Ah, yüreğim dolup taşmıştı ve birbirimizi anlamadan ayrıldık, zaten bu dünyada kimse kimseyi öyle kolay kolay anlayamıyor ki!
-
***
Dosyayı elime aldığım gibi daracık odamdan çıktım ve bana veren avukatın masasında soluğu aldım.
"Dalga mı geçiyorsunuz?"
Kadın dosyayı alıp içeriğine göz attı.
"Kendi kendini mi savunacaksın?"
Kaşları havaya kalkmıştı. Hayır kesinlikle dünyada daha saçma şeyler olmuyordu! En saçması benim başımdaydı.
"Hah! Kendimi neden savunayım!! Benim bir sorunum yok!"
Dosyanın kapağını kapattı ve bana uzattı.
"O zaman çöpe at. Biri seninle dalga geçmiş!"
Ne kadar kolayca söylemişti. Dosyayı önünden sertçe aldığımda bunun yükselmem için olumsuz bir hareket olduğunu biliyordum. Odama geri döndüğümde yakamı bir düğme daha açtım. Nefes alamıyordum. Dosyayı çöpe gönderdiğimde başımı ellerimin arasına aldım.
Mutsuzdum! Her alyuvarıma kadar, her kalp atışıma kadar bunu biliyordum. Bunun çıkar yolunu bulamıyordum. Eksiktim. Hyun Woo bir süre sonra beni terslemelerimden bıkıp uzaklaşmıştı. Hala oradaydı. Kesinlikle işinde yükselmişti. Hayatımın bu şekilde ilerlemesini istemiyordum. Çantamı aldığımda saate takıldı gözüm. Mesai bitmesine beş dakika vardı. Sabredemiyordum. Saniyeler ilerlerken boğazımı sıkan yelkovandan kurtulamıyordum. Ayağım ritim tutuyordu ki saat 6 oldu. Sandalyeden fırladım. Kendimi binanın dışına attım. Arkadaşların buluşmasına gitmeyecektim. Hye Rin'e söylediğim saatten daha erken gidecektim ev denilen yere. İçimde önlenemez bir duygusallık vardı. Her duyguyu onunla öğrenmiştim ama bir tarafım eksikti. O da korku! Korku duygusu ruhumu sıkan bir mengeneydi. Beynimin içinde ziller çalıyordu. Otobüse binip eve vardım. İstemeye istemeye içeri girdiğimde Hye Rin elinde bir zarfı bana verdi.
"Sana gelmiş!"
Yüzüne bakma gereği duymadım. O kadını sevmiyordum. Her ne kadar bana evini açsa bile bakışları soğuktu.Dosyayı elinden aldığım gibi odama çıktım. Zarfı açıp içini okuduğumda sinirle aşağıya indim.
"Bu ne demek oluyor?"
Hye Rin kollarını bedenine doladı. Sabırsız bir görüntüsü vardı.
"Benimle dalga falan mı geçiyorsun!"
Gülümsedi. Koltuğunda biraz dikleşti. Hayatım üzerinde ne kadar çok oyun vardı kavrayamıyordum.
"Artık beni dinlemek zorundasın! Buraya geleli bir yıl oldu! Sanırım işimi bitirmem gerek."
Dosyayı salladım. Hesap sormak ister gibiydim. Ama bu bataklığa girersem çıkamamaktan korkuyordum. Babam hakkında bir şey araştırmamıştım. Annemden sonra evlendiği için onu affetmemiştim. Mirası ne kadar çok veya az bilmiyordum.
"Ne bitmek tükenmez sırların varmış! İstemiyorum hiçbir şey! Buna imza atarsam beni kapı dışarı mı koyacaksın!Gerçek annem bile değilsin."
"Sadece seni güzel büyüttüğüme dair bir imza istiyorum! En zor gününde kapımı açtım."
Gözlerimi devirdim. En zor günlerim o gün değildi bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DokunMa Bana!✔
FanficKim Yu Ju; hissetmeyi ne kadar istediğini sadece kendisi biliyordu. Sakat olmakla aynı şeydi bu yaşadığı.Hiç bir duygunun esiri olamıyor hiç bir duyguyu anlayamıyordu. İnsanlar arasında yerini sadece kitaplardan öğrendiklerini uygulayarak sağlıyordu...