4.Bölüm:"KAÇIŞ"

15.5K 730 143
                                    

Göz kapaklarımda inanılmaz bir ağrı vardı. Kirpiklerim sanki bir iple birbirine bağlanmış , açılmaları imkansızlaştırılmıştı. Halsiz hissediyordum. Tüm uzuvlarım uyuşmuştu adeta. Bedenim de bir sızı , salise başı tüm hücrelimi geziniyordu.
Canımı yakarken bedenimdeki sızıyı engelleyemiyordum. Karşı koyamıyordum. Savaşamıyordum.
Bedenim koyu, kasfetli bir sisise mahkum olmuştu. Ruhum yolunu kaybetmiş , yalpalayarak karanlıktan yürüyordu. Derin derin nefes alıyordum. Fakat nefes alamıyormuş gibiydim. Aynı zaman da boğuluyordum. Ciğerlerim ihtiyacı olan hazineyi kavuşmuşken onu hissedemiyordum.
Sadece nefes alıyordum!
En son bileklerine yaptığım kesikleri hatırladım. Yaşadıklarım zihnime dökülüyordu. Soğuk bir rüzgarla tüm bilincimi esir alıyordu. Ölmemiştim. Ölümden kurtulmuştum. Ne kurtuluş ama! Karanlığa mahkum olmaktan kurtulduğumu sanırken bambaşka bir karanlığa mahkum olmuştum.
Gece karanlığının esiri olmuştum.
Onun esiri olmuştum...

Bana dokunduğu anlar , sözleri , etimin yırtılma sesi, gözyaşlarım...
Hepsi zihnime akın ediyordu. Kapalı gözlerimin yandığını hissediyordum. Acı aynı zamanda canımı yakıyordu. Boğazım yanıyor , bedenim korkuyla alev almıştı. Yutkunmak isetediğimde boğazımı ağrımıştı. Bu fikirden vazgeçip sadece hareketsiz kaldım. Kulakları uğulduyordu. Tuhaf sesler duyuyor gibiydim. Bipleme yada makine sesine benziyordu sesler. Tam olarak algılayamıyordum. İçeride bir koku vardı. Temizlik malzemesi ve tendirdiyot kokuyordu. Hastane kokusuna andıran bir kokuydu.
Gözlerimi açabilsem nerede olduğumu algılar , ona göre bir analiz yapabilirdim. Fakat kirpiklerim kilitlenmiş gibiydi. Maviliklerimi örten göz kapaklarım açılmak istemiyordu.
Göreceklerinden korktukları için karanlığa saklanmıştı maviliklerim.
Oysa... Ben karanlıktan hep nefret etmişimdir. Hep korkmuşumdur.
Kaybolmaktan, için yok olmaktan hep çekinmişimdir.

Derin derin nefes almaya devam ettim. Kalbimde tuhaf bir his vardı. İzleniyormuş gibi hissediyordum. Sanki üzerinde , bedenimi yakan , uzun uzun süzen bakışlar vardı. Onları hissediyor fakat gözlerimi aralamak için cesaretimi toplayamıyordum.


Bunca zaman cesur olmaya , güçlü olmaya çalışan ben! Şimdi sadece hareketsizce yatıyordum. Ne değişmişti? Yaşadıklarım mı sebeb olmuştu buna? Iradem mi kırılmıştı?
Cevapsız bir kaç soru aklımı kurcalarken ağzımın kuruduğunu hissettim. Çünkü üzerimdeki bakışların artık daha yoğun olduğunu algılıyordum. Hareket etmedim. Sadece öylece durdum.
"Bak onu buradan götürmelisin." dedi yabancı bir erkek sesi. Kasıldım. Hareket etmeden öylece duruyordum. Kalın ve sert bir sesti. Oldukça bıkkındı. Sanki içerisinde olduğu bir şey onu geriyormuş gibiydi. Biriyle konuşuyordu. Odaydı. Yada odadalardı. Hiçbirinin bir önemi yok. Yine hareket etmedim. Dinlemeye devam ettim.
"Biliyorum. Onu götüreceğim." Kulaklarıma ulaşan tanıdık ses kalb atışlarımı hızlandırmaya yetmişti. Ruhum başka bir boyuta geçmiş, bedenimden uzaklaşmaya başlamıştı. Tüm benliğimi bir korku sararken hareketsizce olduğum yerde yatmaya devam ettim. Oysa ki tüm hücrelerim, aklım , kalbim ayağa fırlayıp buradan kaçmak istiyordu.
Bu onun sesiydi. Bu ses karanlığın sesiydi. Tehlikenin, öfkenin , korkunu sesiydi.
Alaz'ın sesiydi....
Bedenime felç inmişken yumruklarımı sıkmamak için inanılmaz bir savaş veriyordum kendimle. Dişlerimi kendisinden sıkılmış ve çenem gerilmişti. Bedenim kasılırken derin derin nefes almaya devam ettim.
"Peki ozaman ben hastane kayıtlarını temizliğim." dedi yabancı ses bu sefer.
Adım sesleri kulağıma ilişirken onun sesini duydum. "Tamam. Tüm kayıtları , belgeleri temizle." Sert sesi yüzümü milim milim arşınlarken artık ruhum korkunun içinde kaybolmuştum. Elim kolum bağlanmış gibi hissediyordu. Hareket etmemek , bedenimde felç etkisini hissetmek dirençimi kırıyordu. Kapı sesini gıcırtısı kulaklarıma keskin bir ses gibi gelirken acı bir tat boğazımdan aşağı iniyordu. Ellerim inatçı bir titreme krizine girmek üzereydi. Kendi halinde öylece duran ellerim , sıkılmak için bedenimde büyük savaş veriyordu. Tüm bedenim karıncalanıyordu. Ayak parmaklarımdan başlayan karıncalanma ve titreme dürtüsü üzerimde ağır bir baskı uygular gibiydi.

GECE KARANLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin