Final

1.7K 128 184
                                    

Sıcak tenimi kavururken elimdeki derginin gösterişli sayfalarına boş boş bakıyordum. Yılın bu mevsimi bu kadar sıcak olduğunu bilemezdim. Beynim jöle kıvamındaydı. Kendime geldiğimde sarının hakim olduğu topraklara daldım. Camın kenarındaki perdeler bir parça bile oynamıyordu. Sıcak olduğunu yeryüzünden yükselen buhardan anlayabiliyordum. Ama oda yaşam için gerekli şartlara sahipti. Klima ne beni üşütüyor ne de terletiyordu. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum. Kolumu kaldıracak halim yoktu. Üzerimde ince beyaz bir örtü vardı.Panik dalgası içinde fırlayıp nerede olduğumu algılamam gerekiyordu değil mi? Yaklaşık üç saattir odadaydım ama tamamen gücüm emilmiş gibiydi. Dergiyi bıraktığımda kapının önündeki seslere kulak kesildim. Heyecanlı ya da öfkeli iki ses garip bir İngilizce şivesi ile konuşuyordu. Burası Kore değildi. Kapımın önünden sesler kesilmişti. İngilizcem yeterli olsaydı belki bir şeyler anlayabilirdim. Kapı sonunda açıldığında mahçup bir ifade ile Ji Yong'u gördüm. Kaşlarımı çattım.

"Senin burada ne işin var?"

Temkinli bir adım attı. Gülümsemeye çalıştı.

"Aslında bu soru garip değil mi? Benim burada ne işim var demeliydin?"

Şu an karşımdaki Ji Yong ise son yaşadıklarım gerçek miydi? Beynime bir ağrı saplandığında geçebilecekmiş gibi yüzümü buruşturdum. Ama mümkün değildi.

"İyi misin?"

Bana doğru bir adım daha attığında dişlerimin arasından mırıldandım.

"Sanırım ölmeyeceğim."

Acı hükmünü özgürce sürdürürken endişeli yüzüne baktım.

"Son yaşananlar gerçek miydi?"

Başını sallayarak onayladı.

"Neredeyiz ve sen neden buradasın?"

Ona öfkeliydim ama kendime karşı da savunmasızdım. Altında kot şort vardı üzerinde ise sıfır kol bir salaş tişört vardı. Yatağın kenarına oturduğumda önemli olan hatıralarım olduğunun farkındaydım. Ama onları anlatmak istemiyordum. Belki dile gelmezse gerçekte olmazdı.Üvey annem tarafından daha çocukken işkence gördüğümü nasıl anlatabilirdim. Üzerimde sigara söndürdüğünü hangi kelimeler anlatabilirdi. Her şeyi hatırlamanın bu kadar acı verdiğini nasıl söylerdim. Bunca yıldır inşa ettiğim şeylerin bir anda paramparça olduğunu anlatamazdım. Anlatmayacaktım.

"2 haftadır uyuyorsun ve ben korktum."

Yutkundu ve bana camdanmışım gibi baktı.

"Kore'den seni çıkarmalıydım. Yoksa bir sürü olay arasında senin yanında olamayacaktım. Young Bae benim için şirketin helikopterini ayarladı.Aslında çaldık."

Gülümsedi.

"Gerekli belgeleri ayarladığında birde pilot ayarladık. Teksas zaten hayalimizdi. Onunla birlikte helikopteri geri gönderdim. Şirket beni deli gibi arıyor ve ben bundan korkmuyorum..."

Amerika da olma fikrine alışmam mümkün değildi. Kaç saatlik uzaklıktaydık. Hem kaçacak başka bir yer yok muydu? Eğlencenin göbeğine gelmiştik.Kapı tekrar açıldığında üzerinde mavi gömlek giymiş Young Bae daldı.

"Şirket bizi kovacak." Dedi.

Bunu söylerken neşeliydi. Belki de neşeli olmaya çalışıyordu.

"Ama burası harika. Şimdiye kadar kazandıklarımızla burada ömür boyu yaşayabiliriz."

Ji Yong ona minnetle baktı.

DokunMa Bana!✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin