-Bölüm 20-

1.1K 100 43
                                    

Ne kadar hızlı koşarsan koş geçmiş seni her zaman yakalar!

***

Ji Yong'un öfkeli yüzü karşımdaydı. Gözlerinde beliren alevin nedeni bendim. Ondan gizli olarak yaptığım bu iş açığa çıkmıştı. Meslek aşkı mı desem yoksa bilmediğim bir duygunun pençesine alındığımdan mıdır bilinmez ama o kızla buluşmaya gitmiştim.

Ama sonrasında olanlar tamamıyla meslek aşkından değildi. Kızla irtibatı kesmiş ardından koşarak uzaklaşmıştım. Ona inanmayı kabullenemeyen birini neden bırakmıyordu?

"Sen benim telefonuma mı baktın?"

Konuyu dağıtıp biraz zaman kazanmalıydım. Ona duyduğum sonsuz güvenin kaynağını bilmiyordum. Belki bakışı belki çaresiz duruşu belki de bana dokunan ve öpen ilk kişi olması benim için önem teşkil etmişti. Birkaç kere de beni korumuştu. Ah bunlar yeterince etkili nedenler olamazdı. Ama ona inanmayı tercih etmiştim. Çünkü bu narin eller bir insanı öldürmezdi.

"Sürekli bildirim geldi! Bende acil bir şey oldu sandım! İyi ki bakmışım! Ne yapacaktın Yu Ju beni polise teslim etmek için zaman mı kollayacaktın?"

Aynı özveriyi ondan görememek korkunçtu. Susup yüzüne baktım. Sesi o kadar yüksek çıkıyordu ki şu anda anlaşamayacağımız bariz belliydi. Hem buradan çekip gidersem bir şeyleri yıkmış olacaktım. Benim inandığım şeyler yıkılırsa neler olurdu kestiremiyordum. Olduğu yerde volta atmaya başladığında suratı bir heykelin yüzeyi kadar sert ve soğuktu. Adımları yere mıhlanmış gibi birden durdu ve suratını bana döndü. Her adımında avazı çıktığı kadar bağırarak konuşuyordu.

"BANA BAĞIR!"

Bir adım daha yaklaştı.

"BENİ SUÇLA!"

Bir adım daha yaklaştı. Kaçmam gerekiyordu.

"MADEM BİLİYORSUN KATİL OLDUĞUMU BENİ SUÇLA!"

Artık dibimdeydi. Elini dayalı kapıya koyduğunda kapı sertçe kapandı.

"Kapınız kilitlenmiştir." Sesi aramızdaki en normal ses düzeyiydi. Diğer kolunu da yerleştirdiğinde beni hapsetmişti. Gözlerindeki alev sönmemişti ama biraz buğulanmıştı.

"BENİ SUÇLAYAN O KIZ GİBİ SENDE SUÇLA!"

Bağırması ile gözlerimi yumdum. İstemsiz olarak kulaklarıma giden elimi zorla kontrol ettim.

"SUÇLA Kİ..." Sesi yavaşça düşmüştü. "Diğerlerinden farkın olmadığını bileyim ve senden para ile kurtulayım."

Yaralıydı. Aynı benim gibi. Kıstırılmıştı. Sırlar içinde boğulmuştu. Elimle yanağından akan yaşı sildim. Başı önüne düşmüştü. Acı çekmemeliydi. O acı çektikçe nefes alamadığımı hissediyordum. Gırtlağıma bir yumru oturuyordu. Bir hıçkırık belli belirsiz dudaklarından kaçtığında ona sarıldım. Bu beni rahatsız etmiyor aksine rahatlatıyordu. Kendimi sıcak bir yuvanın güvenilir çatısı altındaymışım hissi veriyordu. Kolları dayadığı yerden aşağıya düştü. Başını omzuma gömdü. Beni duyacağını biliyordum. Fısıltıyla;

"Seni suçlasaydım şu an burada olmazdım..."

Beynim fotoğraflara açıklama yapamasa da şu an buradaydım. Ağır basan hislerimle buradaydım.

***

Karanlık üzerimize bir örtü gibi çökerken koltukta yan yana oturuyorduk. Uçsuz bucaksız gökyüzünün esiri olmuşçasına suskunduk. Belki de aramızda konuşacak çok şeyin olmasındandı. Belki de söze nereden başlayacağımızı bilmediğimizdendi.

DokunMa Bana!✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin