-Bölüm 25-

995 91 72
                                    


Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hâdise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, öyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.

***

Başkanın yüzündeki acımasız ifade o kadar canımı yaktı ki kelimelerimi ona doğru söylemek için kendimde o kudreti bulamadım. Güç bunu gerektirirdi. Kendi çıkarlarını korurken acımasızca planlar uygulamaktı. Beni uzun zamandır bu oyundan elemek istiyordu. İlk kez karşısına çıktığımı zannettiğim gün fena yanılmıştım. Beni takip ettiği o kadar açıktı ki! Belki de amacı Ji Yong'u kontrol altına almaktı. Önüme uzattığı kağıda bakıyordum. İmzalasam da imzalamasam da buradan gidecektim. Bu dünyada var olmam mümkün değildi.

"Üzgünüm ama bu kağıdı imzalamayacağım. Bir stajyerden bu kadar korkmalısınız."

Bana sakin bir şekilde baktı. En son engel bendim ama beni küçük gördüğü o kadar belliydi ki sonunda kağıdı alıp çekmeceye koydu.

"Senin de bir fiyatın olmalıydı değil mi? Ama Ji Yong'la yaşadığın anlar yeter diye düşünüyorum."

İnsanlara hiç bulaşmamam gerekirdi.

"Haklısınız, sizin hiç sahip olamayacağınız bir an yaşadım. Onun sevgisini böyle tutamazsınız. Bir gün sizi bırakacak. Bu gerçeğe alışın."

Söylediklerim komikmiş gibi keyifle sırıttı.

"O kadar çok skandalı var ki bu biraz zor. Şimdi çıkabilirsin."

Yüzüne baktım. Kesinlikle bir açığı olmalıydı. Onu yerle bir etmem için ufak bir açık yeterdi ama yapmayacaktım. Günlerimi gecelerimi bunun için harcayamazdım. Arkamı döndüğüm gibi odadan çıktım. Bir süre boş koridorda bekledim. Ne yapacaktım? Geldiğim gizemli kapıdan çıkmak yerine merdivenlerden ağır ağır indim. Her basamakta içimin acıdığını hissediyordum. Gözlerime hücum eden yaşlardan nefret ediyordum. Eskiden daha iyiydim. Bu gibi bir durumda hızla çıkıp giderdim. Ama şimdi bir yerlerden Ji Yong'un çıkacağını beklemek garipti. Hem de fazlasıyla garipti. Sonunda ilk geldiğim yere geldiğimde Hyun Woo beni merdivenin başında bekliyordu. Yüzünde herhangi bir gülümseme yoktu.

"Seni eve bırakayım Yu Ju..." Dediğinde gözlerine baktım. Bir şey yakalamaya gücüm yoktu. Hyun Woo'nun yanımda senkronize hareketleri vardı. Yavaş adımlarla ilerlerken ne düşündüğümü bilmiyordum ama ne kadar yavaş ilerlersen ilerle sonuçta değişikliğe maruz kalıyordun. Şirketin önü kalabalık değildi. Bunun da icabına bakmış olmalıydı. Hyun Woo arabasına doğru beni yönlendirdiğinde dudaklarımı ısırdım. Boğazıma gelip oturan yumruyu koparıp atmak istiyordum. Sonunda rahatsız edici sessizliği arabanın motor sesi bozdu.

"Her şeyi duydum. Ama iyi yönlerini düşün staj dosyanda her şey ayarlandı. Yani staj bitiş tarihin benimle aynı. Sadece evde duracaksın ve bitirme sınavlarına hazırlanacaksın. Hem sende biliyorsun aranızdaki ulaşılmaz mesafeleri. Onu sevmediğine kendini inandırmalısın."

Yüzüne bakmadan hayatım hakkındaki olumlamaları dinledim. Gözlerine baksam haykırır mıydım her şeyi bilmiyordum.

"Hem ben yanındayım. İstediğin zaman yanında olacağım."

Saçmaydı. Kuyumu kazmaya çalışan biriydi. Onu dinlemeyi bırakıp başımı cama doğru çevirdim. Araba uzun caddelerin ardından evimin önünde durduğunda duyup duyulmadığını anlamadığım bir sesle

DokunMa Bana!✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin