başka yerlerdeyim aslında.
paramparçayım.
iyi değilim.
hiç bir şeyim olmadığını söylerken doğru söylemiyorum.
aslında iyi değilim..***
"O iyi olacak mı?"
Doktor, Yu Ju'nun göz bebeklerine bakmak için göz kapağını kaldırıyordu. Dikkatli bir şekilde işini bitirip ışığı önlüğüne yerleştirdiğinde bana baktı.
"Bunu söylemek hayli güç... Hafıza kayıpları bazen bir savunma mekanizması konumundadır. Onun duvarları yıkılmış ve beyin şu an iyileşme sürecinde. Tabiki bu durum iyi veya kötü olmak üzere iki şekilde şekillenebilir. Benim elimden gelen hiçbir şey yok. Sadece durumunu kontrol altında tutabilirim. Bu ruhsal bir durum..."
Durdu kısa süre Yu Ju'ya baktı.
"Belki de sinir ve ruh sağlığı hastanesine yatırmalısınız..."
Cevap vermeyeceğimi anladığında yanımdan ayrıldı. Bir yıl boyunca kılına zarar gelmesin diye onu korumuştum. Emanet ettiğim eller ise onun felaketi olmuştu. Yu Ju bayıldığında Hye Rin sadece bakmıştı. Bunu beklemiyordu. Yu Ju'yu alıp odasına götürmekten başka çarem yoktu. Şu an onunla ortaya çıkamazdım. Bu her şeyi berbat edebilirdi.Yüzüne yapışmış birkaç teli çekerek derin bir nefes aldım ve aşağıya indim. Kaçmadıysa beni bekliyordu ve her şeyi öğrenmeye niyetliydim. Merdivenlerden ayak sesimi duymasıyla koltuktan doğrulması bir oldu. O şefkatli annenin yerini duygusuz bir kadına bırakmıştı. Sigarasını yaktığında Yu Ju'nun vücudundaki izler aklıma geldi. Yapmış olamazdı değil mi?
"Sana güvenmiştim."
Şu hayatta nadiren yaptığım şeylerden biriydi ve an itibariyle yanıldığımı anlamıştım.
"Bu evi istedin satın aldım. Ona iyi bakman için para verdim. Sadece gerekli ortamı hazırlamak için senden süre istedim. Ama sen ne yaptın!"
Duvara sırtını dayadı ve beni dikkatle süzdü.
"Senin amacın farklıymış. Birden ortaya çıkmanda ters giden bir şeyler olduğunu biliyordum. Ama güvenmek istemiştim."
Kadın sonunda sigarasını söndürdüğünde derin bir iç çekti.
"Biliyor musun herkes şanslı doğmaz, bazıları şansı kendi yaratır. Yu Ju benim için şanstı. Babasının mal varlığı ilk başta önemli gelmemişti gözüme. Er geç onu elde edersem mal varlığının da benim olacağını biliyordum. O Seul'ün emlak zenginlerindendi. Ama yanılmışım. Yanıldığımda ise Yu Ju ile aramda bir uçurum oluşmuştu."
Pişmanlık belirten hiçbir tını yoktu. Bundan bile tiksinebilirdim.
"Babası vefat ettikten sonra avukat vasiyetnameyi okuduğunda işlerin istediğim gibi gitmeyeceğini anladım. Nasıl olduğunu anlamadığım bir karışıklıkta Yu Ju'ya eziyet ettiğim ortaya çıktı. Bunu onu terbiye etmek için yapmıştım."
Yumruklarımı sıktım. Oynadığı insan hayatının bedelini ödemeliydi ama kanunda geçmişe dönük ceza yoktu.
"İğrenç birisin! Terbiye etmek için üzerinde sigara söndürdün!"
Yüzünde çarpık bir gülümseme oluştu.
"Bazı annelerin yöntemleri farklıdır. Sen anne yönünden şanslısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DokunMa Bana!✔
FanfictionKim Yu Ju; hissetmeyi ne kadar istediğini sadece kendisi biliyordu. Sakat olmakla aynı şeydi bu yaşadığı.Hiç bir duygunun esiri olamıyor hiç bir duyguyu anlayamıyordu. İnsanlar arasında yerini sadece kitaplardan öğrendiklerini uygulayarak sağlıyordu...