İçimde biriken hislerin, birdenbire patlayarak beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum.
***
Gökyüzü dünü sinesine çekmiş yerini pırıl pırıl bir görüntüye bırakmıştı. Ama ortalıkta temizlenmiş yeryüzünün kokusu hakimdi. Toprak yağmurla kavuştuğu için şen ve mutluydu. Zinde olabilirdim şu an büyük siyah arabaya binmeseydim. Ji Yong önden binmişti. Avukatlık hayatımın bittiğini bile düşünmeme neden olacak kadar ciddi ve gergin bir ortamdaydım. Arabaya bindiğimde kapı üzerime kapandı. Motor sesi ve ardından akıp giden binalar geldi. Aramızda konuşma yoktu.
Başkanın bu kadar takıntılı olabileceğini düşünmemiştim. Bizi adım adım takip ettirdiğine göre hayli sorunları var demekti. Belki de tüm sanatçılarına böyle davranıyordu. Onları serbest bırakır gibiydi ama her an peşlerindeydi. Hayatları yazılmamış bir senaryonun iğrenç bir perdesiydi. En ufak kaçış penceresinden kendini atmıştı belki de Ji Yong. Sonuçları ise karşımdaydı. Kurunun yanında yaş yanmak zorunda mıydı? Araba şirketin arka kapısından girdiğinde burayı daha önce görmediğime emindim. Garip bir yoldan geçmiştik. Tabi ki bu pek doğaldı. Sonuçta dün her şeyden kaçmış olsak bile ortalık yıkılmıştı. Arabanın kapısı inmemiz için açıldığında karanlık bir koridora girdik. Adamın geçtiği yerlerden ışıklar yanıyordu. Daha önce buradan çok geçtiğini belli edercesine rahatça ilerliyordu. Koridorlar bittiğinde bir asansörün önünde durduk. Yine terk edilmiş bir yerdeydi. Burayı özel yaptırdıkları belliydi. Asansörün tanıdık kapısı açıldığında şirketin içine girmediğim için rahattım. İnsanların bakışlarına maruz kalmak istemiyordum. Aynı sessizlikle sonunda varış noktamıza gelmiştik. Adam kapıyı çalıp açtığında kenara çekildi. Ji Yong'un asık suratı hiçbir şeyi umursamayan bakışlarıyla odaya girdi ardından onu takip ettim. Adam başkana selam verip dışarı çıktı. Görevi buraya kadar olmalıydı. Kapı kapanır kapanmaz kaçma isteği boğazıma yapışıp kalmıştı. Bir sürü takım elbiseli adamlar, Jang Ki Yong, başkan, Ji Yong'un menajeri, tehdit eden kız ve dünkü gördüğüm kadın vardı. YG çalışanların suratları ifadesizken Jang Ki Yong telaşlıydı. Kızın gözlerindeki ışıltıyı fark etmemek imkansızdı ve kadının bakışları boş ve ümitsizdi. Bizim gelmemizle kadro tamamlanmıştı. İki boş koltuğa doğru ilerlerken Ji Yong'un beni teskin etmesini beklerdim ama yapmamıştı.
Başkan oturmamızla ellerini birleştirdi ve konuşmaya başladı.
"Artık yüzleşme vaktidir. Herkesi çağırdım."
Bakışlarını kıza ve dünkü kadına çevirdi.
"Acınızı, öfkenizi paylaşıyorum. Benim de çocuklarım var ve başlarına bu kadar onursuz bir şey gelse nasıl davranacağımı kestiremem ama şu an suçlu veya suçsuz ayrımı yapmalıyız."
Bir avukat hareketlenip elindeki dosyanın bir kopyasını ona verdi.
"Elimizde sizin bize sunduğunuz videolar ve fotoğraflar var. Kızınızın savunmasız bir şekilde kalmış ve darp edilmiş. Bunu yapan Jang Ki Yong..."
Kadının boş bakışları birden öfkeyle Jang Ki Yong'a yöneltti. Buz gibi hava ortamı etkiledi. Avukat daha fazla boşluğa izin vermeden devam etti.
"...bundan dolayı şirketimizden atıldı. Bunun sorumluluğunu alamayız."
Tehdit mesajları gönderen kız koltuktan doğruldu ve eliyle masaya vurdu.
"Sorumluluğunu almanız gereken bir idolünüz daha var!"
Bakışlarını Ji Yong'a kaydırdığında Ji Yong kıza baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DokunMa Bana!✔
FanfictionKim Yu Ju; hissetmeyi ne kadar istediğini sadece kendisi biliyordu. Sakat olmakla aynı şeydi bu yaşadığı.Hiç bir duygunun esiri olamıyor hiç bir duyguyu anlayamıyordu. İnsanlar arasında yerini sadece kitaplardan öğrendiklerini uygulayarak sağlıyordu...