Bölüm şarkısı //HA:TFELT "Ain't Nobody"
"Benim şeytan üçgenim zihnimdi. O kadar çok anı yutmuştu ki bugüne kadar, hiçbiri su yüzüne çıkmaya cesaret bile edemiyordu, daha derine gömülme korkusuyla."
***
Anıları öyle derine gömmüştüm onları hatırlamak gibi girişimlerim imkansız hale geliyordu. Aslında bu gömme işlemi bilinçli değil savunma mekanizmam tarafından yapılmıştı. Doğduğum an nedir diye sorsalar beş yaşından itibaren diyebilirdim.
Hastaneden ayrılma vaktim geldiğinde işlemlerimi yapan takım elbiseli adamları pür dikkat izlemiştim. Bana arada kaçamak bakışlar atıyorlar ve gülümsüyorlardı. Görevlinin soruları an be an kulağımdaydı.
"Herhangi bir ebeveyni yok muymuş?"
Ebeveyn ne demek anlamını bilmiyordum ama onların yokluğuna alışabileceğimi düşünmüştüm. Takım elbiseli adam benim duymayacağım bir tonda sesini düşürdüğünde ilgimi sedyede apar topar getirilen hastaya çevirmiştim. Uzun uzadıya bir muhabbet olmasa da hatırı sayılır bir bekleme anını yaşamıştım. Sonunda adam dayandığı yerden doğrulduğunda hemşire kadın boynunu uzatarak bana baktı ve gülümsedi. Bende ona el salladım. Sonrası ise yetimhanenin garip duvarlarıydı.
Şimdi ise buradaydım. Kore'nin en ünlü sanatçısının evindeydim. Onun yardımına koşmak için vardım. Benden yardım istemiş, diğer avukatlardan farklı görmüştü. Belki de bana yalan söylüyordu.
Beni neden koruduğunu anlamak gibi bir seçeneğim yoktu. Her şeyi bir kenara bırakırsam kocaman bir sır bataklığın içindeydim.
Fotoğrafları zarfa yerleştirdiğimde yerine koydum. Oradan uzaklaşıp masaya kendimi bıraktığımda buradan gitmem gerektiğinin farkındaydım. Onun sırrı beni kurtarmaz dibe çekebilirdi. Belki de kızlara işkence eden biriydi. Kızları ağına düşürmesi pek zor değildi. Zaten sürekli bir dengesizlik içindeydi. Yüzünde de morluklar vardı. Kız direnmek istemişte olabilirdi. Bu fotoğraflar tehdit mesajları sapıkça fantezilerinin sonucu olabilirdi. İhtimalleri dizmek avuçlarımı terletmeye yetmişti.
"Ne oldu? Yüzün bembeyaz!"
Sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
"Hiiiiç, hiçbir şey olmadı!"
Barın bulunduğu bölüme yaklaşırken bakışlarımı ekrana çevirdim. Hiçbir şey dememişti. Bardan bir şişe alıp sırtını duvara dayadı. Uzunca bir süre üzerindeki yazıları okudu.
"Hiçbir şey olmadığı yalanını sevmedim." Diye mırıldandı.
Ucunda garip fantezileri olan adama karşı daha güzel bir yalan söylemeliydim. Konuyu değiştirmek için parmağımı yüzüne doğrulttum.
"Yüzüne ne oldu?"
Eli bir an yanağına gitti. Gözlerini camdan dışarı çevirdi. Kesinlikle bir kız yapmıştı. Ondan kaçmaya çalışan bir kız...
"Yüzüüüüm..." dedi. Uzayan sessizliğin ardından bana döndü. Ellerini masaya dayadı ve gözüme baktı.
"Seni korurken oldu. Üç sarhoş adamdan seni kurtarmak istedim. Ah yapmamalıydım ama adamların halini görmelisin. Suratlarına yumruklarım indikçe inleyerek kaçmayı denediler ama ben izin vermedim. Tekmelerimi vücutlarına savurdum.Biri yere bayıldı. Öteki kaçmak için sürünüyordu. Ayakta kalan kurtuldu ama. Neyse böyle belalı tiplerle dövüşmek enerji dolmamı sağladı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DokunMa Bana!✔
FanfictionKim Yu Ju; hissetmeyi ne kadar istediğini sadece kendisi biliyordu. Sakat olmakla aynı şeydi bu yaşadığı.Hiç bir duygunun esiri olamıyor hiç bir duyguyu anlayamıyordu. İnsanlar arasında yerini sadece kitaplardan öğrendiklerini uygulayarak sağlıyordu...