"İris, seni incitmeden sevmeyi beceremediğim için, sözümü tutamadığım için, ağlatmadan kırmadan sevemediğim için ,üzgünüm..."
Nefes alamayan tek kişi ben değildim. İkimizde soluksuz... İkimizde paramparça... Verilmiş fakat tutulmamış sözler vardı geçmişte... Darmadağın sevemeyen iki insandık aynı odanın içinde. Birimiz kan kusuyordu , birimiz yaralarını saklıyordu... ikimizde yaralıydık, ikimizde ölü...
"Sence bu özrün bir anlamı var mıdır?"
Tek bir cümle bazen tek bir gerçeği yıkacak kadar güçlü olabilir. Beni incitti , yaraladı hatta kanattı. Şimdi ne fark eder, neyi değiştirebilir onun sevgisi... Tabi eğer bu sevgi ise!
Sert nefesini saç diplerimde hissettim. Sinirli değildi ama sakinde değildi... tuhaf hissettim onun bu kadar tepkisiz olmasına karşı... "Yok mu?" Diye sordu sakin fakat biraz da öfke kokan sesiyle... Tabi eğer gerçekten sakin ise ... Yutkundum ve ileriye doğru bir adım atarak yüzümü ona döndüm. Kendini tutmaya çalışıyordu büyük bir ihtimal... Kaşları çatıktı ve yanakları içeri çökmüştü. "Olabilirdi." dedim dudaklarımı dilimle ıslatarak. Bakışlarındaki sertlik sarsılır gibi oldu. "Sen böyle bir adam olmasaydın ve ben bu kadar kaybetmiş olmasaydım." Hiçbir şey söylemedi. Yüzüme bakıp yutkunmak dışında bir şey yapmadı. Boğazımı temizledim ve parmak boğumum ile göz pınarlarımın altımda biriken yaşı sildim. "Kim yaptı san bunu?" Derken yüzüne öfkeyle baktım. "San böyle sevmeyi kim öğretti! Sevginin bu olduğunu kim söyledi! Hiç mi demedi ,insan olan sevdiğine yaralamaz yaralarını sarar diye! Hiç mi incitmeden dokun demedi." Yüzü öyle hızlı bir şekilde asıldı ki kanaklarının içeri çöküşü ve kaşlarının çatılışı sadece bir kaç salise de oldu. Bakışları ise yüzünden çok farklıydı. Sanki göğsüne elimi sokmuşum ve kalbi avuç içimde atıyormuş gibiydi... Ve ben o kalbi acıtıyordum... "Demedi." Karşılığını verdi. O da neydi öyle, sesi mi titremişti? Belki de bana öyle gelmişti. Çünkü dik bedeni ve yıkılmayan görüntüsü aklımı yanıltıyordu. "Ben sevginin sadece acıtan yüzünü gördüm iris. Bir adam bir kadını nasıl sever bilmiyorum. Dokunmaya kıyamam lazım, gözlerine baktığımda gördüğüm bu öfke yüreğimi göğsümden sokup çıkartıyor. Beni sevmediğin değil , böyle bir adam olduğum acı çekiyorum. Eksik olan sen değilsin... benim."
Orman yeşilleri kan kusuyordu... Acı akıyordu o gözlerden. “Neden yaptın? Neden beni kandırıp tüm bunları yaşamam sebep oldun." Sesimdeki titreme sadece rüzgarı sönmüş bir bulut gibiydi. Şişmişti yüreğim keder ve acı ile... o da biliyordu canımı yaktığı kadar canını yakmak için konuştuğumu... "Başka bir seçeneğim yoktu." Dedi. Onu hiç böyle bir sesle konuşurken görmedim. Bu bir ilkti onun için, ve benim için... "Her zaman başka bir seçenek vardır, sadece o seçeneği göremeyen adamlar vardır. İşte sen öyle bir adamsın."
"Daha iyi bir seçeneğim yoktu. Ya seni alacaktım yada..." sözlerine devam etmedi. Doğrusu o soğuk haline bürünen adam şimdi bambaşka biri gibiydi. Onun hangi yüzünü gördüğümü bile bilmiyorum. "Yada ne! Korkaksın sen. Kim olduğunu söylemeyecek kadar korkak." Ormanlarından aktı akacak yaşlara hayret ve öfkeyle baktım. Ağlayacak mıydı? Oysa ben gözlerimle görsem de inanacak gibi değilim. Gözlerinin kızardığını ve sulandığını görmek bile, bu tuhaftı. Bunu fark ettiğimi anlamış olacak ki hızla arkasına döndü. Burnunu çekip başını arkasına attı. Onunda yaraları vardı, belki o da kanıyordu benim gibi... Biliyorum o da acı çekiyor fakat kaçıyor hala... Zayıf yanını gösterecek kadar cesur değil belki de... belki de hiç kimseyi karşısında ağlayacak kadar sevmemişti. Belki beni bile o kadar sevmiyordu.
"Gidip uyu iris."
"Beni bırak artık. Bırak öleceksem de yaşayacaksam da, sürüneceksem de tek başıma yapıyım bunu." dedim fakat sözlerimi boğazıma tıkadı. Öyle ki adımlarım doğru kapıya döndü. "Defol git uyu!" Madem defolmamı istiyordu olurdum o zaman. Ona acımam , onun kim olduğunu merak etmem bile boşunaydı! Sanki bedenlerimiz bir halatla birbirine bağlamıştı ve o böyle dengesiz biri oldukça o halatlar kopuyordu. Ardım cehennem, önüm ise uçurum... nerden bakarsam bakıyım ölüyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE KARANLIĞI
ChickLitMavi gözlerim yeşil gözlerine kenetlendiğinde orada az olsa bir duygu kırıntısı görmeyi umdum ama hiçbir şey yoktu. Hiçbir duygu barındırmıyordu Orman yeşili gözleri... Cehennemi andırıyordu... Beni yakmaya ant içmiş cehennemi... 19.12.2016 tarihin...