-Bölüm 18-

1.1K 111 40
                                    


Bölüm şarkısı//

이하이 (Lee hi)[Rose (feat. CL) 인기가요


"İnsan nedense, anlayamadığını kötülemeye meyillidir."

***

Neredeyse ölmeye yakındım. O kadar yakındım ki bir adım ötemde uyumuş bir adım ötemde içmiş bir adım ötemden daha yakın beni öpmüş bana dokunmuştu. Zırhıma delikler açacakken gerçeklerle yüzleşmiştim. İnanıyor muydum bilmiyordum. Bana bir göbek adı koysalar "Bilmiyorum!" demelerini isterdim. Bildiklerimden daha çok bilmediğim şeyle sarmalanmıştım. Katmanlarımın altında nefes alacak bir delikten dünyaya bakmaya o kadar alışmıştım ki hastalığımı doğal olarak kabullenmiştim. Bu benim gerçekler kaçış şeklimdi. Ama şunu unutmuş olmalıydım ki; gerçekler er geç yakana yapışırdı. Kafeden uzaklaşmak için koşmuş koşmuştum. İçimden bir ses anlayamadığın şeyleri kötüleme diyordu ama onu dinlemek için anlayamadığım şeyin katil olmaması gerekiyordu. Kafe hayli geride kalmıştı. Nefes nefese kalmama rağmen durmadım. Durmak düşünmek demekti. Düşününce ne yapacağımı kestiremiyordum. Sokakta görenlerin hakkımda uydurdukları kurgular vardı. Birinden kaçtığım veya birini yakalamak üzere olduğuma dair. Evet, kaçıyordum! Gerçeklerden kaçıyordum. Bavulumu toplayıp gitmek bu yaşananları unutmak istiyordum. Ama yapamazdım. Bacaklarım alışık olmayan tempoya dayanamadığını söyler gibi gerilmişti. Dalağım şişmişti. Soluklanmak için durduğumda önümdeki levhaya baktım. Buraya gelme gibi bir düşüncem yoktu.

"Seul Merkez Polis Teşkilatı" yazısına uzun süre baktım. Bilinçaltım savunma psikolojisi ile buraya mı gelmişti. Bu delilikti. Ji Yong'un katil olduğunu düşünmek bile saçma geliyordu. Oturmayan parçalarla dolu kafamı koparıp atsam yeriydi. Nefesim düzene girerken ne yapacağımı bulmuştum!

Adımlarım yavaş ve kendinden emindi.



Yürüdükçe en mantıklısının bu olacağını biliyordum.



Kapıyı açıp içeri girdiğimde sürücüye adresi söyledim.



"YG şirketine, lütfen!"



Onu suçlamadan önce delil toplamalıydım. Ben bir avukattım. İspatsız hiçbir şey yapmamalıydım.

Bu kararı verirken neyin baskın olduğunu kendime söyleyemiyordum. Şirketten içeri girdiğimde ilk kez duygularımı belli edememenin yararını görecektim. Kararlı adımlarla dairenin önüne geldim ve kapıyı çaldım. Bir süre sonra açıldığında karşımda Ji Yong çıkmamıştı. Young Bae neşeli bir şekilde bana gülümsedi.

"Hoş geldin Yu Ju!"

Otuz iki dişini göstermek gayesi içinde olmalıydı. Ona donuk bir tebessümle bakarken kapıdan çekilmesini bekliyordum. Ama çekilmiyordu.

"Çekilecek misiniz?"

Daha yeni fark etmiş gibi şaşkın bir şekilde kaşları havaya kalktı. Çekilirken konuşmaya başladı.

DokunMa Bana!✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin