-Bölüm 11-

1.3K 115 11
                                    




Bölüm şarkısı // Song Ji-Eun(송지은 of Secret)_ Going Crazy(미친거니)(Feat. Bang Yong-Gook)


Ji Yong'un Bakışıyla...

Pişmanlık etrafımızda hiç okumadığımız kitaplar gibi birikir. Önemli olan hangisinin filmini izleyip tüm hikayeyi berbat edeceğimize karar vermektir.

***


Gaz pedalına daha fazla basmam mümkün olsa daha fazlasını basardım. Yıllarımı kabusa çeviren bu işkenceden kurtulamamıştım. Sürekli boşa çıkan çabalarıma artık katlanamıyordum. Artık olacaklara kendimi hazırlamam gerektiğini hissediyordum ama buna engel olan tek şey bana bel bağlayan aileden öte grup arkadaşlarımdı.

Bunu ben seçmemiştim.

Tanrım çıldırmamak elde değildi.

Gaza yüklendikçe dikiz aynasından Yu Ju'nun ufaldığını gördüm. Ona bazen katlanamıyordum. Birde kendini yaralamıştı. Zekiydi, farklıydı ama bazen aptallığı tutuyordu. Aptallığı yüzünden kendini yaralamıştı. Aptallık yüzünden olan şeylere katlanamıyordum. Yeterince yardım etmiştim. Ama şimdi olmazdı. Başının çaresine bakması lazımdı. Şimdi yanımda makine gibi duran birine ihtiyaç duymuyordum.

Sesinde hiçbir duygu yoktu. Kızdığını bile anlayamıyordum. Bu beni oldukça rahatsız ediyordu.Yanında çantası mı yoktu? Hatırlamıyordum? Burasının neresi olduğuna dair bir fikri var mıydı? Birde bayılma huyu vardı. Bunu da anlamamıştım. Dokununca olduğunu keşfetmiştim. Uzaylı bir usb işimi görür diye yanıma almıştım.Telefonu yanındadır! Herhalde! Sanırım...

Kahretsin...

Hayli uzaklaşmıştım. Elimdeki CD'yi bıraktım. Arabanın frenine sertçe bastım. Geri dönsem fena olmayacaktı. Telefon ve çantası yoksa burada kaybolması an meselesiydi. Ben getirmiştim onu. Geri dönerken bilgisayardaki tüm bilgilerin silinmiş olmasına lanetler yağdırıyordum. Şansım olsa silinmezdi. Belki de kasayı satın almalıydım. Ah çok ani tavırlar sergilediğim için hep ucundan kaçırıyordum. Tekrar Yu Ju'yu bıraktığım yere gittiğimde yoktu.Hırsla saçlarımı karıştırdım ve direksiyona vurdum.

"Neredesin YU JU!"

Buradan nereye gidebilirdi. Bir an önce buradan uzaklaşmak istiyordum. Canım fena kaldı sıkılıyordu. Belki bir şeyler içsem rahatlardım. İsteksizce arabadan indim ve karanlık sokaklara baktım. Hiçbir canlılık göremiyordum. Başının çaresine bakmış olmalıydı. Ama neden içim rahat değildi. Biraz arasam fena olmazdı.Sokakları dolaşmaya başladığımda daha önce bu kadar virane bir yerle karşılaşmadığımı düşündüm. İlk geldiğimde fark etmemiştim fakat burası Kore'den bağımsız bir yer gibiydi. Devlet elinin değmediği bir yer gibiydi. Bakımsız evler ve tek tük yanan sokak lambalarının arasında onu bıraktığıma inanamıyordum. Adımlarımı hızlandırdığımda yokuşun aşağı tarafından bir ses kulaklarımda yankılandı.

"Ne olur yapma...Çok özür dilerim."

Elleri başındaydı. Adamlar çevresini sarmıştı. Bunu neden dediğini anlayamamıştım. Yokuş aşağı koşmaya başladığımda kendinde olmadığını fark ettim. Kulaklarını kapatmış gözlerini yummuştu. Suratı acı çekiyor gibiydi. Adamlar ayak sesime baktığında ayakta zor durduklarını gördüm.

"Ya siz!"

Hepsi birden bana doğru yürümeye başladığında yanlış taktikle girdiğimi fark ettim. Devrilmeden önce sağ yumruğumu bir adamın suratına indirdim. Adam savrularak geri giderken üzerime gelen yumrukla sola yatarak kurtuldum ama karnıma inen darbeyle nefesim kesilmişti. Derin bir nefes almaya fırsatım olmadan yumruğun bir yanağımda patlamıştı. Geriye sendeledim ama son anda duvara tutundum. Ben ne yapıyordum hiçbir fikrim yoktu. Sonunda gücümü toplayıp bir adamın karnına tekme indirdiğimde diğerinin saçını tuttum ve ileriye fırlattım. Arkadaşları yerde sürünürken tek kalan ne yapacağını bilemez halde bana baktı ve arkasına bile bakmadan koşmaya başladı. Diğerleri de aynı şekilde kaçtıklarında Yu Ju'nun ağladığını gördüm. Kesinlikle çok garipti. Yanında diz çöktüğümde yere yığıldı.

DokunMa Bana!✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin