanrım! Beni lütfen atmayın!" diyebildim. Ama bu hareketimin karşısında sesim bir robot kadar mekanikti.

"Benimle hala dalga geçiyorsun!"

Artık sesine toplanan bir kalabalık vardı. Bu duruma kahkaha atmak istiyor ama yapamıyordum.

"Sizin karşınızda heyecanlı olduğumu yeterince belli ettim."

Kaşları havaya kalktı. Okulda ilk günümde de böyle tepkiler almıştım. Ama burada en üstlerden birinin bana bulaşacağını sanmıyordum.Gerginlik hakimdi. Herkes beni kovacağından emindi. Bende emindim. Çünkü ben ne kadar egodan ve duygulardan arındıysam karşımdaki egosunun esiri olmuştu.

"Sizin bana niçin kızdığınızı anlıyorum. Sonuçta bu sistem en aşağıda olanı ezer fakat ben hakkınız olduğunu düşünmüyorum. Yapacağım işi sorgulamazsam sonuçlarına katlanmam nasıl mümkün olabilir. Öfkeniz kimeyse onunla iletişime geçmenizi daha doğru buluyorum."

Uzun cümlemi idrak etmek için uzun süre yüzüme baktı. Bu sözümden sonra kovulursam başka bir staj yeri bulmam imkansızdı. Bu da okulun bir sene uzamasına sebep olacaktı.

"Kim Yu Ju..."

Adımı mırıldandı ve tek kelime söyledi.

"Benimle geliyorsun!"

Masamdan kalem ve kağıdımı alıp çoktan önümde yürüyen Ji Yong'a yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. Belki de beni yalnız başına kovacaktı ya da öfkesine yenilip beni aşağılayacaktı. Merdivenlerden üçer üçer çıktığımdan dalağımın bana isyan ettiğini biliyordum. Ağrı adım atmamı engelliyordu. Sonunda 5. Katta durdu ve siyah bir kapıdan içeri girdi. Kapı yüzüme kapanmıştı. Ne yapacağım konusunda bir fikrim yoktu. Uzun bir süre kapının ahşaptan yapıldığını üzerindeki desenleri ve hangi ağaçlardan yapıldığını düşünerek geçirdim. Benimle gel demişti ama benimle gir dememişti. Ah yeni insanları tanımak benim için işkenceydi.Sonunda kapı hızla açıldı ve dışarıya seri bir adım atacaktı ki benimle yüz yüze geldi. Biraz daha yaklaşsa dokunacaktı. Hayır bu olamazdı. Hemen bir adım çekildim. Oda bir adım attı. Aramızdaki mesafe aynı kalırken beni rahatsız ediyordu.

"Demek yakınında olmam gerekiyor bir duygu belirtmen için!"

Sesi alaycıydı. Ah tam bir geri zekalıydı.

"Lütfen benden uzak durun! Yoksa çığlık atmam an meselesi!"

Yüzünde alaycı bir bakış vardı. Ne yapacağını kestiremiyordum. Koridorun köşesinden bir karaltı gözüktüğünde bir adım geri çekildi ve derin bir nefes aldım. Fakat bizi gören gözler adımlarını yere çakarcasına yanımıza geldi ve Ji Yong'un yanında durdu. Dikkatle beni süzdükten sonra konuştu.

"Ji Yong bugünkü plana uymamız gerek biliyorsun! Yeterince nefret yorumu alıyorsun."

"Nefret edilen biri olduğuna şaşırmadım."

Birden ikisi birden bana döndüğünde bunu içimden söylediğimi sanıyordum. Ji Yong burnundan bir nefes verdi ve yanındaki kadına talimat verdi.

"Ha Na bu hukuk bürosunun stajyeri!Artık sadece benim dosyalarımla ilgilenecek. Şimdi ona nefret yorumlarını belgelemesini ve bu sebeple sosyal medyayı saniye saniyesine takip etmesini söyler misin? Eğer bir yorum bile kaçırırsa onu attıracağımı unutmasın!"

O kadar hızlı konuşmuştu ki sadece bakakalmıştım. Kadın saçlarını savurmadan önce bundan haz duyduğu belliydi.

"Duydun değil mi bebeğim?"

Bebeğim mi? Biriyle yer değiştirmeli ya da buradan ışınlamayı bulmalıydım. Oda aynı havayla saçlarını savurduğunda koridorda kaldım. İlk gün ve ilgi çekmeyi başaran biriydim. Yolda karşılaşmamak için biraz daha kapıya baktıktan sonra aşağıya indim ve kalabalığın bana bakışlarına karşılıklar vererek masama geçtim. Bilgisayardan instagramı açıp sahte bir hesap açtım. Ve en son paylaşılan fotoğrafın altına gelen yorumlara bakmaya başladım.

"Oppa seni çok seviyoruz..."

"Oppa çok tatlısın..."

"Oppa lütfen Türkiye'ye gel..."

İki saatin ardından gözlerimde tek kelime vardı "Oppa!"

Kötü yoruma rastlamamıştım. Bir kahve doldurup geldiğimde tekrar ekrana kilitlendim. Tabiki kimse benimle konuşmuyordu. Konuşup kaybedenlerden olmak istemiyorlardı. Gözüm bir ara saate kaydığında koltukta esnedim. Bu kadar sabit kaldığım nadir anlar vardı. Hyun Woo öğle molasına ofisle beraber çıkmıştı.

Ah Tanrım karnım çok açtı!

Şu an Elly'nin burada olmasını isterdim. En azından bana alışan biriydi. Birden ekrandan bir yazı geçti ve yukarıya doğru hızla kaydı. O neydi? Farenin tekerleğini hızla çevirip yorumu bulduğumda ekran görüntüsünü yakaladım ve fotoğrafı açtım.

"Daha bu başlangıç...Senin ne kadar şerefsiz biri olduğunu herkese kanıtlayacağım...Sadece sessizce beni bekle. Bu dünya sadece senin için dönmüyor. Ukala pislik!"

Yorumu ve kullanıcı adını milyonlarca kez okudum. Bu nefret mesajı için ne yaşamış olmalıydı? Kullanıcı adını arattığımda kullanıcı sayfası bomboştu. Bir anda silinmişti. Bununla ne yapacaktım? Tanrım nefret duygusu tüyler ürpertebilirdi.


DokunMa Bana!✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin